Kadın Dayanışma Vakfı Suriyeli mülteci kadınların yaşadığı şiddet biçimleri, verdikleri mücadele, yasal hak ve dayanışma imkânlarına ilişkin, “Ben Susmadım Diğer Kadınlar da Susmasın” ve “Suriyeli Kadınlarla Çalışma Deneyimi” başlıklı iki rapor yayımladı.
Kadın Dayanışma Vakfı’ndan Esma Nur Kaşram, bu raporların Suriyeli kadınların ülkelerindeki savaş koşullarında, göç sırasında ve Türkiye’de yoğun bir şiddet, cinsel saldırı ve ayrımcılığa maruz kaldığını ortaya çıkardığını belirtiyor.
Göç yollarında şiddet ve cinsel saldırılar
Raporlarda yer alan ifadelere göre, kadınlar göç yolunda kaçakçılar, çeteler, güvenlik güçleri ve diğer erkek mülteciler tarafından cinsel şiddete uğradılar.
Türkiye’ye gelen Suriyeli kadınlar savaşın yarattığı travmanın yanında erkek şiddetiyle de baş etmek zorunda kalıyorlar. Erkek mültecilerden farklı olarak kadınlar çok katmanlı bir şiddetle karşı karşıyalar.
Türkiye’de yaşayan Suriyeli kadınların büyük bir çoğunluğu “Geçici Koruma” statüsü altındalar. Türkiye onları, daha geniş haklar sunan mültecilik statüsüne dahil etmiyor. Bu nedenle “Geçici Koruma” Suriyeli kadın ve LGBTİ+ mültecileri erkek şiddeti karşısında korunmasız bırakarak şiddete açık hale getiriyor
Suriyeli kadınlara yönelik erkek şiddeti devam ediyor
Raporlara göre Suriyeli kadınlar, Türkiye’deki evlilikler de dahil olmak üzere, en çok eşleri ve akrabaları olan erkekler tarafından aile/eviçi fiziksel şiddete uğrarken, cinsel, psikolojik, ekonomik ve dijital şiddete de maruz kalıyorlar. Çoğunlukla erkek akrabaları tarafından ikinci hatta üçüncü eş olmaya zorlanıyorlar.
Suriyeli mülteci kadınlar, tanımadıkları erkekler tarafından da, taciz, tecavüz ve şiddete uğruyorlar. Yakınlarının zorlamasıyla seks işçiliği yapmak durumunda kalan kadınlar ise erkek egemen sistemin birçok yüzüyle karşılaşıyorlar. Suriyeli kız çocukları istismar ediliyor ve erken evliliğe zorlanıyorlar.
Kurumlarda ayrımcılık
Vakıf’ın raporları Suriyeli mülteci kadınların kamu kurum/kuruluşlarında ciddi biçimde ayrımcılıkla karşılaştığını ortaya koyuyor.
Sağlık hizmetlerinden yeterince faydalanamadıkları gibi, hastanelerde şiddete uğruyorlar. Sağlık hizmetlerine erişim problemleri, beslenme ile ilgili sıkıntılar, gebelik, doğum, emzirme döneminde yaşadıkları sorunlar hayatlarını oldukça zorlaştırıyor.
Suriyeli mülteci kadınlar başta adliye olmak üzere çalışanların bilgi vermemesi, işlemleri yavaşlatması gibi davranışlarla karşılaşıyorlar. En önemlisi ise “Geçici Koruma” statüsünde olan mülteci kadınlar erkek şiddetine karşı önlemler içeren 6284 sayılı yasadan yararlanma hakkına sahip oldukları halde birçok nedenden dolayı bu yasanın getirdiği koruyucu tedbirlerden yararlanamıyorlar, hatta başvurdukları karakollarda polis şiddetine maruz kalıyorlar.
“Ben Susmadım, Diğer Kadınlar da Susmasın” başlıklı raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Kaynak: Bianet