Asya-Japonya Kadın Kaynakları Merkezi’nden Hisako Motoyama, Tokyo karşıtı olimpiyat mitingi için feminist dayanışma çağrısında bulundu. Motoyama, dünyanın dört bir yanından kadınlara dayanışma mesajlarını, hikayelerini ve deneyimlerini duyurma çağrısı yaptı.
Asya-Japonya Kadın Kaynakları Merkezi’nden Hisako Motoyama, Tokyo’da düzenlenecek olimpiyat oyunlarına karşı feminist dayanışma çağrısı yaptı. Çağrıda, oyunların dünyanın farklı yerlerinde mega kalkınma projelerini ve çevresel yıkımı haklı çıkarmak için kullanıldığına dikkat çekilerek “Feministler olarak olimpiyat oyunlarına karşı çıkmak ve feshetmek için zaten yeterli nedenimiz var” denildi.
Motoyama imzalı metinde, özellikle olimpiyatlara hazırlık sürecinde cinsiyete dayalı baskının görünür olduğu belirtilerek, dönemin Olimpiyat Komitesi (IOC) ve Tokyo 2020 Organizasyon Komitesi Başkanı Yoshiro Mori’nin “Kadınlar çok konuşuyor” sözleri hatırlatıldı. Olimpiyatların bırakacağı devasa kamu borçlarının en çok kadınların hakim olduğu sektörleri vuracağının belirtildiği açıklamada, “Kadınlaştırılmış sektörlerin yükü artacak” uyarısı yapıldı.
Açıklama, dünya kadınlarına olimpiyatlara dair hikayelerini ve dayanışma mesajlarını daha yüksek sesle anlatma çağrısı ile son buldu.
Açıklamanın tam metni şöyle:
“Feministler olarak olimpiyat oyunlarına karşı çıkmak ve feshetmek için zaten yeterli nedenimiz var. Oyunlar, dünyanın dört bir yanındaki mega kalkınma projelerini ve çevresel yıkımı haklı çıkarmak için kullanıldı, çoğu marjinalleştirilmiş ve yoksul insan pahasına insanların temel ihtiyaçları için kamu kaynaklarını elinden aldı. Oyunlar, tehlikeli milliyetçiliği ateşledi ve dünya barışı adına ev sahibi ülkelerde askerileştirilmiş güvenlik ve gözetime nüfuz etti. Ayrıca, oyunlar, kadın bedenlerini, onları dar bir şekilde tanımlanmış iki cinsiyetli modele hapsetmek için denetledi ve müdahale etti; bu, trans kadınlara ve spor endüstrisinin dışında bile “Cinsel Gelişimde Farklılıklar” olarak bilinen koşullara sahip kadınlara yönelik saldırılara yol açtı.
Şimdi, küresel Covid-19 salgını, olimpiyatların zulmünü durdurmak için acilen harekete geçmek için bir neden daha ekledi. Geçtiğimiz yıllardaki neoliberal kapitalist gelişmeler, aşı ve diğer tıbbi tedaviler için kamu fonlarını keserek Japonya’da ve dünya çapında pek çok insanın hayatını ve geçimini riske attı. Bu arada, dünya seçkinleri lüks spor gösterisini sadece bir ay içinde Tokyo’da kutlamayı planlıyor. Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) ve Tokyo 2020 Organizasyon Komitesi (TOCOG), 2011’deki deprem, tsunami ve nükleer felaketlerden etkilenenlerin acılarına göz yumdu ve şimdi artan endişe seslerine rağmen, oyunların planlandığı gibi düzenlenmesi için baskı yapıyorlar.
Tokyo Olimpiyatları’nın hazırlık sürecinin merkezinde cinsiyete dayalı baskının yer aldığını özellikle vurgulamak isteriz. O zamanlar Başbakan Shinzo Abe, IOC’nin oy veren üyelerine “Fukushima’daki durum kontrol altında” diyerek güvence vermeye çalıştı, radyasyonun uzun süreli etkileri konusunda endişelerini dile getirenler kadınlaştırıldı ve “bilimsel değil” ve ” mantıksız anneler” olarak adlandırıldı. Bu cinsiyetçi baskı, TOCOG’un o zamanki Başkanı Yoshiro Mori, örgütteki herhangi bir eleştirel sesi bastırmak için “kadınlar çok konuşuyor” dediğinde, daha da belirgindi. TOCOG, Mori’yi bir kadın başkanla değiştirerek ve komiteye daha fazla kadın üye ekleyerek cinsiyetçilik gösterisini örtbas etmeye çalıştı. Ancak Tokyo 2020’nin bu “kadın yanlısı” yüzü, sahip olduğu ağır zararları tazmin etmiyor. Japon hükümeti, halk sağlığındaki bütçe kesintileri nedeniyle hemşirelerin karşı karşıya olduğu uygunsuz çalışma koşullarını ele almadan binlerce hemşireyi harekete geçirerek Olimpiyatlara yönelik aşılama sürecini hızlandırıyor. Olimpiyatların bıraktığı devasa kamu borçları, hiç şüphesiz kamu hizmetlerinde daha fazla kesintiye neden olacak ve bu da -kadınlaştırılmış- ücretsiz/düşük ücretli bakım sektörlerindeki çalışanların üzerindeki yükü artıracaktır.
Olimpiyatların ve diğer mega spor etkinliklerinin toplumsal cinsiyete dayalı etkilerine ilişkin feminist hikayeler ve analizlerin yanı sıra dayanışma mesajlarınızı da takdir ediyoruz.”