İran’ın başkenti Tahran’da 16 Eylül’de ahlak polisi tarafından öldürülen Mahsa Amini’nin ardından başlayan protestolar güçlenerek devam ediyor. Baskıcı rejime karşı yükselen isyanın ve öfkenin ülkede yaşanan derin ekonomik krizin bir sonucu olduğuna da dikkat çekiliyor.

İran’ın başkenti Tahran’da 16 Eylül’de ahlak polis, tarafından gözaltına alındıktan sonra öldürülen 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin ardından protestolar büyüyerek sürüyor.
İki ay önce başlayan gösterilerde ölenlerin sayısı, İran İnsan Hakları Örgütü’nün teyit edebildiği haberlere göre 326. Fakat örgüt, sayının bunun üzerinde olduğunu tahmin ediyor. Protestolara katıldıkları gerekçesiyle idam cezası verilen kişi sayısı ise ikiye yükseldi.
İranlı kadınlar, rejimin gösterileri engellemeye yönelik artan çabalarına rağmen, protestoların merkezinde yer alıyor.
‘Financial Times’ gazetesinin ‘İran’daki gençlerin protestoları yaşlanmaktan muzdarip olan rejimi sarsıyor’ başlıklı tarihli haberinde, protestoların arkasında, ülkede yaşanan yoksulluk nedeniyle yaşanan “öfke” olduğuna dikkat çekildi.
Haberde, şu ifadelere yer verildi: “İran’da genç bir kadının polis nezaretinde öldürülmesinin ardından İranlı gençler, erkekler, kadınlar ve üniversite öğrencileri güvenlik güçlerine karşı olağanüstü protesto dalgasıyla ayaklandı.
Dünya, bu meydan okumalarının ülke çapında bir destek dalgası ve farklı grupların birleşmesine yol açtığı bir zamanda cesur kadınların başörtülerini çıkarmasını ve olası sonuçları çok iyi bilerek halkın önünde yakmasına tanık oldu.
İslam Cumhuriyeti’ndeki hayattan başka bir şey bilmeyen ve İnternet çağında büyüyen genç nesil, dini yönetimin temel özelliklerini reddetme konusunda sert bir kararlılık gösterdi.
Erkekler ve hatta bazı dini gruplar, İran’a yayılan ve Batı yaptırımları ve kronik kötü hükümet yönetimi nedeniyle insanların yüzde 30’unun yoksulluk sınırının altında yaşadığı bir ülkede vatandaşların hayal kırıklığını öfkeye dönüştüren protestolara desteklerini ifade ettiler.”
Derinleşen ekonomik kriz
İran, 2018’de nükleer anlaşmadan çekildiğinde ABD’nin yeniden uyguladığı yaptırımlar nedeniyle boğucu bir ekonomik kriz yaşıyor. İran menşeili ‘Jahane Sanat’ gazetesinin haberine göre, İran’da yoksulluk oranı 1979’dan bu yana üç katına çıktı.
1979’da İranlıların yaklaşık yüzde 20’sinin yoksulluk sınırının altındayken, 1988’de bu oran yüzde 40’lara vardı. 2021’de ise yoksulluk sınırının altında yaşayan nüfusun oranı yaklaşık yüzde 52’ye ulaştı. Ülkede toplum üyelerinin yaklaşık yüzde 60’ı bu yıl yoksulluk sınırının altına düştü ve çoğu aşırı yoksulluk içinde yaşıyor.
İran Şura Meclisi’nde Konseyler ve İçişleri Komitesi Üyesi Muhammed Hasan Asferi, devlet haber ajansının 6 Mayıs 2022’de bildirdiğine göre, yoksulluk sınırının altında yaşayan 9 milyon İranlı aile olduğunu söyledi.
Antropolog Şahram Hürevi’nin ‘İran’ın diğer yarısı’ olarak nitelediği işçi sınıfı yoksullarının yaşam koşulları giderek kötüleşiyor. Gecekondularda yaşayan İranlıların sayısı 17 kat artarken ve işgücünün yüzde 50’si sadece düzensiz işlerde çalışıyor.
Yaklaşık 10 ila 13 milyon İranlı, ‘sağlık, iş veya işsizlik sigortası programlarından tamamen dışlanmış’ durumda.
Ekonominin kötüye gitmesiyle, İranlı kadınlar arasında yerinden edilme ve evsizlik, seks işçiliği, intihar ve bağımlılık her geçen gün artıyor.
Psikolog ve Ahvaz’ın Eski Belediye Başkanı’nın Kadın İşlerinden Sorumlu Danışmanı Pune Belram, “Yoksulluğun kadınlar üzerinde bağımlılık, seks işçiliği, evsizlik ve işsizliğe benzer sonuçlarını yoksulluğun feminizasyonu olarak adlandırıyoruz” diyor.
Kaynak: Independent Türkçe