Türkiye siyasetinde kadın temsilinin düşüklüğü kronik bir sorun olarak varlığını sürdürürken siyasi partilerde görev alan kadınlar ne düşünüyor? Artı Gerçek’ten Seda Taşkın’a konuşan siyasi partilerin kadın temsilcileri, Türkiye’de kadınların siyasette etkin olmasının önündeki engelleri değerlendirdi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki 580 milletvekilinin sadece 101’i kadın. Oransal olarak bakıldığında bu yüzde 17,41’e karşılık geliyor. Dünya Ekonomik Forumu Küresel Cinsiyet Endeksi 2022 yılı raporuna göre de Türkiye, 146 ülke arasında 124’üncü sıradayken, siyasi katılım da ise 112’nci sırada yer alıyor.
Türkiye siyasetinde kadın temsilinde hal böyleyken siyasi partilerde görev alan kadınlar ne düşünüyor? Artı Gerçek’ten Seda Taşkın’a konuşan siyasi partilerin kadın temsilcileri, Türkiye’de kadınların siyasette etkin olmasının önündeki engelleri değerlendirdi:
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka:
“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde hepimiz biliyoruz ki; şiddetle mücadelenin yolu eşitlikten geçiyor. Bizler de eşit bir Türkiye için kadınların karar mekanizmasında eşit olarak yer almasını ön gördük. Ve bunun başlangıç noktası olarak da parlamentoyu düşündük. Çünkü 1934 yılında seçme ve seçilme hakkına sahip olan kadınlar, yapılan ilk seçimlerde yani 1935 yılında dünyada parlamentoda temsil oranı açısından dünya ikincisiydi. Ama bugün dünya sıralamasında ne yazık ki 129’uncu sıradayız.”
“İşte bu yüzden kadınların eşit olarak parlamentoda temsil edilmesi ve listelerin fermuar sistemi dediğimiz bir kadın bir erkek şeklinde düzenlenmesi için siyasi partiler yasasında değişiklik öngören bir kanun teklifi hazırladık ve bunu meclise getirdik. Ne yazık ki AKP-MHP oylarıyla bu kanun teklifi reddedildi. Ama biz ilk seçimlerden sonra bu kanun teklifini uygulamaya koyacağız. Ve bunu gerçekleştirmeyen partilere, hazineden aldıkları yardımda kesinti uygulanması şeklinde de bir yaptırım getireceğiz. Yaşasın eşitlik, yaşasın eşit temsil diyorum.”
HDP Milletvekili Tülay Hatimoğulları:
“Kadınların Türkiye ve dünya siyasetinde ve kamusal alanlarda yeterince etkin olamamasının çok temel ve köklü nedenleri var. En nihayetinde beş bin yıllık erkek egemen sistemden bahsediyoruz. Bu sistem, dünyadaki siyasi, toplumsal yapılanmayı da erkeklerin lehine çevirmiş, erkekler için pozitif koşullar oluşturulmuştur.”
“Kadınlar yaşamın her alanında onlara biçilmiş toplumsal iş bölümü, toplumsal roller yani toplumsal cinsiyet ayrımcılığına dayalı bir yapı içinde var oluyorlar. Bu erkek egemen yapının, cinsiyet ayrımcılığı ile birlikte ekonomik hayata, eğitime, meslek gruplarına katılım konusunda yansımalarını görebiliyoruz.”
“Türkiye’de özellikle karma siyasete baktığımızda ne yazık ki kadınlar siyasi partilerin, derneklerin, kurumların ‘alt kademelerinde’ tutuluyor. Bütün toplumsal yapı ve kurumlara en büyük eleştirimiz, kadın kotalarını uygulamıyor olmasıdır. Kadın kotasının siyasette uygulanması kadınlara bir fırsat eşitliği tanınması açısından oldukça önemlidir. Eşit temsiliyetini savunmak ve bunu tüzüklerimizde bir madde haline getirmek çok önemli. Bunun en iyi örneğini bileşenleri ile birlikte HDP’nin oluşturduğu kanaatindeyim. Çünkü kadınların eşit temsiliyet hakkını, eşit temsiliyetini başkanlık sistemine dönüştürmüş, eş başkanlık sistemini oluşturmuştur. Bu anlayışın bütün partilere sirayet etmesi kadınların önünü açacaktır.”
İYİ Parti Kadın Politikaları Başkanı Ünzile Yüksel:
“Sadece Türk toplumunda değil, neredeyse her ülkede kadın olmak, kadın olarak varlık göstermek çok zor. Hatta bu durum sadece siyasi hayatta değil sosyal hayatta, iş hayatında, aile hayatında kısacası her alanda kadın olarak var olmak çok zor.”
“Kadınların siyasi hayata katılımı çok önemli olmakla beraber normal hayatta varlık göstermekte zorlanan kadın, siyasi hayatta maalesef çok daha büyük engellerle karşılaşmaktadır. Bu engeller kadının siyasi hayatta eşit temsilini ortadan kaldırmaktadır. Bir kadın olarak hem iş hayatında hem de siyasi hayatta var oluş sergilemeye çalışırken edindiğim tecrübeye göre engelleri şöyle ayırabilirim; gelir durumu, eğitim seviyesi gibi sosyoekonomik statüye ilişkin engeller ile seçim sistemi, partilerin aday gösterme sürecinde sergiledikleri tutum yani kadını seçilemeyeceği yerden aday göstermek gibi. Bence en önemli engellerden biri de toplumda oluşmuş erkek egemen bakış açısı neticesinde oluşan toplumsal cinsiyet rolleridir. Siyaset Türk toplumunda erkek işi olarak görülmektedir. Bir spor kulübü nasıl erkeklere izafe ediliyor ise siyaset de erkekler kulübü olarak görülmektedir. Toplumsal cinsiyet rolleri gereği kadına yüklenen anne rolü, ev işleri, çocuk bakımı, yaşlı ve hasta bakımı gibi roller kadını siyasi hayattan uzak tutmaktadır.”
“Toplumsal olarak kadının siyasal hayatta (tabi aynı zamanda sosyal hayat, iş hayatı, aile hayatında) var olabilmesi için toplumsal bilinç düzeyinin adil olmayı, eşitlikçi olmayı ve demokratik olmayı özümsemiş olması gerekir. Yani toplumsal bir dönüşüm gerekmektedir. Bu dönüşümün çoban ateşini ise biz İYİ Parti olarak liderimiz Meral Akşener ile yaktık. Kadının her alanda varlığı için elimizden geldiğince mücadele edeceğiz ve nitekim ediyoruz da.”
Kaynak: Artı Gerçek