Şili’de, Pinochet döneminde hazırlanan mevcut anayasanın değiştirilmesi için yapılan referandumda seçmenlerin yüzde 62’si yeni anayasaya ‘Hayır’ dedi. Peki ne oldu da Şili halkı ‘dünyanın en ilerici anayasalarından biri’ olarak görülen anayasa teklifini reddetti?

Şili’de Anayasa Meclisi’nce, yürürlükteki Pinochet döneminden kalma anayasa yerine önerilen yeni Anayasa, ezici çoğunlukla reddedildi. Gayriresmi sonuçlara göre seçmenlerin yüzde 62’si “red” oyu kullandı. Kabul yüzde 38’de kaldı.
Referandumda reddedilen anayasa teklifi, ülkedeki 11 yerli topluluğun tanınarak Şili’nin çok uluslu bir ülke olarak tanımlanması, su kriziyle mücadele için su kaynaklarına “sahiplenilemez” statüsü verilmesi ve devlet çalışanlarının yarısının kadınlardan oluşması dahil 388 maddeden oluşuyordu.
Şili halkı eşit sayıda kadın ve erkekten oluşan bir Kurucu Meclis seçerek, bu tarihte bir ilke imza atmıştı. Meclis’in ilk başkanı olarak seçilen Mapuche ilerici lideri ve akademisyen Elisa Loncon’ın liderliğinde hazırlanan anayasa taslağı, parasız eğitim, parasız sağlık ve diğer sosyal haklar, çevre, cinsiyet eşitliği ve yerli haklarını merkeze almasıyla övgü toplamıştı.
Şili halkı ‘dünyanın en ilerici anayasalarından birini’ neden reddetti?
2020’de yapılan oylamada Şili halkının yüzde 80’i mevcut anayasanın değiştirilmesi yönünde oy kullanmıştı. Peki ne oldu da bu değişim gerçekleşmedi?
Reuters’a konuşan 54 yaşındaki Rosemarie Williamson ve 85 yaşındaki annesi 2020’deki referandumda “Evet” oyu kullanmalarına karşın, yeni anayasadaki ‘çokulusluluk’ ile ilgili hükümlere karşı olduğu için bu kez ‘Hayır’ oyu verdiğini aktardı: “Hayatım boyunca çalıştım ve bunu paylaşmaya istekli değilim.”Yeni anayasa teklifi Şili’nin “çok uluslu” bir devlet olarak tanımlanması ve nüfusun yaklaşık yüzde 13’ünü oluşturan yerli halkın toprakları ve kaynakları üzerindeki haklarının tanınmasını öngörüyordu.
Başkent Santiago’da seçmen olan Monica AFP haber ajansına şunları söyledi: “Şili’nin değişime ihtiyacı var ama komünizme ihtiyacı yok ve bu süreç de bunu amaçlıyordu. Eşitsizlik ve bölünme yaratıyordu.”
Siyaset bilimci Pamela Figueroa’ya göre, anayasada ülkenin “çok uluslu” olarak nitelenmesi, ülkenin bölünmesi çağrışımına, yerlilere çeşitli hakların tanınması da onların “ayrıcalıklı” grup olarak algılanmasına yol açtı.
Merkez soldaki yarılma
Şili gazetesi La Tercera, “Hayır” oylarını, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Pinochet karşıtlarının zaferiyle sonuçlandırmakta çok önemli bir rol oynayan merkez solun Anayasa oylamasında yarılmasıyla ilişkilendiriyor. Gazetenin yorumuna göre, aslında merkez ve merkez solda görüş ayrılıkları Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de vardı.
Ancak, Anayasa oylaması yeniden demokrasiye dönüldüğü 1990’dan bu yana Hristiyan Demokratlarla Sosyalist Parti arasındaki en önemli ayrılığı oluşturdu. Sonuçta merkez soldan ayrılan geniş bir kesim “Şili’nin Sarıları” hareketini oluşturarak “Hayır” kampanyasına dahil oldu. Gazete, bu ayrımın kısa zamanda giderilmesinin söz konusu olmadığına işaret ediyor.
Kaynak: Bianet, BBC Türkçe