“Televizyon sektöründe çalışan bir kadın olmak için en uygun zaman nedir?” diye soruyor eski bir TV yapımcısı ve yönetmeni olan Michelle Reynolds. “Başlangıçta tacize uğruyor ve çocuk muamelesi görüyorsunuz, sonra bebeğiniz olursa esnek çalışmanıza izin vermiyorlar, 45’i geçtiğinizde ise çok yaşlı bulunuyorsunuz.”

Televizyonda çalışan bir kadın olmak için en uygun zaman nedir?” diye soruyor eski bir TV yapımcısı ve yönetmeni olan Michelle Reynolds. “Başlangıçta tacize uğruyor ve çocuk muamelesi görüyorsunuz, sonra bebeğiniz olursa esnek çalışmanıza izin vermiyorlar, 45’i geçtiğinizde ise çok yaşlı bulunuyorsunuz.”
Birleşik Krallık’ın büyük yayıncılarından veri toplayan Creative Diversity Network tarafından yapılan son araştırmaya göre, cinsiyetler arasındaki uçurum giderek açılıyor. Üst düzey rollerdeki kadın sayısı 2019 ve 2022 yılları arasında %5 düştü. Her üç yönetmenden biri kadın olmasına rağmen, yönetmen kredilerinin yalnızca dörtte birini alabiliyorlar. Kadın yazarların katkıları 2016 ile 2022 yılları arasında %43’ten %32’ye düştü. Bu rakamların ardında, kadınların genellikle daha prestijli ve daha geniş izleyici kitlesine sahip olan programlarda erkeklere kıyasla daha az istihdam edilmeleri yatıyor.
Pek çok kadın, bunun yıllardır sektörü rahatsız eden sorunların ele alınmasındaki başarısızlığın bir yansıması olarak görüyor: kadınlara uygun olduğu düşünülen işlere dair cinsiyetçi fikirler (yapım müdürü ama yönetmen değil, makyaj ama ışık değil), kariyer ilerlemesinin kimi tanıdığınıza bağlı olduğu kısa vadeli sözleşmeler, uzun çalışma saatleri (televizyonda çalışanlar genel nüfustan haftada ortalama iki gün daha fazla çalışıyor), ayrıca cinsel taciz ve zorbalık.
İngiltere’de televizyon sektörü krizde. Yayın sendikası Bectu ve Sky News tarafından bu yıl yapılan araştırma, katılımcıların %68’inin işsiz olduğunu ortaya koydu.
Covid sonrası patlama, pek çok kişiye hak ettikleri üst düzey rolleri elde etme şansı verdi. Şimdi ise iş imkanı azaldıkça, aynı kadınlar daha orta düzey pozisyonları kabul etmek zorunda kalıyorlar. Noel Fielding’in son filmi de dahil olmak üzere komedi dizilerinde altı kişilik bir ekipte tek bir kadın yazar yer alırken, yılların deneyimine sahip yönetmenler pas geçildiklerini anlatıyor.
On yıldan uzun bir süredir seslendirme alanında çalışan Emma Butt, “Finansman eksikliği nedeniyle riskten kaçınıyorlar” diyor. “Sadece güvenli gördükleri ellere iş vermek istiyorlar. Sektöre 10-15 yıl öncesine bakarsanız, üst düzey rollerde ağırlıklı olarak beyaz erkeklerin olduğunu görürsünüz. Şimdi o insanlara geri dönüyorlar. Kadınlar yine göz ardı ediliyor.”
Kadınlarla çalışmak riskli algılanıyor
Glasgow Üniversitesi’nde profesör Doris Eikhof’a göre, sektörün bekçileri kadınları işe alma konusunda hala isteksiz. “Örneğin kadın yönetmenler, veriler ticari ya da sanatsal açıdan erkek yönetmenlerden daha riskli olmadıklarını gösterse de hala riskli bir seçim olarak algılanıyor” diyor.
İşe alma gücü olanlar eskiden doğru becerilere sahip kadın bulamadıklarını iddia ederlerdi. Victoria Emslie 2019 yılında, kamera arkası rollerde çalışan kadınlar ve non-binary bireyler için bir yetenek veritabanı olan Primetime’ı kurdu. Bunu yaparak “bu bahanenin artık geçerli olmayacağını” umuyordu. Veritabanı kullanılıyor ve üyeleri cinsiyetin her zamankinden daha az sorun olduğunu düşünüyor olsa da, diğerleri eşitlik için hala uzun bir yol olduğunu düşünüyor.
Lulu Elliott 15 yıl önce televizyonda ve müzik kliplerinde kamera operatörü olarak çalışırken teknik departmanlarda büyük bir cinsiyet eşitsizliği olduğunu fark etti. Şu anda bile ışık %90, ses %87 ve kamera %84 oranında erkeklere ait. 2009 yılında bu rollerde kadınları temsil etmek üzere RA Ajansını kurdu. İşler düzeldi ama “İlerleme çok yavaş. Yapımcılar risk almak konusunda isteksiz gibi görünüyor” diyor.
Kadınların birincil bakım veren olma olasılığı da hala daha yüksek ve televizyon sektörü de buna uygun bir çalışma ortamı sağlamıyor. Doğum iznindeyken işten çıkarılan Reynolds, “Televizyona kendinizi adıyorsunuz, gerçekten çok çalışıyorsunuz, tatilleri ve arkadaşlarınızın düğünlerini kaçırıyorsunuz” diyor. Ancak bu adanmışlığın karşılığı asla ödenmiyor: “Tecrübeden ziyade uygunluğa değer veriyorlar. Günde 24 saat çalışabilecek daha az deneyimli birini tercih ediyorlar.”
Bu durum pek çok kişiyi işten ayrılmaya zorladı. Reynolds, “Televizyonda çocuk sahibi olan çok fazla kıdemli kadın yok; olanların da tam zamanlı dadıları var” diyor.
Esnek çalışma giderek yaygınlaşıyor ve görev paylaşımı ebeveynleri sektörde tutabiliyor ama bu her zaman hoş karşılanmıyor. Aust, çocukları almak için işten zamanında çıkmanın, iş arkadaşlarıyla dışarda görüşmeye gitmemenin “sıklıkla küçümsendiğini” söylüyor.
Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
*Orijinali Guardian’da yer alan yazı kısaltılarak Türkçeleştirilmiştir.