Christine Ro, her alanda, resmi unvanları göz ardı edillen, yok sayılan hatta unvanlarına sahip çıktıklarında kınanan kadınların unvan mücadelesini toplumsal cinsiyet perspektifinden anlatıyor.
Christine Ro
*Orijinali BBC’de yer alan bu yazı, Burcu Buse Canter tarafından Türkçeleştirilmiştir.
“Açık oturumlarda beni unvanımla tanıtmayan insanlardan bıktım. Ben bir tıp doktoruyum. Ben bir doçentim. Bu unvanlar için çok çalıştım ve es geçmelerine izin vermiyorum. Etnik bir azınlığa mensup olmam benim sadece “Nisreen” olduğum anlamına gelmiyor” diye geçen yıl tweetledi Birleşik Krallık, Southampton Üniversitesi halk sağlığı profesörü Nisreen Alwan.
Alwan, sohbetlerde, e-postalarda veya sosyal medyada ilk ismini kullanan kişilerle herhangi bir sorunu olmadığını açıkladı ve ekledi: Ama, kamuya açık oturum/platformlarda; uzmanların, sosyal olarak koşullandırılmış stereotiplerle tanıtılması yaygın bir fenomen; ve bu da bilimde ve toplumda daha fazla cinsiyet ve etnik önyargıya yol açıyor.
Birçok kişi yorumlara katılırken, Alwan aynı zamanda asabi ve kendine güvensiz olmakla eleştirildi; toplumsal cinsiyet boyutunu kabul eden bazılarının etnisitenin bir etken olup olmadığına dair şüpheleri vardı.
Ancak kendisinin deneyimi emsalsiz değil. Her alanda, resmi unvanları kazanmış kadınlar unvanlarının göz ardı edildiğini, savsaklanıp yok sayıldığını hatta unvanlarına sahip çıkmalarının kınandığını bildiriyor. Bu durum özellikle genç ve beyaz olmayan kadınlar için edişe verici. Ve her ne kadar pek çok insan elitizmle ilişkilendirildiğinden dolayı unvanları sevmediğini iddia etse de bu sözde eşitlikçilik çoğunlukla yalnızca tek bir cinsiyeti kapsar.
İyisiyle, kötüsüyle mesleki unvanlar modern zamanda önemini koruyor; özellikle de niteliklerine rağmen uzman olarak algılanma olasılığı daha düşük olanlar için.
Unvanlar ve unvan sahipleri çeşitli
Unvanlar dünya genelinde nispeten farklı anlamlara gelebilir. Batı ülkelerinde, unvanlar genellikle resmi araştırma veya mesleki nitelikler tamamlandığında alınır ve belirli bir alanda uzmanlık kazanmak için sürdürülen çalışmaya işaret eder. Bazı kültürlerde daha serbestçe kullanılırlar.
Cornell Üniversitesi mühendislik araştırmacısı Ana Maria, Kolombiya’da ‘doktor’ unvanının herhangi bir otorite pozisyonundaki bir kişi için daha rahatça kullanıldığını söylerken, Nijerya’da “mareşal” ve “mühendis” gibi saygı ve statüyü ifade eden, ancak resmi bir yeterlilik olması gerekmeyen başlıkların daha geniş bir şekilde kullanılmakta olduğunu belirtiyor. Melbourne Üniversitesi dilbilimci Leo Kretzenbacher’e göre Avustralya’da, dilin genel olarak enformel olmasına dayanarak, unvanlar İngiltere ve ABD’den daha az kullanılıyor.
Unvan sahipleri çok çeşitli olduğundan, mesleki unvanlara sahip kişilerin payı ülkeler arasında farklılık gösterecektir. On yıldan fazla bir süredir, ABD’de doktora yapan insanların çoğunluğunu kadınlar oluşturageldi. Tıp alanında da cinsiyet eşitliğine doğru etkileyici adımlar atıldı. OECD ülkeleri arasında kadın doktorların oranı 1990’da %29 iken 2015’te% 46’ya yükseldi. Ancak, bu varlıklı ülkeler grubu içinde büyük farklılıklar vardı. Kadınlar Japonya’da doktorların sadece% 20’sini, Letonya’da ise% 74’ünü oluşturuyordu.
Cinsiyete dayalı farklılıklar, uzmanlık alanları, maaşlar ve kıdem düzeylerinde de devam ederken bazı yaş gruplarında unvan sahipleri daha az çeşitlilik gösteriyor. 2018 nüfus sayımı verilerine göre, ABD’de doktora derecesine sahip en büyük siyahi kadın grubu 30-34 yaşlarında. Bu beyaz kadınlardan beş yıl daha genç.
Ancak bu yaş farkı az olsa da, büyük bir cinsiyet farklılığı var: kadınlarda 35 – 39 yaşındakiler en büyük doktora sahibi grubu oluştururken erkekler için en büyük grup 75 yaşın üstünde. Uzmanlık algıları genellikle kıdemle bağlantılı olduğundan, bu ileri yaş gruplarındaki erkeklerin yaygınlığı televizyonlarımızda daha çok onları görüp veya radyolarımızda daha çok onları duymamıza sebep oluyor ve otorite figürlerinin genellikle daha yaşlı beyaz erkekler olduğu algısını sürdürüyoruz.
Bu nedenle, genç görülebilen kadınların uzmanlığını göstermek için unvanlar özellikle önem taşıyabilir. “Geçmişte öğrencilerim bana ‘Bayan Porras’ diye hitap ettiğinde onlara kadınların doktora diplomalarını aldıktan sonra ‘Dr.’ olarak anılma ihtimalinin erkeklere göre daha düşük olduğuna işaret ediyorum,” diye açıklıyor 33 yaşındaki Porras. “Mezun olup şu anki doktora sonrası pozisyonuma başladıktan hemen sonra kendimi tanıttığımda insanlar ‘Doktoranız mı var? Sen Dr. misin? Çok genç görünüyorsun!’ diyorlardı ama insanların beyaz, erkek meslektaşlarıma benzer şeyler söylediğini hiç duymadım. “
Aslında, akademide bazı erkekler, meslektaşları ve öğrencilerle daha samimi ilişkiler geliştirmek için unvanlarını kullanmamayı tercih ettiklerini söylüyor. Uzmanlıklarının hafife alınması daha az muhtemel olduğundan, tüm kadınların aynı seçimi yapmaları mümkün değil. Kretzenbacher, cinsiyete dayalı farklılığın; “erkek ayrıcalığının bir ifadesi” olduğuna inanıyor – erkek bir akademisyen bir uzman olduğu veya bir profesör ya da doktora sahibi biri olduğu veya başka bir şey olduğundan şüphe edilmemesinden faydalanabiliyor. Bu durum kadınlar için daha az geçerli.
Yine de bir unvanda ısrar etmek geri tepebilir. 2018’de sağlık öğretim görevlisi Siobhan O’Dwyer, Qantas personelini uçak biletinde görünen ‘Dr’ yerine ‘Bayan’ diye hitap etmesini eleştirdiği için yerildi. O’Dwyer’in görüşüne göre, Dr. olarak hitap edilme konusunda erkekler ve kadınlar arasında bir eşitsizlik vardı, ancak onu yerenler (erkek ve kadın benzer şekilde), onunla “egosunu” zapt etmesi gereken, “deli, kıdem sahibi ve kibirli bir feminist” diye alay ettiler.
Yazının devamına buradan ulaşabilirsiniz.