Gazeteci Özlem Gürses Yılın Gazetecisi ödülünü almak üzere gittiği Ankara’da göz altına alındı. Karayolu ile yaşadığı şehir İstanbul’a getirildi. Kendi YouTube kanalındaki programında söylediği bir cümleden dolayı suçlandığı soruşturma, ev hapsi ve yurt dışına çıkma yasağı ile cezalandırılarak sonuçlandı. Geçen hafta Gazeteci Nevşin Mengü’ye Suriye’de Salih Müslüm ile yaptığı röportaj gerekçe gösterilerek göz altına alındı ve yurt dışına çıkış yasağı verilerek serbest bırakıldı.
Neden bu iki gazeteci iktidarın hedefinde? Bir aktivistini gözünden bakarak, kendimce nedenlerini yazdım.

B Planı Olmayan Kadınlar
Yaşadıklarını Sözcü TV ye şöyle aktardı sevgili Özlem Gürses “Hayatımda hiç nezarethanede uyumamıştım hiç güvenlik şubede ifade vermemiştim. Hiç bileklerime kelepçe takılmamıştı. Hayatımda hiç beni başka bir kimlikle tanıtmak isteyen trollerin hedefinde olmamıştım. Şeyi fark ettim benim hiçbir b planım yokmuş. Aramam gereken insanların hiçbiri ile ilgili telefon numarasını bilmiyorum. İnternetten onlar bulmaya çalıştılar. O kadar hazırlıksız o kadar aklıma bile getirmemişim ki böyle bir şey olabileceğini”
İnsan bu ülkede muhalif bir gazeteci olarak B planının olmamasını şaşkınlıkla karşılayabilir. İşte tam da mevzu budur. Aslında Özlem’in ve Nevşin’in suçu “bunu söylersem başına ne gelir” hesabı yapmadan, özgürce düşünüp yazmaktır, söylemektir, haberin peşinden koşup geniş bir perspektiften konulara bakabilmektir. Zira Türkiye’de olduğu gibi bütün otoriter iktidarlar gazeteciler B planını düşünerek adım atsın isterler. İktidarı kızdırmaktan korksun, iktidarı eleştirmesin, farklı bir bakış açısı getirmesin isterler.
Korkusu Olmayan Kadınlar
Nitekim Özlem Sözcü TV de İpek Özbey’in “Korktun mu?” sorusuna şöyle yanıtladı. “Korkmadım. Korku denemez ona. Korku başka bir duygu o duygu bana uzak. Öyle olursa biz gazeteciliği yapamayız. Annemin korkabileceğini düşündüm. Annem 77 yaşında. Benim dünyamdan da o kadar uzaktır ki”
Özlem ve Nevşin’in suçu korkmamaktır; İktidarın baskısına karşı korkusuzca başını dik tutmak, öz güvenli kafa tutabilmektir.
Boğaziçi Üniversitesindeki protestolarda polisin öğrencilere “kafanı kaldırma, aşağıya bak” dediğini hatırlarsınız.
Bir aktivistin gözünden Bir Aktivistin Gözünden: ‘Yukarıya Bakma’ Diyenlere Karşı Direnenler yazımda buna ilişkin yazmıştım.
Her yere kayyum atayan baskıcı iktidar; sorgulayan, hak arayan bireyleri hizaya sokmak üzere polisler üzerinden uyguladığı baskının iki kelime ile özeti “aşağıya bak” tır.
Kendi Medyasını Kuran Kadınlar
Yandaş medyada bağımsız gazetecilik yapamayanların kendi internet sitelerini ve YouTube kanallarını açarak SES lerini yükseltmeleri muhalif medyayı güçlendiriyor. Bu kolay bir süreç değil. Bir kanalı geliştirmek üzere gazeteciliğin ötesinde yetkinlikler gerekiyor. Hem Nevşin hem de Özlem kendi kanallarını kurma başarısı gösterdiler. İşte Özlem ve Nevşin’in suçu, bütün medyayı yandaş yapmak isteyen iktidara karşı tek başlarını bir muhalif kanal olarak ayakta durabilmek.
Aşağıya Bakmayan Kadınlar
Özlem ve Nevşin’in suçu aşağıya bakmamaları, eşit ve özgür bir birey olarak karşıdakinin gözünün içine bakarak soru sorabilmeleridir. Basın Konseyi’nin açıklamasında da söylediği gibi onlar “Gazetecilik Suç Değildir” diyebilmeleridir.
Özlem ve Nevşin’in cesareti, özgüveni, çalışkanlığı kadınlara örnek oluyor. İşte iktidarı en çok da bu kızdırıyor ve korkutuyor.
Gülseren Onanç