SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği’nin aylık konuşmalar dizisi SES’li Düşünüyorum’un Aralık ayı buluşmasında, hayatlarının bir noktasında başörtüsü takmış ve daha sonra çıkarmaya karar vermiş iki kadın, bireysel mücadelelerini ve ‘Yalnız Yürümeyeceksin’ platformunu nasıl oluşturduklarını anlattı.
SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği’nin “birikimlerimizi paylaşmak, birbirimizden öğrenmek, birlikte üretmek” amacıyla aylık olarak düzenlediği konuşmalar dizisi SES’li Düşünüyorum’un Aralık ayı buluşmasının konuğu, ‘Yalnız Yürümeyeceksin Platformu’ oldu.
Etkinliğin moderasyonunu ise avukat Hande Karakülah üstlendi.
Yalnız Yürümeyeceksin Platformu, hayatlarının herhangi bir diliminde başörtüsü takmış, başörtüsünü çıkarmış, başörtüsü baskısını türlü şekillerde yaşamış ve henüz bu yönde mücadele eden kadınların hikayelerini paylaşmak, dayanışmak ve haberdar olmak için, bizzat bu mücadelelerden geçmiş ve onlara destek olan insanlar tarafından, internet üzerinden bir araya gelinerek oluşturulan bir gönüllülük platformu.
Platformun iki üyesi Elif ve Nisa*’nın katılımıyla gerçekleşen etkinlikte, bireysel hikayelerinin yanı sıra, Platformun amacı ve dayanışmayı büyütme yolları konuşuldu.
11 yıl başörtüsü taktığını anlatan Elif, bunun kendi kararı olduğunu şu sözlerle anlattı: “Ailem hiçbir zaman ‘Kapan’ demedi, ama etrafımdaki herkes kapalıydı. Belli bir yaşa geldikten sonra kapanacağımı biliyordum. Kaçınılmazdı. Bu hayatın içine doğduğum için kendi tercihimle kapandım.”
Daha sonrasında Kuran’da başörtüsü olmadığına inanmaya başlayan Elif, ‘anaakım İslam’ ile kavga edemeyeceğini düşünerek Müslüman olmayı bırakmış.
Ani bir kararla böşörtüsünü çıkarma kararı aldığını anlatan Elif kararı uygulamaya geçirirken zorlandığını vurguladı. Kapıyı açıp başı açık bir şekilde evden çıkmakta tereddüt ettiğini söyleyen Elif, sonrasında koridorda hızlı adımlarla ilerleyerek dışarı çıkmayı başarmış. Ailesinden destek görmese de durumu kabullendiklerini anlattı.
Başörtüsünü çıkarmasıyla hayatında köklü bir değişim olduğunu ifade eden Elif, başta bir boşluğa düştüğünü ama sonrasında arkadaş çevresinin genişlediğini, istediği saatte istediği yere gidebilme özgürlüğüne sahip olmasının ona iyi geldiğini söyledi.
Başarılı bir öğrenci olan Platformun diğer üyesi Nisa ise, okulu liseyi burslu okumasını teklif etmesine rağmen, babasının zoruyla hafızlık okumuş. Hafızlık döneminde radikalleştiğini anlatan Nisa, Suriye’ye gitmeyi düşünürken, bir anda ani bir kararla evlenmeye karar vermiş. Üniversiteye başlayınca eşine mektup yazıp ayrılan Nisan, bu süreçte yaşadıklarını şöyle anlattı:
Eve kapandım. Bu süreçte aynanın karşısına geçip neleri sevip neleri sevmediğimi sorardım. En sevdiğim sayı, renk, yemek, gitmekten en keyif aldığım yer…”
İlahiyat 3. sınıftayken, bir gün bir caddede yürürken başını açmaya karar vermiş Nisa: “Bonemi çıkarıp cebime koydum. En son şalı çıkarırken, kapşonu saçımın üzerine attım. Saçımı açarsam, herkesin bana bakacağını düşünüyordum. O an içten içe Allah’ın bana bakarak gülümsediğini, senden beklediğim buydu dediğini hissettim.”
“Türkiye’de başörtüsü ciddi bir tabu”
Yalnız Yürümeyeceksin’in, çeşitli sosyal medya kanallarından birbirlerini tanıyan 10-15 kadın arkadaşın ortaklaşa oluşturduğu bir platform. “Birbirlerini tanıma” evresi, kadın hakları ve özgürlüğü, ifade özgürlüğü, cinsiyetler arası sosyal eşitlik meseleleri üzerine düşünen ve hassas olan kadınların birbirlerini bulup fikir paylaşımı yapılmasıyla oluşmuş.
“Twitter’dayken 24-25 yaşa hitap ediyorduk ortalama, Instagram açınca bu ortalama 14-15 yaşa kadar düştü. Bize 13-14 yaşında kız çocuklarından ‘Başörtümü çıkarmak istiyorum’ mesajları geliyordu. Türkiye’de başörtüsü ciddi bir tabu. Ben bunu takmayı istiyor muyum, diye sormak bile çok büyük bir soru.Bir arkadaşına danışsan bile seni telkin etmeye çalışıyor. Vesvese bunlar, şeytan seninle uğraşıyor, gibi şeyler söylüyorlar.”
Platformu kurduklarında da amaçlarının başörtüsünü çıkarmak isteyen ve çevresinden muhtemelen destek bulamayacak kadınlara destek olabilmek olduğunu ifade eden Nisa, şu ana kadar 1400’den fazla mektup aldıklarını anlatıyor: “Bu hem iyi, hem kötü: Beni üzüyor, bu çünkü ne kadar çok kadının bu baskıya uğradığını gösteriyor. Büşra Cebeci’nin bir sözü var, çok önemli buluyorum: Devlet kontrol edemediği zaman aileyi devreye sokuyor, aile kontrol edemediğinde de başörtüsünü devreye sokuyor.”