Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Basın Özgürlüğü Ödülleri sahiplerini buldu. Bu yıl kişi dalında gazeteci Çiğdem Toker, kurum dalında Türkiye Yazarlar Sendikası ve İstanbul Tabip Odası ödül aldı.

TGC’nin basın özgürlüğünü vurgulamak için 1989’dan beri verdiği Basın Özgürlüğü Ödülleri, sahiplerini buldu. Bu yıl kişi dalında gazeteci Çiğdem Toker, kurum dalında Türkiye Yazarlar Sendikası ve İstanbul Tabip Odası ödül aldı.
Gazeteci Çiğdem Toker’in kişi dalında aldığı ödülünü TGC Başkanı Turgay Olcayto verdi.
Evrensel gazetecilik ilkeleriyle, ödünsüz, nesnel gazetecilik anlayışını sürdürmesi, kamu yararını gözeten araştırma haberleri nedeniyle ödül alan Çiğdem Toker konuşmasında şunları söyledi:
“Gençler umutlarını diri tutsun”
“Gazeteciliğin dijitalleşmesine bağlı olarak bu yayınlara ve haberlere erişim engeli getirilmesiyle sizin o emeğiniz, hakikati yansıtan makaleniz gerçek dünyadan koparılıyor. Düşüncelerinden dolayı yaşamını yitiren birçok meslektaşımız var. Özgürlükleri ile bu bedeli ödeyen Merdan Yanardağ gibi çok sayıda meslektaşımız var. O nedenle 2023 Türkiye’sinde gazeteciliği yapmak kolay değil. Ben ve benim gibi gazetecilik yapmak isteyen birçok arkadaşım çeşitli yöntemlerle hedef gösteriliyor. Bataklıktan kalkan sinekler misali troller üzerimize yönlendirilerek gazetecilerin kişilik haklarıyla oynanıyor. Günümüzde sadece Anayasayı savunmak, maddelerini akılda tutmak iyi bir gazetecilik yapmak için yeterli. Genç meslektaşlarıma umutlarını her zaman diri tutmalarını ve şaşırma duygularını kaybetmemelerini rica ediyorum.”
Turgay Olcayto ise sansürün hayatın her alanına girdiğini söyledi, “Sansür her alanda hortlatılmış, yalnız gazete ve kitaplarda değil, adeta yaşam alanımızın her alanına girmeye başlamıştır. Düşünceyi ifade özgürlüğü, halkın haber alma, bilgilenme, gerçekleri öğrenme hakkı olan basın özgürlüğü, insan hakları çağdaş ilkeleriyle kıyaslanamayacak ölçüde değer kaybetmiştir. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu olarak bütün bu zorluklara ve olumsuzluklara göğüs geriyoruz. Haberin serbest dolaşımı için mücadele ediyoruz” diye konuştu.
Kurum dalında düşünceyi ifade özgürlüğü ile insan hak ve özgürlüklerini öne çıkaran, halk sağlığını önceleyen çalışma ve uyarıları nedeniyle İstanbul Tabip Odası ile Türkiye Yazarlar Sendikası ödüle değer görüldü.

“Bizi anlasanız da anlamasanız da…”
İstanbul Tabip Odası adına ödülü yönetim kurulu üyeleri Saffet Ercan ve Ayşen Yavru aldı. Ödülü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş verdi.
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Ayşen Yavru yaptığı konuşmada “Sansürün kaldırılmasının 115. yılı ama ne yazık ki hep beraber bunu hiç hissedemiyoruz. Umudumuz ve muradımız özgür ve bağımsız bir medyaya bir an önce tekrar kavuşabilmek. Basın özgürlüğü hepimizin bildiği gibi anayasal bir hak ve bu haktan bir an önce yararlanabilmek istiyoruz. Haksız ve hukuksuz olarak şu anda tutuklu, özgürlüğünden yoksun bırakılan basın emekçisi arkadaşlarımızın da bir an önce aramıza dönmelerini dileyerek ödül için teşekkür ediyorum” dedi.
İstanbul Tabip Odası adına söz alan Yönetim Kurulu Üyesi Saffet Ercan ise “Biz Tabip Odası olarak halk sağlığı için, ülkedeki demokratik mücadeleye katkı sunmak için mücadele veriyoruz. Bu minvalde Büyük usta Nazım’ın dediği gibi aynı hasret için aynı hürriyet için mücadele ettiğimiz gazeteciler tarafından bu ödüle layık görülmek bizi ayrıca onore etti. Edip Cansever’in dediği gibi ‘bizi anlasanız da anlamasanız da’ Sağlık Bakanlığı ve sağlık politikasını yönetenlere elimizden insan olmaktan başka ne gelir, hekim olmaktan başka ne gelir diyerek mücadelemize devam ediyoruz” diye konuştu.

“Söz ve yazı özgürlüğü yasak ve baskılarla ayaklar altına altında”
Kurum dalında ödüle değer görülen Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) adına ödülü Genel Başkan Adnan Özyalçıner TGC Genel Saymanı İhsan Yılmaz’dan aldı. Adnan Özyalçıner törende yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Türkiye Yazarlar Sendikası 12 Mart 1971 Muhtırasının yaşandığı baskıcı günlerin karanlığının sürdüğü dönemde kuruldu. Yazarların halka can simidi olacağı günlerde. Sendikanın temel amacı, hapse atılan yazarların toplatılarak yakılan, yok edilen kitapların serbest kalması için tam bir söz ve yazı özgürlüğünü sağlamak, geliştirmekti. Buna bağlı olarak ekonomik, toplumsal, siyasal temel insan hak ve özgürlüklerine ulaşarak yaşam özgürlüğünü elde edebilmekti. Çünkü düşünce ve ifade özgürlüğünün olmadığı ülkelerde insan hak ve özgürlüklerinden de söz edilemez. 50 yıla yakın bir süredir sendikamız demokratik sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte bu konuda mücadele vermektedir.
Bugün söz ve yazı özgürlüğüyle temel insan hak ve özgürlüklerimiz her gün yeni yasak ve baskılarla katlanarak ayaklar altına alınmaktadır. Gün geçmiyor ki gazetecilere, yazarlara saldırılmasın, gözaltına alınmasın, tutuklanıp hapse atılmasın. Konserler, sanat, edebiyat toplantıları yasaklanmasın, sergilere saldırılmasın. Bu durumda yüz yıllık cumhuriyetimizin bize kazandırdığı laik ve demokratik hak ve özgürlüklerimizi din, dil ırk ayrımcılıklarının kadın-erkek ayrımcılığının, haksızlık, yolsuzluk, adaletsizliğin egemen olduğu bir düzensizliğin eline bırakmak istemiyoruz. Dün olduğu gibi bugün de demokratik hak ve özgürlük mücadelemizi hep birlikte sürdürüyor olmamızın umuduyla sendikamızı da ödüllendiren Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne yazarlarımız adına teşekkür ediyorum. Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’müzü yürekten kutluyorum.”