New York Times yazarı Alisha Haridasani Gupta’nın yazısısına göre, uzmanlar, kadınların ıslık ve müstehcen jestler gibi katlanmayı öğrendikleri gündelik tacizin, daha ciddi tacizlerle doğrudan bağlantılı olduğunu söylüyor.
Alisha Haridasani Gupta
Londra’da, Sarah Everard. Sonrasında, Atlanta’da Chung Park, Hyun Jung Grant, Suncha Kim, Yong Ae Yue, Delaina Ashley Yaun, Xiaojie Tan ve Daoyou Feng.
İki kıtada sekiz kadın iki hafta içerisinde öldürüldü. Her iki vakada da şüpheliler erkek.
Sarah Everard, Londra’da bir arkadaşının evinden dönerken kayboldu ve bir hafta sonra ölü bulundu. Bir polis memuru onu kaçırmak ve öldürmekle suçlandı.
Atlanta’da ise silahlı bir adam üç masaj salonunu bastı ve sekiz kişiyi vurarak öldürdü. Öldürülenlerden yedisi kadın, altısının ise Asyalı olması saldırının ırkçı nedenlerden olduğu yönündeki spekülasyonları arttırdı. Aynı akşam şüpheli tutuklandı.
İki vakanın ayrıntıları önemli ölçüde farklılık gösterse de uzmanlar mevcut kanıtların potansiyel bir ortak noktaya işaret ettiğini öne sürüyor: kadın düşmanlığı. İki olayın ışığında, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki protestocular, yetkilileri kadın düşmanlığını ulusal güvenliğe yönelik daha büyük bir tehdit olarak görmeye çağırdı, hatta nefret suçu seviyesine yükseltilmesini istedi.
Sarah Everard’ın cesedinin bulunmasından ve Birleşik Krallık’ta daha derin bir sosyal değişim çağrısı yapan protestoların artmasından sonraki günlerde, İngiliz hükümeti cinsiyete dayalı şiddet vakalarını kategorize edecek deneysel bir duyurdu. Programın henüz sabit bir başlangıç tarihi yok.
İngiliz Parlamentosu’nun üst meclisi Lordlar Kamarası üyesi Barones Helena Kennedy, “Ülke genelinde, kadınlar sadece endişelerine ortak olmamızı değil, harekete geçmemizi bekliyorlar. Onlara evde kalmalarını ve dikkatli olmalarını söylemeyi bırakın ve şiddetin sorumlularını bulmaya başlayın.” dedi.
Orijinali New York Times’da yayınlanan makalenin devamını buradan okuyabilirsiniz.