SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği’nin, Operation 1325 işbirliğiyle yürüttüğü “Kadın SES’i” projesinin 2. Elçiler Buluşması’nda Pikan Ajans Kurucu Ortak ve İletişim Geliştirme Direktörü Pınar İlkiz ve feminist aktivist ve araştırmacı Nurcihan Temür Türkiye’de dijital aktivizmi ve siber şiddeti anlattı.
SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği, Operation 1325 işbirliğiyle gerçekleştirdiği “Kadın SES’i” projesini geçtiğimiz ay başlatmıştı. Bu projenin ikinci toplantısı 20 Ağustos Perşembe günü gerçekleşti.
Proje, sosyal medyada daha çok kadının aktif olmasını sağlamak ve “Kadın SES’i”nin yükseltilmesi yoluyla karar mekanizmalarındaki kişiler üzerinde etkin olmayı, toplumsal cinsiyet, toplumsal barış ve sürdürülebilirlik, kadın yoksulluğunun azaltılması, kadına yönelik şiddet, kadının politikaya katılımı, iklim adaleti, medya özgürlüğü, kadın ve kız çocuğu mültecilerin sorunlarının giderilmesi gibi acil konulara ilişkin aksiyon alınması yönünde farkındalık oluşturmayı amaçlıyor.
Buluşmanın ilk bölümünde Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, İstanbul Sözleşmesi’nin önemini, işleyişini ve mücadelenin geleceğini anlattı.
İkinci bölüm ise yazar Emine Uçak Erdoğan moderatörlüğünde Pikan Ajans Kurucu Ortak ve İletişim Geliştirme Direktörü Pınar İlkiz’in dijital aktivizm sunumu ile devam etti. Emine Uçak Erdoğan, ön sözünde, dijital şiddet ve aktivizmin iç içe olduğunun ve kadınların hak mücadelesinde, dijital şiddetin, dijital aktivizmi baltalayabileceğini söyledi. Bir yandan da hak savunuculuğu dışında kalan bireysel sosyal medya hesaplarının da gündelik kullanımında politik olabileceğini belirtti. “Challenge Accepted” etiketini bu bağlamda değerlendiren Uçak Erdoğan, kampanyayı farklı kadınların kendi durdukları yerden çoğalttığı bir süreç olarak tanımladı. Ona göre, “Challenge Accepted” kampanyasına katılanların kimisi daha politik etiketlerle içinde yer aldı, kimisi ise daha gündelik hayat üzerine odaklandı.
Uçak Erdoğan’a göre kadınların “sosyal medyada dijital kız kardeşliği” birbirine destek olmak, hak mücadelesine yardım etme, gündelik hayatı paylaşma üzerinden yürüdü. Bu kız kardeşlik İstanbul Sözleşmesi tartışmaları ile dünyadaki kadınlara yayıldı ve destek buldu. “Challenge Accepted” kampanyasının da gösterdiği gibi farklı kadınların içinde yer almasının, ve sürecin organik olarak başlayıp bitirilmesinin önemi vardı. O organiklik “erkek yerini bilsin” kampanyasında da vardı.
İlkiz, dijital aktivizmin verimli olması için kampanyanın spesifik, ölçülebilir, başarılabilir ve karşı taraf için de katılabilir olması gerektiğini söyleyerek sunumuna başladı. Herhangi bir kampanyanın başarıya ulaşması sürecinde, dijitalin dışınla da desteklenmesinin önemini vurguladı. İlkiz “mücadelenizi mecranıza, mecranızı da mücadelenize uydurmanız” gerektiğini belirtti. Kampanyanın şeklinin de yürüdüğü mecraya göre değiştiğini söyleyerek, başarılı bir sosyal medya kampanyasının hem kurum hem de onun destekçileri ile birlikte yürüdüğünün altını çizdi. Destekçilerin şahsi hesaplarından katkı sağlayıp, kurumun resmi şekilde söyleyemeyeceği bir söylem tarzı gerçekleştirebileceğini belirti. Kampanyaların bir yandan da sönümlenmemesi için belirli bir takvim ve zaman içinde gerçekleşmesi gerektiğini söyleyen İlkiz, dijitalde bu zaman dilimi daha kısa vadeli olabileceğini vurguladı.
İlkiz, ayrıca dijital alanlardan da çekilmemenin önemini vurguladı. Sadece bir olay olduğunda ani bir çıkış yapmak yerine, kurumun ya da kişinin çalıştığı alanda başvurulabilecek bir mecra olarak kendini konumlandırmasının da altını çizdi.
Üçüncü sunumu yapan feminist aktivist ve araştırmacı Nurcihan Temür, siber şiddet kavramını tartışmaya açtı. Geçtiğimiz hafta çevirdiğimiz 100 kadın siyasetçinin Facebook’a çağrısında alıntılandığı gibi Parlamentolar Arası Birlik (Inter-Parliamentary Union) tarafından yapılan bir araştırmaya göre kadın siyasetçiler için, “… sosyal medya, psikolojik şiddetin – özellikle cinsiyetçi ve kadın düşmanı açıklamalar, aşağılayıcı görüntüler, mobbing, tehdit ve korkutmanın- bir numaralı yeri haline geldi.” Temür de özellikle sosyal medyada görünür olan kadınlar daha fazla dijital şiddete maruz kaldığının altını çizdi.
Temür sunumuna artan siber şiddet biçimlerinin uluslararası tepki gördüğünün altını çizerek başladı. Birleşmiş Milletler ’in yakın zamanda bu konu ile ilgili acil eylem çağrısında bulunduğunun altını çizen Temür, dijital şiddete herkesin maruz kaldığını belirtse de kadın ve kız çocuklarının 27 kat daha fazla deneyimlediğini alıntıladı. Temür, çevrimdışı alanda, ne zaman kadınlar görünür olmaya kalksa, kendileri ile ilgili karar verdiklerinde uygulanan şiddet gibi, çevrimiçinde de görünür olduklarında şiddetin gerçekleştiğini söyledi. Kadın, feminist aktivistlerin, siyasetçilerin ve cinsiyet kimliğini açık olarak yaşayan kişilerin siber taciz ve takibe daha çok maruz kaldığını belirtti. Kadın gazeteciler ve akademisyenler de bu listeye eklendi.
Temür, konuşmasında, kadın siyasetçilerin başına gelen siber şiddet örneklerini anlattı. Bir örnekte, İngiltere’de bir kadın siyasetçinin kriz merkezleri hakkında bir duyuru yaptıktan sonra 24 saat içinde 600 tecavüz tehditti ile karşılaştığını söyleyerek, sosyal medya paylaşımlarının altına yazılan yorumlar azımsanmayacak bir şiddet şekli olabileceğini gösterdi.
Temür, Türkiye’de her on kadından yedisi toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sonuçlarından ötürü kendilerini internette güvende hissetmediğinin altını çizdi. Kadınların zaman zaman kendini nasıl koruyacağı konusunda neler yapabileceğini bilemeyebildiği için, bilgilendirmeyi arttırmanın önemli olduğunu söyledi. Bir yandan da teknoloji şirketlerinde kadın yöneticilerin sayısının az olduğunu vurguladı ve üretim erkeklerin elinden çıktığı için de güvensiz alanların var olduğunu belirtti.
Temür, kadınların, dijital şiddeti önemsizleştirmemesi gerektiğinin altını öizdi. Anonim hesaplardan olsa bile, kendi güvenliğimizden endişe duymamızın da şiddet olduğunu belirtti ve faillerin bu tarz şiddeti çok iyi kullanabildiğini vurguladı.
Toplantının ilerleyen bölümlerinde, elçilerin interaktif katılımı ile sunumlar hakkında sorular soruldu. Hande Arslan, Kadın SES’i Sosyal Medya Kampanyasını anlattıktan sonra toplantı elçilerin fikir alışverişiyle sona erdi.