Avrupa İlerleme Çalışmaları Vakfı’nın araştırması, Avrupa’da #MeToo etiketinin evrimini, ve hareketin AB ülkelerinde nasıl yeniden yorumlandığını irdeliyor.
ABD’de başlayan #MeToo hareketi tüm dünyada çok önemli tartışmaların alevlenmesini sağladı. Tartışmaların ötesine geçmek ve cinsiyet eşitliğine anlamlı bir şekilde katkıda bulunmak ve cinsiyete dayalı ayrımları ortadan kaldırmak için, #MeToo sonrası dönem işyerinde tacize karşı zayıf ve yetersiz yasal çerçevelerin güçlendirilmesine odaklı ilerliyor.
Avrupa Parlamentosu ve MetooEP’in desteğiyle Fondazione Socialismo ortaklığında, Avrupa İlerleme Çalışmaları Vakfı (FEPS) tarafından tasarlanan ve uygulanan “Cinsiyet, Eşitlik ve Çeşitlilik Üzerine Minerva Projesi” başlıklı bir araştırma projesinin çıktılarından biri olan “#Metoo’nun Etkisi ve Avrupa’da Toplumsal Değişim İmkanları” başlıklı araştırma, kadınların eski, cinsiyetçi ve ataerkil yapılardan uzak bir Avrupa’da yaşama hakkı için, mevcut ivmeyi yakalama zamanının geldiğinin farkına varılmasına katkıda bulunmayı amaçlıyor.
Dünyanın dört bir yanından birçok kadın tarafından gönderilen alarm çağrısının, AB’nin temel değerleriyle güçlü bir şekilde örtüştüğünü ifade eden araştırmacılar, toplumsal cinsiyet uzmanları ve aktivistlerin de katkılarıyla , Twitter’da #metoo hashtagine odaklanarak Avrupa’daki cinsel tacizin karmaşık yapısını gözler önüne seriyor.
Araştırmanın, AB üyesi devletlerde cinsiyet ayrımcılığını ve cinsel şiddeti ortadan kaldırma yönünde farklı derecelerde gerçekleşen ve ihtiyaç duyulan değişimleri anlamayı kolaylaştıracağı ifade edilirken, değişim imkanlarını (ve riskleri) ve arzu edilen değişimi şekillendirmede taban hareketlerinin gücünü gösteriyor.
Araştırmanın tamamına buradan ulaşabilirsiniz.