Close Menu
  • Eşitlik
  • Barış ve Güvenlik
  • Siyaset
  • Adalet
  • Emek
  • Kültür-Sanat
  • Ekoloji
  • Bülten Üyeliği
  • Podcast
  • english
Facebook X (Twitter) Instagram YouTube TikTok Telegram
Hakkımızda
SES Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu
Facebook X (Twitter) Instagram YouTube TikTok Telegram
  • Eşitlik

    8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun

    8 Mart 2025

    Yasaklamalara Rağmen Kadınlar Bizi Feminist Gece Yürüyüşü’ne Çağırıyor

    8 Mart 2025

    Çin’de Feminist Komedi: “Her Story” ve Kadınların Mücadelesi

    5 Ocak 2025

    Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarsız Bütçe

    9 Aralık 2024

    Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Hareketinde Erkeklerin Rolü

    25 Kasım 2024
  • Barış ve Güvenlik

    Barış Savunucusu Jimmy Carter Hayatını Kaybetti

    30 Aralık 2024

    Nimet Nimettir!

    24 Aralık 2024

    Rahibeler, Mızıkçı Kabadayılar, Kayyımlar

    23 Aralık 2024

    Barış ve Huzur İçinde Yaşamak İstiyoruz!

    23 Aralık 2024

    Kadınlar Tepkili: Hayatlarımıza, Haklarımıza, Hayallerimize Kayyım Atayamayacaksınız!

    10 Kasım 2024
  • Siyaset

    Yerel Demokrasi İçin İş Birliği Çağrısı

    12 Ocak 2025

    Bakanlık: Kreşleri Kapatın CHP: Hodri Meydan; Gelin Kapatın

    26 Kasım 2024

    CHP Kadın Çalıştayı: Çare Eşitlikte

    25 Kasım 2024

    Trump ve Adamları

    18 Kasım 2024

    Kadınlar Tepkili: Hayatlarımıza, Haklarımıza, Hayallerimize Kayyım Atayamayacaksınız!

    10 Kasım 2024
  • Adalet

    Pınar Selek:Feminizm Olmadan Faşizmi Aşamayız

    3 Şubat 2025

    AİHM’den Fransa’ya Kınama: Seks Evlilik Yükümlülüğü Değildir

    27 Ocak 2025

    Gisèle Pelicot: Kimin Utanması Gerektiğini Dünyaya Gösteren Kadın

    24 Aralık 2024

    Narin Cinayeti Araştırma Önergesi İktidar Partileri Tarafından Reddedildi

    4 Ekim 2024

    2024 Hrant Dink Ödülleri Kadın Hakları Mücadelesine

    23 Eylül 2024
  • Emek

    Türkiye: Çalışan Kadınlar İçin En Kötü Ülke

    24 Nisan 2025

    DİSK:Greve Çıkalım. Hayatı durduralım.

    9 Mart 2025

    Yasaklamalara Rağmen Kadınlar Bizi Feminist Gece Yürüyüşü’ne Çağırıyor

    8 Mart 2025

    Polonez İşçileri Kazandı:Birleşen İşçiler Asla Yenilmez

    7 Ocak 2025

    Bedeni Hür Kadın Öğretmenler

    20 Ekim 2024
  • Kültür-Sanat

    Dünyaca Ünlü Kemancı Ayla Erduran’ın Ardından

    12 Ocak 2025

    Çin’de Feminist Komedi: “Her Story” ve Kadınların Mücadelesi

    5 Ocak 2025

    Viyana Filarmoni İlk Kez Bir Kadının Bestesine Yer Verdi

    5 Ocak 2025

    Demet Değil Mehmet Olsaydım İşim Daha Kolay Olacaktı

    9 Aralık 2024

    Oya Baydar: Hak Mücadelesiyle Geçen Bir Hayat

    2 Aralık 2024
  • Ekoloji
  • Podcast
  • English
Hakkımızda
SES Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu

Şili’deki Feminist Hareket, Otoriter Neoliberalizme Karşı İsyanda Nasıl Rol Oynadı?

18 Mart 2022 Dayanışma
Facebook Twitter WhatsApp Email

29 Kasım 2019’da, Şili’nin başkenti Santiago’da patlak veren ve hızla ülke geneline yayılan otoriter neoliberalizme karşı halk ayaklanmasında feminist hareket nasıl bir rol oynamıştı? Feministlerin oynadığı rol, belki de Feminist Genel Grev Manifestosu’nun temel şiarı “Her şeyi dönüştürmek için geldik” sözlerinde saklı.

8 Mart 2020’de Roar Magazine’de Bree Busk tarafından yayımlanan “Şili’nin Feministleri Geleceğin Hafızasıdır” başlıklı yazıyı Gaye Polat Türkçeleştirdi.

29 Kasım 2019’da, Şili’nin başkenti Santiago’da patlak veren ve hızla ülke geneline yayılan kentsel isyanın merkezi toplanma yeri Plaza de la Dignidad’da bir gündü. Öğleden sonra güneşi, kalabalığı altın rengi turuncu bir ışıkla boyadı ve hava, protestocuların çevik kuvvet polisiyle kedi-fare oyunları oynadığı ara sokaklardan esen göz yaşartıcı gaz ve şenlik ateşi dumanının izlerini taşıyordu. Herkes sıcaklamış, susuz ve güneşten kör olmuş vaziyetteydi; ancak orada olmaktan da heyecan duyuyorlardı. Ne de olsa, bir devrim gibi hissettirmeye başlayan bir cuma gecesiydi.

Protestolar ve diğer siyasi müdahaleler gündelik bir olay haline gelmesine rağmen, Plaza’daki cuma günleri farklı ve özeldi. Sadece merkezdeki meydanı değil; aynı zamanda onu çevreleyen sokakları, köprüleri ve parkları da talep ederek en büyük kalabalığın toplandığı yer orasıydı. Zaman zaman hem karnaval hem de ordu kampıydı; sosisli sandviç satıcıları, yanan enkaz yığınlarından ve uzaktan görünen tazyikli sulardan püsküren dumanlardan birkaç metre uzaktaydı. Polis ayrı tutulduğunda, sanki her şey mümkünmüş gibi görünen mutlak bir özgürlük atmosferi söz konusuydu. Ayaklanmanın en ikonik müdahalelerinden bazıları, hem fiziksel hem de felsefi olarak bu alanda gerçekleşti. O cuma günü de durum böyleydi.

Güneş yavaş yavaş alçalırken, Plaza sanatçılarla dolmaya başladı. Birçoğu bir gece kulübüne daha uygun kıyafetler giydiği ve makyajlar yaptığı, aksesuar olarak kırmızı veya yeşil bandanalar ve siyah göz bağları taktığı için, onları bir grup olarak kolayca ayırt edebilmek mümkündü. Kısa süre sonra, yüzlerce kişilik bir kalabalık, meydanın ortasındaki göze çarpan heykeli çevreledi ve bir düzine kadar insan heykele tırmanma cesaretini gösterdi. Tepesine çıkınca, Latin Amerika’da yayılan şiddetli yeni feminist dalgayı temsil eden parlak yeşil bandanayı salladılar. Ve sonra şiddet başladı.

O zamana kadar herkes, feminist kolektif Las Tesis tarafından bir hafta öncesinde tanıtılan ve viral bir performans parçası olan “Un Violador en tu Camino”yu (“Yolunuzda Bir Tecavüzcü”) biliyordu. Arjantinli feminist Rita Segato’nun çalışmasından ilham alan şarkının sözleri, devlet kurumlarının toplumsal cinsiyete dayalı şiddetteki suç ortaklığına ilişkin vurgularıyla birlikte, inanılmaz derecede akılda kalıcı ve anlamlıydı. Dahası, ortaya çıkan isyan bağlamında korkunç bir dokunaklılıkla etrafı sarıyordu: O sırada Ulusal İnsan Hakları Enstitüsü, cinsel şiddet ve işkenceye ilişkin yürek parçalayıcı ifadeler de dahil olmak üzere protestoculara karşı uygulanan polis vahşeti hakkında düzenli şikayetler alıyordu.

Bu feminist marşın protestoların kalbine yerleşmesi, Şili’deki feminist harekette seslerini bulanların, harekete geçmesine yardım ettikleri bu daha geniş hesaplaşmada bir kenara itilmeyeceğinin açık bir göstergesiydi.

Plaza de la Dignidad, bir tür cinsel aşağılama içeren, işgalci polis aramalarına karşı bir koreografi sunarken, ataerkil şiddeti kınayan yüzlerce feministin sesiyle yankılandı. Göstericiler birer birer parmaklarını havaya kaldırdı ve bu kalabalık, hemfikir bir şekilde kükreyerek bu şiddete ortak olan güçleri birer birer saydı: “Polisler. Yargıçlar. Devlet. Başkan.” Bu son suçlamayla birlikte, kalabalıktan “Piñera culiao!” çığlıkları yükseldi ve koro çalmaya başladığında, tüm cinsiyetlerden protestocular yumruklarını havaya kaldırdı: “El estado opresor es un macho violador!” (“Baskıcı devlet, maço bir tecavüzcüdür!”). Taktiklerinde çok yenilikçi ve analizinde ise çok güncel olan Şili feminist hareketi, halihazırda hareket halindeki siyasi süreçlere ve uyanışta olanlara yeni bir hayat verme gücünü bir kez daha sergiledi.

Her türden sınırları aşan yeni bir feminizm

Örgütlü feministler, Şili siyasetini şekillendirmede belirleyici bir rol oynamış; kurumsal işbirliğine düşmeden, anın ihtiyaç ve zorluklarına ustaca uyum sağlamıştır. Siyasi olarak, çağdaş hareketin en büyük katkısı, “mümkün olanın ufkunu” dönüştürmektir; yani sosyal değişimin nasıl gerçekleştiği ve bu değişimin faillerinin kim olabileceği veya olması gerektiği konusundaki geleneksel bilgeliğe başarıyla meydan okumuştur.

2018’deki öğrenci feminist dalgasından bu yana, Şilili feministler kitlesel, renkli seferberlikleriyle hem yerel hem de uluslararası manşetlerde yer aldılar. Bununla birlikte, bu muhteşem yürüyüşler, sahada yapılan işin sadece bir kısmını temsil ediyor. Bugüne kadar feminist mücadele, sınıflarda, atölyelerde, hapishanelerde ve hatta feminist delegelerin ülke adına yeni bir anayasa yazma sürecini demokratikleştirmek ve Pinochet diktatörlüğünün neoliberal mirasına son vermek için canla başla mücadele eden halihazırdaki Anayasa Kongresi içinde bulunabilir.

Ortaya çıkan bu feminizm pratiği, “sistemi içeriden değiştirme” fikrine karşı –düpedüz düşmanlık değilse bile– şüpheciliği ile karakterize edilir, bunun yerine aşağıdan yukarıya güç inşa etmeyi ve yatay kolektifler, meclisler, ağlar ve koordinasyon komiteleri aracılığıyla örgütlenmeyi tercih eder. Kongre için adayları destekleme kararı bile tartışmalıydı ve süreç içinde elde edilecek potansiyel zaferlerin kurumsal kirlenme riskinden ağır basıp basmadığı konusunda çok fazla zaman ve düşünce harcandı.

Örgütlü feministler, Şili siyasetini şekillendirmede belirleyici bir rol oynamış, kurumsal işbirliğine düşmeden anın ihtiyaç ve zorluklarına ustaca uyum sağlamıştır. 8 Mart Feminist Koordinasyon Komitesi (CF8M) gibi hareket organları, “sınır ötesi” bir feminizm biçimini uygulamaya çalışıyor –sadece uluslararası değil, her türlü sınırı, özellikle de yaşadığımız karmaşık ve kesişen öznelliklerdeki sözde “kadın meselelerini” kuşatan alanları aşmakla ilgileniyor. Bu yönelim, ataerkil baskı deneyimini dar, cisgender bir kimliğe indirgemeye çalışan herhangi bir feminizmin reddini gerektirir. Aynı zamanda, yerli ve göçmen hakları mücadelelerinin yanı sıra daha geniş anlamda sömürgecilik, ırkçılık ve yabancı düşmanlığına karşı verilen sarsılmaz bir feminist bağlılıkla da kendini gösterir.

Arjantinli Ni Una Menos Kolektifi’nin sözleriyle, “neoliberal kapitalizmin hem ataerkil hem de sömürgeci olduğu her eylemde aşikardır ve aynı anda hepsiyle yüzleşmeden, birini bitirmenin bir yolu yoktur.” Latin Amerika genelinde, yeni feminizmlerimiz, en yakın ilişkilerimizden, itaat etmeyi reddettiğimizde bizi şiddetle disipline eden ekonomik ve politik sistemlere kadar, hayatımızın her yönünü dönüştürme arzusuyla birbirine bağlı.

Küresel krizlerin tırmandığı bu dönemde, ulus devletlerimizin katı sınırları ve modası geçmiş mücadele anlayışları içinde “uygun kanallar” aracılığıyla kademeli toplumsal değişimi hayata geçirmek artık makul değil. Yalnızca bugün kurtarmak istediğimiz hayatlar için değil, aynı zamanda bir gün yaşamayı umduğumuz hayatlar için de mücadele eden popüler hareketlere bakmalıyız.

8 Mart Feminist Grevi 

2015 yılının başlarında, ataerkil istismar ve şiddete dikkat çeken çeşitli feminist hashtag’ler dünya çapında gündem oldu. Bazı ülkelerde sosyal medya etkinliğindeki bu artışa sokak protestoları, ulusal eylem günleri ve hatta kalıcı hareketlerin kurulması eşlik etti. Küresel etkiye sahip ilk hashtag, Arjantin’deki hareket tarafından öne sürülen, kadın cinayetlerine karşı bir slogan olan #NiUnaMenos (“bir kadın daha eksilmeyeceğiz”) oldu. Şiddet içeren statükonun bu cesur reddi, bölge genelindeki kadınlarda yankı buldu ve sonunda Şili, Peru, Bolivya, Paraguay, Uruguay, El Salvador, Guatemala, Meksika, Brezilya ve İspanya’da benzer kampanyaları ve seferberlikleri ateşledi.

Bununla birlikte, feminist aktivitedeki bu yeni artış, Latin Amerika ve İspanyolca konuşulan dünya ile sınırlı değildi. 2016’da Polonya’daki feminist hareket, katı bir kürtaj yasağı önerisine yanıt olarak, Kadın Grevi ile uluslararası bir ilgi gördü. Grev, #BlackMonday hashtag’i altında organize edildi ve bu, katılımcıların kaybettikleri üreme hakları için yas içinde sokaklara döküldüğü gerçeğine atıfta bulundu. Aynı ayın ilerleyen zamanlarında Arjantinli feministler, Lucía Perez’in ölümünü aşırı dozda uyuşturucu olarak göstermeye çalışan iki adamın gerçekleştirdiği korkunç kadın cinayetini protesto etmek için kendi grevlerini yaptılar.

Bu iki dönüm noktası olay ve ardından gelen dayanışma eylemleri sayesinde, bir kadın ya da feminist grev fikri, nihayet kolektif güçlerini hissetmeye başlayan hareketler ve bireyler için değerli bir taktik olarak ortaya çıktı. Bu yükselen feminist dalganın etkisi, dünya çapında görülebilir; #NiUnaMenos’un ivmesine karşı büyük ölçüde bağışıklığı olan Amerika Birleşik Devletleri bile, Ocak 2017’de kadın hakları savunucularının Donald Trump’ın göreve başlamasını protesto etmek için rekor sayıda yürüyüşe geçtiği tarihi bir seferberliğe tanık oldu.

İrlanda’da kürtaj hakkı aktivistleri, hükümetin bir fetüs ile onu doğuran kişinin hayatına eşit değer veren anayasa değişikliğini yürürlükten kaldırmak için bir referandum çağrısı yapmaması halinde, Dünya Kadınlar Günü’nde ulusal bir grev başlatmakla tehdit ederek #strike4repeal kampanyasını başlattı. Bu geniş hareketin tutarlı ve yaratıcı aktivizmi sayesinde, kürtaj yasağı ertesi yıl bozuldu. Grev taktiğini benimseyenler yalnızca İrlandalı feministler değildi; yükselen küresel seferberliklerin ivmesiyle hareket eden örgütlü feminist yapılar, 8 Mart’ta Uluslararası Kadın Grevi için çağrıda bulundu. Bu ilk “feminist genel grev” 50’den fazla ülkedeki örgütler tarafından benimsendi; ancak büyümesi gelecek yıllarda katılım ve militanlıkla oldu.

Şili devleti, tarihsel olarak kadınları disipline etmenin bir yolu olarak tecavüz ve diğer toplumsal cinsiyete dayalı şiddet biçimlerini kullanmıştır. Feminist genel grev –hem politik bir süreç hem de bir eylem günü olarak– geleneksel bir mücadele aracının yeniden icadıydı; sendikasız ve hatta kayıtlı istihdamı olmayan işçilere emeği durdurma taktiğini kasıtlı olarak genişletti. Özellikle ev hizmetlileri, sağlık çalışanları, bakıcılar, ev kadınları, seks işçileri ve kayıt dışı ekonomideki işçilerin yaşadıkları ataerkil sömürü ve şiddet biçimlerine dikkat çekti. Ancak feminist genel grevin bir yürüyüş ve protesto günü olarak değil, bir grev olarak düzenlenmesi fikrine farklı derecelerde önem verildi.

Çoğu ülkede yeniden canlanan bu hareketler ve bunlara karşılık gelen grevler, ataerkil şiddete son verilmesi, kürtaj haklarının genişletilmesi veya ikisinin bir kombinasyonu etrafında birleşti; bu analize göre, gizli kürtajlardan kaynaklanan ölümlerin esasen devlet eliyle kadın cinayetleri olduğu analiz edildi. Şili, 2018 yılında 8 Mart koordinasyon komitesinin (daha sonra daha kalıcı bir organizasyon olan CF8M olarak resmileşecek), “Yaşamın güvencesizleşmesine karşı!” sloganı altında toplanması bakımından aykırı bir konumda.

2016-17 yılları arasında Santiago merkezli NiUnaMenos koordinasyon komitesinde başlayan konuşmalardan yola çıkan 8 Mart koordinasyon komitesi, feminist mücadelenin bu anını, Pinochet diktatörlüğü altında ve 1990’da demokrasiye dönüşün ardından siyasi partiler tarafından dayatılan ve düzen tarafından korunan neoliberal ekonomik modele karşı daha geniş bir mücadele içinde sınırlandırmayı seçti. Analizlerine göre, bu özelleştirme politikalarının yol açtığı sıkıntı, en şiddetli şekilde hali hazırda marjinalleştirilmiş olanlar ile militarizasyon ve atalarından kalan toprakların endüstriyel sömürüsü bağlamında partner şiddetine maruz kalan yerli kadınlar tarafından deneyimlendi.

Ayrıca, bu feministler, diktatörlüğe direnen öncülleri tarafından yürütülen analize dayanarak, yakın partner ve devlet şiddetinin aynı madalyonun iki yüzü olduğunu ilan ettiler. Pinochet döneminde gizli polis teşkilatı, tutuklulara, özellikle de kadınlara yönelik korkunç cinsel işkence eylemleri gerçekleştirdi. Bu uygulama, kadınları yalnızca siyasi katılımları nedeniyle değil, aynı zamanda öngörülen toplumsal cinsiyet rollerini ihlal ettikleri, yani itaatkar anneler ve bakıcılar olamadıkları için cezalandırmayı amaçlıyordu. Las Tesis, “Baskıcı devlet bir maço tecavüzcüdür” sloganını popüler hale getirdiğinde, Şili devletinin tarihsel olarak kadınları ve toplumun nasıl işlemesi gerektiğine dair ataerkil vizyonu koruma hedefi taşıyan, diğer marjinalleştirilmiş cinsiyet kimliklerine sahip insanları disipline etmenin bir yolu olarak tecavüz ve diğer toplumsal cinsiyete dayalı şiddet biçimlerini kullandığı gerçeğini doğrudan vurguladı. Kısacası, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, yaşamın her alanında yüzleşilmesi ve ortadan kaldırılması gereken hem bireysel hem de sistemik bir olgu olarak anlaşıldı.

8 Mart 2018’deki etkili bir eylem gününden sonra, koordinasyon komitesi, bu alanların farklı taleplerini, ertesi yıl yapılacak ilk feminist genel grev için gündemin belirlenmesine yardımcı olacak feminist bir siyasi programda bir araya getirme hedefiyle, diğer toplumsal hareket organları ile ittifaklarını daha da geliştirme sözünü yineledi. Bu çalışma, eğitim alanındaki cinsiyetçiliğe tepki olarak feminist üniversite işgallerinin artışı olan “Feminist Mayıs”ın gelmesiyle daha da kritik hale geldi. Eylemdeki bu artış, ivmeyi kanalize etmek için hareket altyapısının hızlı bir şekilde geliştirilmesini gerektirdi. Bu bağlamda, koordinasyon komitesi geçici bir örgütlenme organı olarak çalışmayı bıraktı ve hareketin ihtiyaçlarına hizmet etmeye adanmış bir sosyal hareket örgütü haline geldi.

O andan itibaren, grev konusu her zaman gündemde oldu ve özellikle feminizmin yaşam koşullarını iyileştirmek açısından sunabileceği çok şey olduğunu düşünmeyenlerin katılımını sağlamaya odaklandı. Esasında, feminist grev taktiği zaten iki yönden eleştiriye uğramıştı: Bir taraftan, geleneksel olarak erkeksi (ve maço) işçi sendikalarından aktivistler, hareketi birleştirme ve ilerletme stratejisi olarak feminizmi reddettiler; öte taraftan, birçok işçi sınıfından kadın ve ötekileştirilmiş toplumsal cinsiyet kimliklerine sahip diğerleri, o anda en büyük etkisi, başkentin seçkin üniversitelerinde görülen bir harekete haklı olarak şüpheyle yaklaşıyorlardı.

CF8M buna, grevin dar, yasal tanımını ve masada ne tür bir işçinin oturmayı hak ettiğine ilişkin eşit derecede dar bir anlayışı açıkça reddeden bir feminist çalışma komitesi kurarak yanıt verdi. Buna göre, komite sadece sendikacılardan değil; aynı zamanda, kayıtlı, kayıt dışı, ücretsiz, kriminalize edilmiş veya görünmez olan, emeği hayatın yeniden üretimi için gerekli olan işçilerden de oluşuyordu. Bu feministler, “zamansız olmanın nasıl bir şey olduğunu hiç bilmeyen işçiler” olduklarını ve kendilerini işçi olarak adlandırmak veya böyle bir eylemde bulunmak için kimsenin iznine ihtiyaç duymadıklarını ilan ettiler.

Ek olarak, CF8M sürece mümkün olduğu kadar çok insanı davet etmenin bir yolu olarak “Grev Yapmanın 100 Yolu” listesinin tanıtımını yaptı. Pek çok işçi için geleneksel bir iş bırakma ya da işten çıkarma masada olmadığı için evde, işte, okulda, mahallede ya da sokakta yapılabilecekler listede yer aldı. Bu seçeneklerin çoğu, katılımcıları, genellikle yaşlılar ve iş arkadaşları gibi zaten hayatlarında olan insanlarla sohbet başlatma ve ilişkiler kurma fırsatları bulmaya teşvik etti. Diğerleri, önlükleri pencerenin dışına asmak veya iş yerinde bileğe mor bir kurdele takmak gibi sembolik eylemler önerdi.

2020’de grev tekrarlandığında, erkeklerin dayanışma içinde yapacağı faaliyetler de dahil olmak üzere, listeye daha da fazla madde eklendi. Geleneksel grevlere veya seferberliklere kolayca katılamayanlar için, daha iyi geliştirilmiş bir dahil etme stratejisi de vardı. Mesela, büyük ölçüde göçmen işçilerden oluşan, bir ev işçileri sendikası, kasıtlı olarak 30 dakika boyunca işyerinde oturarak ve Facebook üzerinden dağıtılan fotoğraflar aracılığıyla direnişlerini belgeleyerek greve katılmayı seçti.

Geleneksel yürüyüşler en görünür katılım şekliyken, grev öncesinde ve grev gününde çok çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi. Topluluklarındaki patriyarkal sorunları çözmek amacıyla, okullarda ve mahallelerde halk meclisleri düzenlendi. Bu tür eylemler daha küçük ölçekte de gerçekleşti; kadınlar erkek partnerleri veya aile üyeleriyle birlikte çocuklarını evde bıraktılar ve öğleden sonralarını arkadaşları, akrabaları ve komşularıyla buluşmaya ayırdılar.

“Grevi sokağa taşımak” adına, bir dizi kültürel müdahale de yapıldı. Bunların en meşhuru, tarihe damga vuran kadınların ve seksüel muhaliflerin güçlendirilmesi için metro istasyonlarının toplu olarak yeniden adlandırılmasını düzenleyen, CF8M’in yeni kurulan Sanat ve Propaganda Tugayı tarafından, Mart ayının başlarında “okula dönüş” günlerinde gerçekleştirildi. Dört gün sonra, 8 Mart’ta Santiaguinos uyandığında, Tugay’ın bir kez daha başkentin dört bir yanındaki feministlerle işbirliği yaptığını ve şehir merkezini kesen ana cadde boyunca heykellere ve anıtlara, halka açık parklara yeşil bandanalar bağladığını gördü. Her iki eylem de kamusal alanı dönüştürme arzusunu dile getirdi ve şiddetten korkmadan sakince yürüyebileceğimiz bir dünyayı gözler önüne serdi.

Sonuç olarak, 2019 feminist genel grevi, Öğretmenler Derneği ve üç ana halk sağlığı çalışanları konfederasyonu tarafından onaylandı. Bu, onu geleneksel anlamda etkili bir grevin yanı sıra, feminist bağlamda anlaşılmaya başlayan daha geniş bir grev haline getirdi: “Kümülatif bir süreç ve mücadele güzergâhı olarak grev; bir hedef ve mücadele güzergâhı ve ücretli veya ücretsiz tüm işleri ve tüm kadın işçileri kapsayan bir süreç olarak genel grev”. Dikkat çekici bir şekilde, çoğunluğu erkeklerden oluşan bir inşaat sendikası da grevi desteklemeye ikna oldu ve diğer önemli anlarda feminist hareketle dayanışma içinde hareket etmeye devam etti.

İlk feminist genel greve eşlik eden seferberlikler, 72 şehirde gerçekleşti ve hareketin güç ve nüfuz kazandığının açık bir göstergesi olacak şekilde, diktatörlüğün sona ermesinden bu yana örgütlenenlerin en büyüğüydü. Altı ay sonra, Şili’de, büyük bir halk ayaklanması patlak verdi. Ülkenin başkentindeki binalar yakıldı ve sokaklardaki duvarlarda “Neoliberalizm Şili’de doğdu ve burada ölecek” yazıyordu.

CF8M sözcüsü Alondra Carrillo, isyanın altıncı haftasında, 25 Kasım’da bir röportaj verdi ve açık bir şekilde şunları söyledi: “Bu isyan anını, 8 Mart’ta kadın isyanıyla başladığını hatırlamadan anlayabilmek imkansız.” Bugünün perspektifinden, Şili’nin son zamanlardaki ayaklanmalarından ve ilerlemelerinden herhangi birini, öncelikle feminizm aracılığıyla derin bir sistemik değişim için popüler bir arzuyu yeniden uyandırmayı başaran bu hareketin yörüngesini izlemeden anlamak imkansızdır.

Yazının tamamına ulaşmak için tıklayın.

Bu yazının orijinali 8 Mart 2020’de Roar Magazine sitesinde yayınlanmıştır.

İlgili Makaleler

How Gen Z students are leading transnational resistance

24 Haziran 2025

Mutlu Ülkelerin Sırrı Ne?

27 Nisan 2025

Labor’s Role in the Fight for Turkish Democracy

22 Nisan 2025

Uncanny: From Virality to Misinformation, AI Visuals on Social Media

21 Nisan 2025

Comments are closed.

© 2025 Her Hakkı Saklıdır.
  • Eşitlik

    8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun

    8 Mart 2025

    Yasaklamalara Rağmen Kadınlar Bizi Feminist Gece Yürüyüşü’ne Çağırıyor

    8 Mart 2025

    Çin’de Feminist Komedi: “Her Story” ve Kadınların Mücadelesi

    5 Ocak 2025

    Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarsız Bütçe

    9 Aralık 2024

    Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Hareketinde Erkeklerin Rolü

    25 Kasım 2024
  • Barış ve Güvenlik

    Barış Savunucusu Jimmy Carter Hayatını Kaybetti

    30 Aralık 2024

    Nimet Nimettir!

    24 Aralık 2024

    Rahibeler, Mızıkçı Kabadayılar, Kayyımlar

    23 Aralık 2024

    Barış ve Huzur İçinde Yaşamak İstiyoruz!

    23 Aralık 2024

    Kadınlar Tepkili: Hayatlarımıza, Haklarımıza, Hayallerimize Kayyım Atayamayacaksınız!

    10 Kasım 2024
  • Siyaset

    Yerel Demokrasi İçin İş Birliği Çağrısı

    12 Ocak 2025

    Bakanlık: Kreşleri Kapatın CHP: Hodri Meydan; Gelin Kapatın

    26 Kasım 2024

    CHP Kadın Çalıştayı: Çare Eşitlikte

    25 Kasım 2024

    Trump ve Adamları

    18 Kasım 2024

    Kadınlar Tepkili: Hayatlarımıza, Haklarımıza, Hayallerimize Kayyım Atayamayacaksınız!

    10 Kasım 2024
  • Adalet

    Pınar Selek:Feminizm Olmadan Faşizmi Aşamayız

    3 Şubat 2025

    AİHM’den Fransa’ya Kınama: Seks Evlilik Yükümlülüğü Değildir

    27 Ocak 2025

    Gisèle Pelicot: Kimin Utanması Gerektiğini Dünyaya Gösteren Kadın

    24 Aralık 2024

    Narin Cinayeti Araştırma Önergesi İktidar Partileri Tarafından Reddedildi

    4 Ekim 2024

    2024 Hrant Dink Ödülleri Kadın Hakları Mücadelesine

    23 Eylül 2024
  • Emek

    Türkiye: Çalışan Kadınlar İçin En Kötü Ülke

    24 Nisan 2025

    DİSK:Greve Çıkalım. Hayatı durduralım.

    9 Mart 2025

    Yasaklamalara Rağmen Kadınlar Bizi Feminist Gece Yürüyüşü’ne Çağırıyor

    8 Mart 2025

    Polonez İşçileri Kazandı:Birleşen İşçiler Asla Yenilmez

    7 Ocak 2025

    Bedeni Hür Kadın Öğretmenler

    20 Ekim 2024
  • Kültür-Sanat

    Dünyaca Ünlü Kemancı Ayla Erduran’ın Ardından

    12 Ocak 2025

    Çin’de Feminist Komedi: “Her Story” ve Kadınların Mücadelesi

    5 Ocak 2025

    Viyana Filarmoni İlk Kez Bir Kadının Bestesine Yer Verdi

    5 Ocak 2025

    Demet Değil Mehmet Olsaydım İşim Daha Kolay Olacaktı

    9 Aralık 2024

    Oya Baydar: Hak Mücadelesiyle Geçen Bir Hayat

    2 Aralık 2024
  • Ekoloji
  • Podcast
  • English

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.