Amerika’nin yeni başkanı Donald Trump’ın yemin töreni birçok konudan konuşulmaya devam ediyor. Melanie Trump’ın ve Trump ailesinin kadınlarının giysileri üzerinden yeni döneme ilişkin bir öngörü yapabiliriz. Teknoloji devlerinin Trump’ın yörüngesine girdiği bu dönemde Moda dünyası nasıl bir sınav verecek ve kadınlara nasıl bir moda dünyası sunacak? Moda faşizme teslim mi olacak yoksa direnecek mi?

Fotoğraf: ANGELA WEISS/AFP via Getty Images
Donald Trump’ın başkanlık yemin törenindeki bütün semboller bu dönemin sağ muhafazakarlığın en gelişmiş versiyonu olacağının işaretleri ile doluydu. Elon Musk’ın Nazi selamı her şeyi anlatıyordu; Amerika’da Trump yönetimi faşizmin 2.0 versiyonunu dünya siyasetine sürdü. Trump iktidarı kürtaj haklarını kısıtlamakla başladığı cinsiyetçi politikalara, toplumsal cinsiyet eşitliğini yok sayarak devam etti. Amerika’da kadın ve erkek dışında başka cinsiyetin tanınmayacağını ilan ederek biyolojik cinsiyetin dışında başka bir şey tanımayacağını açıkladı.
Her ne kadar Melania Trump yazdığı biyografi kitabında kürtaj hakkını savunsa da Trump’un 2025 versiyonuna ayak uydurmaya çalışıyor. Melania, 2016 da ki Trump’ın birinci dönemindeki yemin töreninde giydiği Mavi Audrey Hepburn tarzı giysisinden çok farklı olarak bu yemin töreninde giydiği siyah uzun kıyafeti ve göz temasını engelleyen şapkası Trump’ın ikinci döneminin sembollerinden biri olarak algılanabilir. Coco Chanel’in dediği gibi moda sadece kıyafet demek değildir. Moda bir ideolojinin de sembolü olabilir. Dünyaca ünlü modacılar, Trump’ın uygulamaya koyduğu yeni düzene ayak uydurmak üzere sıraya dizilmiş gözüküyor.
The Guardian’da yazdığı makalede Rhiannon Lucy Cosslett şöyle diyor;
Mussolini bir zamanlar şöyle demişti: “Her türlü güç, modanın karşısında başarısızlığa mahkûmdur. Moda eteklerin kısa olması gerektiğini söylerse, onları uzatmayı denemeniz nafiledir – giyotin bile işe yaramaz.” Bu nedenle, aşırı sağ otoriter hareketler uzun süredir moda sistemini ele geçirmeye çalışmıştır.
Cumhuriyetçi Parti’nin kadınları modayı siyasi bir mesaj vermek üzere kullanıyor
Yeni Trump yönetiminin faşizmle kıyaslanıp kıyaslanamayacağını sonsuza dek tartışabiliriz. Umberto Eco’nun belirlediği temel faşizm özelliklerinin çoğunu taşıdığını düşünüyorum, ancak buna katılmayanlar da olacaktır. Ancak hangi görüşte olursanız olun, Cumhuriyetçi Parti’nin kadınlarının modayı siyasi bir mesaj vermek için kullandıkları aşikâr. Bir diğer önemli nokta ise, bu kez moda dünyasının Trump yönetiminin kadınlarıyla çalışmaya çok daha istekli olması. LVMH’nin sahibi Arnault ailesi, yemin töreninde hazır bulundu. LVMH’ye bağlı Givenchy, açılış balosunda Ivanka Trump’ı Audrey Hepburn’ün Sabrina filmindeki elbisesini anımsatan bir kıyafetle giydirdi.
Moda Dünyası Trump’tan Korkuyor
Moda dünyası, önceki Trump yönetimi sırasında yalnızca mesafeli durmakla kalmamış, aktif bir şekilde düşmanca bir tutum sergilemişti. Marc Jacobs, “Melania Trump’ı giydirmek gibi en ufak bir ilgim yok… Şahsen, enerjimi Trump ve destekçileri tarafından zarar görecek insanlara yardım etmeye harcamayı tercih ederim.” diyerek bu tavrı açıkça dile getirmişti. Ancak bu kez, moda endüstrisinin bu tür bir direniş göstermediği görülüyor. Bu da Amerika’da muhafazakâr değerlere doğru yaşanan derin kaymanın ne kadar ciddi olduğunu gösteren endişe verici bir işaret.
Moda Direnişin Sembolü Olacak Mı?
Belçikalı tasarımcı Walter Van Beirendonck’a göre, bu ani uyum sürecinin ekonomik sebepleri var. Beirendonck, moda dünyasının Trump’tan “korktuğunu” öne sürdü. Trump’ın getirebileceği gümrük tarifelerinin markalarına vereceği zarar nedeniyle, sektörün ona karşı açıkça konuşmaktan çekindiği bildiriliyor. Peki, bu yönetimin LGBTQ+ topluluğuna düşman bir politika izlediği düşünüldüğünde, moda dünyasındaki birçok LGBTQ+ çalışanın bu duruma nasıl yaklaştığını merak etmemek elde değil. Moda tarih boyunca karanlık dönemlerden geçmiş olsa da, aynı zamanda direnişi sergilemenin bir yolu olmuştur. Sektörün çeşitliliği ve yaratıcılığı göz önüne alındığında, herkesin bu yeni muhafazakâr çizgiye boyun eğmeyeceği hissine kapılıyorum.
Erkekler özellikle modanın sözde yüzeysel doğasını vurgulamayı sever (bu konuda Roland Barthes’a bir sormalılar, diye düşünmeden edemiyorum), ancak moda bir sanat biçimi ve bir görsel dildir. Dünyanın halini anlamamızda bize çok şey anlatır ve kültürün herhangi bir diğer yönü kadar analiz edilmeye değerdir. “Geleneksel eş” (tradwife) hareketinin yükselişi ve bu sağcı influencer’ların vazgeçilmezi olan mütevazı, çiçekli prairie elbiselerinin ana akım modaya sirayet etmesi, ABD’de yaşanan sağa kayışı yansıttı. Yeni yönetim kaçınılmaz olarak kadın haklarını daha da geriye götürecekse, bunun moda üzerindeki etkisi nasıl olacak? Prairie elbiseleri gözden düşüyor olabilir, ancak onların yerine başka tarzlar gelecektir.
Melania Trump’ın Giysisi Klasik Muhafazakar Kesimler ve Tek Tip Kıyafet
Şu anda keskin hatlara sahip, otoriter görünümlü kıyafetlere doğru bir kayma yaşandığını görüyoruz. Ivanka Trump’ın giydiği koyu yeşil takım, The Handmaid’s Tale dizisinin kötü karakteri Serena Joy’u anımsatıyordu. Klasik muhafazakâr kesimler ve aşırı sağın sevdiği tek tip kıyafet anlayışı geri dönüyor. Melania Trump’ın bu kez giydiği kıyafet, önceki yemin törenindeki Jackie O taklidinden çok uzaktı. Bu kez insanları memnun etme çabası yoktu, tam tersine otoriter bir duruş sergiliyordu. O şapka adeta şunu söylüyordu: “Direniş beyhude. Yalvarmaya çalışırsanız, size göz teması bile kurmam.”
Madonna:Mücadeleden Vazgeçmeyin
Öte tarafta Amerika’da muhafazakar tabuların kırıcısı pop star Madonna, Trump’ın politikalarına karşı sosyal medya hesabından açıklama yaparak tepki gösterdi.Madonna;
Yıllar boyunca uğruna mücadele edip KAZANDIĞIMIZ tüm özgürlüklerin yeni hükümetimiz tarafından yavaş yavaş ortadan kaldırıldığını izlemek çok üzücü,” diye yazdı.
Kırmızı kırık kalp ve LGBTQ+ gurur bayrağı emojileriyle birlikte yayınladığı paylaşımda , Madonna Mücadeleden vazgeçmeyin!” dedi
Gülseren Onanç