Aşının yaygınlaşmasıyla birlikte salgın sonrası yeni düzen için hazırlıklıklar başladı: Uzmanlar, bu süreçte erkeklerin ofiste çalışma ihtimali yükselirken, kadınların işverenler tarafından daha az görünür hale gelme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ifade ediyor.
Uzmanlara göre, salgın sonrasında işverenler, kadınların dezavantajlı duruma düşmediğinden emin olmak için yeni çalışma politikalarını dikkatle gözlemlemedikleri takdirde çalışma hayatını daimi olarak evden sürdürmek işyerinde cinsiyet eşitsizliğinin artmasına yol açacak.
Geleneksel olarak erkeklerden daha çok kadınlar, özellikle çocuğu veya bakım sorumluluğu olanlar esnek çalışmayı talep ediyor. Salgında 15 ay boyunca uygulanan karantinaların zorunlu kıldığı evden çalışmaya geçiş, hükümetin bunu “varsayılan” seçenek haline getirmek için yasa çıkarmayı düşünmesine yol açacak kadar şirket kültüründe kalıcı bir değişiklikle sonuçlandı.
Önceden ofiste çalışan milyonlarca kişi, Covid salgını sırasında ailece daha fazla zaman geçirdi ve evle iş arasında gidip gelmeden hayatın tadına vardı. Salgının başlarında, uzaktan çalışmanın daha geniş çapta benimsenmesinin cinsiyet ayrımını ortadan kaldırabileceği, aynı zamanda sözde “annelik cezasını” azaltacağı ve işte olma kültüründen kurtaracağına dair umut vardı.
Yine de istihdam uzmanları, çoğu büyük işletme ve kuruluş tarafından tercih edilen personelin zamanını ev ile çalışma masası arasında bölmesine olanak tanıyan hibrit çalışma modelinin cinsiyet eşitliği üzerinde istenmeyen sonuçlara yol açabileceği konusunda uyarıyorlar.
Manchester Üniversitesi, Alliance Manchester İşletme Bölümünden psikolog Profesör Cary Cooper, işverenlerin, artık çalışanların bizzat işte bulunmak zorunda olmadığını gördüklerini belirterek, şu noktaya dikkat çekti: “yanıtı olmayan büyük soru, bu 15 ay boyunca, yeteri kadar erkek hayatın sadece işten ibaret olmadığını fark ettimidir. Önceliklerini yeniden belirlemeye ve ailenin ne kadar önemli olduğunu anlamaya başladılar mı?”.
Aynı zamanda Personel ve Gelişim Enstitüsü (Chartered Institute of Personnel and Development) başkanlığını da yürüten Cooper, erkekler tarafından esnek çalışmanın daha geniş çapta benimsenmesinin Covid sonrası işyerinde cinsiyet eşitsizliğini azaltacağına inanıyor. “Eğer benimsemezlerse, o zaman bir sorunumuz var, çünkü kadınlar büyük ölçüde evden çalışacak ve erkekler haftada kadınlardan daha fazla gün işe gidecek ve bu da kadınların kariyerlerinde ters etki yapacak” diye görüşünü ifade etti.
Uluslararası denetim firması Deloitte, geçen hafta Cuma günü İngiltere’de istihdam ettiği 20 bin çalışanına ofise ne zaman gelmek istediklerine kendilerinin karar verebileceklerini bildirerek, ultra esnek bir geleceği kucaklayan en yeni büyük şirket oldu.
Annelik veya hamilelik ayrımcılığına maruz kalan kadınları destekleyen “Pregnant Then Screwed” adlı yardım kuruluşunun kurucusu Joeli Brearley için iş yeri seçimini tamamen personelin ellerine bırakmak endişe verici, çünkü Brearley’e göre “bakım sorumluluğu taşıyanlar veya engelli olanlar evde kalma eğiliminde olacak ve diğer çalışanlar muhtemelen ofislerine gidecek”.
Brearley bu durumda “evde kalanların işlerine daha az bağlı gibi görüneceğini, onları terfi ettirebilecek ve maaşlarında artış sağlayabilecek kişiyle yani yöneticileriyle iyi bir ilişkileri olmayacağını” öne sürüyor.
“Haftanın beş günü işyerinde olmadığım için çalışmalarım unutulmuş görünüyor”
Londra’da konaklama sektöründe yönetici olarak çalışan ancak gerçek adının kullanılmasını istemeyen Jane, karantina döneminde evden başarılı bir şekilde çalıştıktan sonra haftanın bir kısmında daimi olarak uzaktan çalışmaya geçiş yapmak istedi. Bununla birlikte, bir çocuk annesi Jane, bu esnek çalışma düzeninin terfisine çoktan mal olduğuna inanıyor. Jane, içinde bulunduğu durumu şu sözlerle ifade ediyor: “çalışmalarımın sonuçlarını gösterebilirim, ancak haftanın beş günü işyerinde olmadığım için unutulmuş görünüyor. Eski okul zihniyeti, ofiste olduğun sürece ne yaptığının önemi yok”
East Midlands’da küçük bir şirketin operasyonlar bölümünde çalışan ve asıl adını açıklamayan Siobhan da, geçen yaz doğum izninden döndükten sonra, salgın sırasında çocuğuna bakacak kimse bulamadığı ya da bırakamadığı için ara sıra evinden çalıştı. Bu, kendisiyle önceden görüşülmeden, bazı sorumluluklarının elinden alınmasıyla sonuçlandı. Siobhan, “Rütbem düşürülmüş gibi hissediyorum. Bu, çalışmamın kalitesinin bir yansıması değil. Çok fazla destek olmadı” diyerek duygularını dile getirdi.
Çoğu istihdam uzmanı, kuruluşların, salgın kısıtlamaları kaldırıldığında yeni çalışma politikalarının personel tarafından nasıl benimsendiğini yakından izlemesi gerekeceği konusunda hemfikir. Yetenek platformu Esnek Çalışan İnsanlar’ın (Flexible Working People) kurucusu Katy Fridman, “şirketlerin bunu ciddiye alması ve kuruluşlarında bir kültürel model oluşturmaları” gerekeceğini söyleyerek, “yükümlülük işverende. Yönetimde, ayrım olmaması açısından, kıdemliden yeni başlayan seviyesindeki personele kadar ve hangi cinsiyetten olursa olsun esnek çalışma konusunda teşvik olmalı, yoksa bu kadınları çok geride bırakabilir” dedi.
Devletle birlikte çalışan Davranışsal İçgörü Ekibi’ndeki (Behavioural Insights Team) psikologlar tarafından yakın zamanda yapılan bir çalışmaya göre, kadınların esnek çalışma taleplerini yöneticilerinin veya işverenlerinin algılanan beklentileriyle uyumlu hale getirmek için azaltma olasılıkları erkeklerden daha yüksek.
“Eğer gerçekten çeşitlilik ve kapsayıcılığı önemsiyorsak, bu çalışma, arkasındaki nedene bakılmaksızın bağımsız olarak farklılık olduğunu gösteriyor” diyen ekibin baş danışmanı Hannah Burd, “Aldıkları karar ne olursa olsun, işverenleri, kadınların veya genç insanların fırsatlara daha fazla erişmelerini sağlamak için etkiyi izlemeye ve bir ayarlamaya ihtiyaç duyup duymadıklarını görmeye gerçekten teşvik ediyoruz” dedi.
Çeviren: Gazme Düşmez
Kaynak: Guardian