İstanbul Sözleşmesi’nin mimarlarından Prof. Dr. Feride Acar, “Sözleşmeden çıkarak kadınlara yönelik şiddetle mücadele edilmesinin artık çok da gerekli olmadığı gibi bir mesaj verildi. Güçlü aileler içinde şiddet olmayan, bireylerin insan haklarına saygılı, eşitlikçi ailelerdir” dedi.

İstanbul Sözleşmesi’nden cumhurbaşkanı kararnamesiyle feshedildi. Kararın iptali istemiyle çok sayıda dava açıldı. Danıştay 10. Dairesi, Cumhurbaşkanı kararının iptal istemini ise reddetti.
Cumhuriyet, GREVIO kısaltmasıyla bilinen ve bağımsız uzmanlardan oluşan yapı olan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Eylem Uzman Grubu’nun ilk başkanı ve İstanbul Sözleşmesi’nin mimarlarından Prof. Dr. Feride Acar ile konuştu.
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının ardından kadınlar için oluşan somut problemler nedir?
Bu sözleşmeden, önce onu onayladığı halde sonra çıkan devletin topluma çok tehlikeli bir mesaj verdiğini düşünüyorum. Bu konunun çok da önemli olmadığı, kadınlara yönelik şiddetle mücadele edilmesinin artık çok da gerekli olmadığı gibi bir mesaj. Memleketimizde her gün kadına şiddet vakaları ve kadın cinayetleri artıyor olsa da kadınlara yönelik şiddetin ciddi bir mesele olmadığını düşünenler maalesef zaten var. Bu konunun bir insan hakları sorunu olduğunu ve uluslararası bir sözleşme ile ele alınmasını hazmedemeyenler de var. Sözleşmeden çıkmakla verilen mesaj da bu bakış açısına destek verdi. Şiddet vakalarına müdahale etmekle sorumlu kolluk güçlerinin veya bu tür davalarda hüküm veren yargı çevrelerinin konuyu ele alışlarında gevşeme olması beklenecek bir durumdur. Kadınlara şiddet uygulayan erkekler ise “Sözleşme kalktı nasıl olsa, bundan böyle daha rahat hareket edilebilir” gibi düşüneceklerdir. İleriye yönelik bir başka çok ciddi tehlike de bazı çevrelerce İstanbul Sözleşmesi’ne dayalı olarak çıkarılmış olan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un da dayanağını kaybettiği iddiasıdır.
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasından sonra kadınların mücadelesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Dünyada ses getiren, kadın hakları alanında örnek olacak bir mücadele veriliyor. Konu hakkında önceleri bilgi sahibi olmayan çok sayıda insan, sadece bu sözleşmenin ne olduğunu öğrenmekle kalmadı destekçisi haline geldi. O kadar ki İstanbul Sözleşmesi konusu ülkede genel siyasetin de gündemine oturdu.
İktidar neyi amaçladı?
İktidarı oluşturan kesimlerin bütünüyle, İstanbul Sözleşmesi’nden rahatsız olduğunu ve çıkılmasını istediklerini zannetmiyorum. Sayıca fazla olmayan ancak zaman içerisinde iktidar partisinin içerisinde orantısız etkili olabilen bazı gruplar olduğu malum. Bu da maalesef iç siyasetin giderek kızıştığı ve daha kutuplaşan yönde geliştiği bir dönemde bu kesimleri tatmin etmek amacıyla yapılmış bir hareketti diye düşünüyorum.
Bazı kişiler sözleşmenin aile yapısına zarar verdiğini iddia ediyor.
İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkan bazı gruplar, bu sözleşmenin aileye zarar verdiği gibi tamamen temelsiz bir iddia öne sürüyorlar. İstanbul Sözleşmesi, kadınlara yönelik her türlü şiddetle mücadele için yapılmıştır. Buna kadınların en çok karşılaştığı şiddet türü olan “aile içi şiddet” de dahildir. Kadınların şiddetten korunma hakkını güvence altına alan bu sözleşmenin aile karşıtlığından bahsetmek kanımca abestir. İçinde şiddet olan aile, istediğimiz aile olabilir mi?
Söyleşinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.