Gülseren Onanç
Bu hafta Amerikalı ünlü feminist, düşünür ve akademisyen Judith Butler, Boğaziçi Üniversitesi öğrencileriyle “Bölgelerarası Dayanışmalar” başlıklı çevrimiçi açık toplantıda bir araya geldi. Butler’ın konuşmasında dünyanın karşı karşıya olduğu tehdit ve buna karşı global dayanışma mesajı çok önemliydi. “Akademik özgürlüğe dair devlet baskısı, eğitime sansür ve eleştirel görüşlerin kriminalleştirilmesiyle karşı karşıyayız. Boğaziçi’ni uzaktan izlemiyoruz. Sizin kaderiniz bizimkiyle, bizimki sizinkiyle birbirine bağlı” dedi.
11 saat dilimi uzakta yaşayan, başka bir ülkenin vatandaşı bir kadın, Boğaziçililer ile aynı kaderi paylaştığını söylemesi, günümüz dünyasında bireyin ortak kader ve geleceğini ulus devlet vatandaşlığı ötesinde ortak değerler üzerinden kurulduğunu anlatması açısından heyecan vericiydi.
Ayşe Buğra ve Üstün Ergüder’e yönelik otoriter iktidardan gelen tehditlere karşı verilen geniş destekler de değerlerin savunulması açısından önemliydi. Ülkemizin Cumhurbaşkanı Boğaziçi Üniversitesi’nin çok saygın akademisyeni Ayşe Buğra’yı geniş kitleler önünde itibarsızlaştırmaya çalışırken, yükselen otoriter devlet baskısına karşı, özgürlükleri savunanlar Ayşe Buğra’ya destek oldu. PEN Yazarlar Derneği, bu yılki Duygu Asena Ödülü’nü Prof. Dr. Ayşe Buğra’ya verdi. PEN yönetimi Ayşe Buğra için, “Kişiliğine yönelik saldırılar karşısında, “her zamanki sağduyulu, alçak gönüllü duruşunu bozmamış, insanlık, vicdan ve terbiye dersi vermiştir” dedi.
Bu hafta “ortak kader”in dayanışmasına bir başka örnek de, Avrupa Parlamentosu’nun her yıl geleneksel olarak insan hakları ve düşünce özgürlüğü alanında verdiği Sakharov Ödülünü, bu yıl Belaruslu muhaliflere vermesi oldu. Belaruslu muhalifler adına ödülü alan üç kadından biri Svetlana Tikhanovskaya daha önce korku içinde yaşadıklarını, bu yıl durumun değiştiğini ve korku duvarlarını yıkmaya başladıklarını söyledi: “Cesur kadınlarımız, işçilerimiz, öğrencilerimiz, doktorlarımız, öğretmenlerimiz, avukatlarımız, yazarlarımız, gazetecilerimiz ve aktivistlerimiz, hepsi Belarus’ta özgürlüğümüz için savaşıyor. Bu ödül onlara ait” dedi.
Avrupa Birliği üye devlet temsilcilerinin parlamentosunun, otoriter devlete karşı direnen sivil muhalefeti ödüllendirmesi, AB değerlerinin ülkemiz ve dünya için ne kadar önemli ve gerekli olduğunu gösterdi.
Öte tarafta, İranlı kadın kayak takımı antrenörü Samira Zargari’nin yüreğinizi burkacak hikayesini gündeme taşıdık. Samira kocası izin vermediği için dünya kayak şampiyonasına katılmak üzere İtalya’ya gidemedi. Çünkü İran’da evli bir kadın kocası muvafakat vermeden pasaport alamıyor ve yurtdışına seyahat edemiyor.
Cezaevinde “çıplak arama” yapıldığı eleştirilerine karşı, “Onurlu ve ahlaklı kadın bir sene beklemez” diyen AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in sözlerine tepki büyüyor. Otoriter iktidarın kadın siyasetçileri de kendine benzettiğini yaşayarak görmüş olmak beni hayal kırıklığına uğrattı.
Dünya Sağlık Örgütü’nün COVID-19’u salgın olarak ilan etmesinin üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Dünya pandemi ile mücadele etmeye çalışırken bu güne kadar resmi rakamlara göre 2,5 milyon insan hayatını kaybetti. Pandemi ile mücadelede kadınlar bilim kadını, sağlık çalışanı, aşı veya tedavi araştırmacısı olarak mücadelenin ön saflarında yer alıyorlar. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi’nin Uluslararası Bilimde Kadınlar ve Kız Çocukları günü için seçtiği kadınlardan birkaçını tanımak size umut verecek .
Pandemi krizinin ekonomik etkisi Latin Amerikalı kadınların istihdam oranlarını on yıl geriye götürdü.
Türkiye’de kadın istihdamına pandeminin verdiği tahribatı rakamsal olarak henüz ortaya koyamasak da büyük bir gerileme olduğunu biliyoruz. SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği olarak sürdürdüğümüz Kadın SES’i projemizde geçen hafta “istihdam perspektifinden toplumsal cinsiyet eşitliği” başlıklı bir toplantı düzenledik. Konuk konuşmacımız TÜSİAD Genel Sekreteri Ebru Dicle “Kadınların iş gücüne katılımı, ülkelerin ekonomik performansıyla çok yakından ilişkili. Milli gelir artışı ve büyümeyle, yoksulluğun azalmasıyla, nesillerin daha sağlıklı ve eğitimli yetişmesiyle ve daha mikroda da, kurumsal yönetim performansının gelişmesiyle yakından ilişkili. Araştırmalar bize kadınların üst düzey yönetimde yer almasının, karar alma süreçlerini iyileştirdiğini söylüyor” dedi.
Judith Butler, İranlı kadın kayakçı, Ayşe Buğra, Belaruslu otoriteye karşı mücadele eden muhalifler, Güney Amerika’da ve Türkiye’de pandemi mağduru işini kaybeden kadınlar ve pandemi ile mücadele eden sağlık çalışanı, araştırmacı bütün kadınlar.
SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği olarak pandemide yaşadığımız sıkıntıları birlikte paylaşmak, dertleşmek için 7 Mart’ta düzenlediğimiz “Kadından Kadına SES” adlı bir etkinliğimiz de işte bu ortak kaderi birbirimizle konuşmakla ilgili.
Birbirimiz ile yakından ilişkiliyiz ve ortak bir kaderi paylaşıyoruz, geleceğimizi de birlikte kuracağız.