Sivil Toplum Geliştirme Merkezi’nin hazırladığı Türkiye’deki sivil toplumun durumunu örgütlenme özgürlüğü ve katılım hakkı bağlamında değerlendirdiğimiz izleme raporunu yayınlandı.
Türkiye’de Sivil Toplum Örgütleri: Örgütlenme Özgürlüğü ve Katılım Hakkı başlıklı rapor yasal düzenlemelerin sivil toplumun hareket alanını kısıtladığını, devletin kapılarının ise sivil topluma kapalı olduğunu gösteriyor.

Sivil Toplum Geliştirme Merkezi (STGM), Türkiye’deki sivil toplumun durumunu örgütlenme özgürlüğü ve katılım hakkı bağlamında değerlendirdiği izleme raporunu açıkladı.
1003 sivil toplum örgütü ile anket, hak temelli çalışma yürüten 48 sivil toplum örgütü ile de derinlemesine görüşme yapılarak hazırlanan rapor kapsamında 2 odak grup toplantısı da gerçekleştirildi. Ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisi ve 12 bakanlığın ilgili çalışmaları izlendi.
“Türkiye’de Sivil Toplum Örgütleri: Örgütlenme Özgürlüğü ve Katılım Hakkı” başlıklı rapor yasal düzenlemelerin sivil toplumun hareket alanını kısıtladığını, devletin kapılarının ise sivil topluma kapalı olduğunu gösterdi. Rapor sivil toplum örgütlerinin devlet baskısı dışında, sözlü tacizden silahlı saldırıya kadar farklı biçimlerde tehdit altında olduğunu ortaya koydu.
Sivil toplumun hareket alanı giderek daralıyor
Rapora göre, Türkiye’deki sivil toplum örgütleri özellikle son 20 yılda çalışma alanlarının giderek daraldığını hissediyor. Yasal düzenlemelerin ve devlet baskısının artmasıyla birlikte sivil toplumun hareket alanı giderek kısıtlanıyor. Bu durum, sivil toplum örgütlerinin demokrasi için direnmeye devam etmelerine rağmen birçok zorluğun üstesinden gelmekte güçlük çektiğini ortaya koyuyor.
Raporda vurgulanan bir diğer önemli nokta ise Türkiye’deki sivil toplum örgütlerinin sayısının Avrupa’daki diğer ülkelere kıyasla oldukça az olması. Yaklaşık 100 bin sivil toplum örgütü bulunan Türkiye’ye kıyasla, Almanya’da 620 bin, Fransa’da ise 1 milyon 500 bin örgüt bulunuyor.
Raporda öne çıkan bulgulardan bazıları şöyle:
- Her 5 sivil toplum örgütünden biri yasal düzenlemelerden kaynaklı zorluk yaşıyor. Derneklerin kuruluşu sırasında kanunda yer almamasına rağmen STÖ’lerden ek belge istenirken, araştırmaya katılan STÖ’lerin yüzde 21’i ise kayıt sırasında siyasi kriterler çerçevesinde davranıldığını belirtti.
Üye bildirim zorunluluğu üyeliklerde ciddi düşüş yarattı
- Araştırma, 2020 yılında Dernekler Kanunu’nda yapılan üye bildirim yükümlülüğüne dair değişikliğin olumsuz etkilerinin de devam ettiğini ortaya çıkardı. Araştırmaya katılan derneklerin yüzde 12’si üye bildirim zorunluluğu nedeniyle sorunlar yaşadığını dile getirdi. Üye bildirim zorunluluğunun getirilmesi sonrasında dernek üyeliklerinde 4 milyona yakın bir düşüş yaşandı.
Türkiye’deki STÖ sayısı Avrupa’nın gerisinde
- Rapora göre, Türkiye’de en yaygın sivil toplum örgütü yapısının dernekler olmaya devam ediyor.
İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğünün kayıtlarına göre Türkiye’de 101 bin 806 dernek faaliyet gösteriyor. 2022’de Almanya’daki STÖ sayısı 620 bin olurken, Fransa’da sayı 1 milyon 500 bine kadar çıktı. Avrupa ülkeleri arasında nüfusuna oranla STÖ varlığı bakımından İskandinavya ülkeleri açık farkla önde yer aldı. 2022 verilerine göre Danimarka’da 100 bin ve Finlandiya’da ise 108 bin 96 dernek faaliyet gösteriyor.
Kişi başına en fazla dernek Ankara’da
- Tüm derneklerin yüzde 34’ü İstanbul ve Ankara’da faaliyet gösteriyor. Kişi başına en fazla dernek ve vakıf Ankara’da. Ankara’da 542 kişiye bir dernek düşerken, kişi başına en az dernek düşen iller ise Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır ve Van.
STÖ’lerin yüzde 77’sinde tam zamanlı çalışan yok
- Türkiye’deki toplam istihdamın sadece yaklaşık binde 3’ü sivil toplum örgütlerinde yer alırken, izleme çalışması kapsamında yapılan saha araştırmasına katılan STÖ’lerin yüzde 77’sinde tam zamanlı çalışan bulunmadığı belirtildi.
Derneklerin yarısının gelirleri 10 bin TL’nin altında
- Anket çalışmasına katılan örgütlerin yarısına yakınının geliri 10 bin TL’nin altında kalırken, Türkiye’de STÖ’lerin kaynak yaratma olanaklarının çok sınırlı olduğu, STÖ’lerin temel gelir kaynağı olan üye aidatları ve bağışların yetersiz olduğu belirtildi.
Kamu kaynaklarının dağıtımı adil değil
- Raporda kamu fonlarından çok sınırlı sayıda sivil toplum örgütünün faydalandığı, uluslararası kaynaklara erişebilen örgüt sayısının az olduğu ve kaynaklara ulaşabilenlerin ise hedef gösterildiği söylendi. Araştırmaya katılan her dört STÖ’den biri ise kamu kaynaklarının dağıtımında alınan kararları adil bulmadığını söyledi.
STÖ’lere yönelik denetimler her yıl artıyor
- Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü verilerine göre İçişleri Bakanlığı 2022’de 29 bin 987 derneği denetledi. Denetimlerde derneklerin yüzde 10’undan fazlasına adli ve idari işlem yapıldı. Araştırma medyadaki karalama kampanyalarının konusu olmanın veya hedef gösterilen vakıflardan destek almış olmanın da denetlenme sebebi olduğunu ortaya koydu.
Hak temelli örgütler üzerindeki baskılar
- Araştırma hak temelli çalışan STÖ’lerin siyasetçiler, kamu görevlileri tarafından tehdit edilme veya hedef gösterilme gibi bir durumla daha sık karşılaştığını ortaya koydu. Bu grup aynı zamanda kamu kurumları tarafından çat kapı denetimleri de sıkça yaşadı. Yine hak temelli yaklaşımı güçlü olan kuruluşlar açıklamaları ve çalışmaları nedeniyle diğer örgütlere göre daha fazla baskı ile karşılaştı.
- Araştırmaya katılan örgütler çalışmalarına otosansür uyguladığını da söyledi.
- Raporda STÖ’lere yönelik sözlü ve fiziki baskıların olduğu örneklerle kayıt altına alındı.
- STÖ’lere yapılan sözlü ve fiziksel saldırıların, herhangi bir sözlü ve fiziksel saldırıya uğramayan sivil toplum örgütlerini de olumsuz etkilediği ve kendilerini baskı altında hissetmelerine yol açtığı vurgulandı.