
Bu hafta gündemimize Laiklik ve Özgürlük Mitingi’nden seslerle başlayacağız, ardından Hollanda’da konuşması engellenen iklim aktivisti Greta Thunberg’den bir haberimiz var. Dezenformasyon yasası ile ilgili tartışmalar da gündemimizi epey meşgul etti, özellikle önceki haftalarda tutuklanan ve şartlı serbest bırakılan gazeteci Tolga Şardan’ın hikayesinden söz edeceğiz biraz. Dezenformasyon demişken, bizzat Yükselt SES’ini! podcast ekibinin karşılaştığı sansürden ve gölgelemeden de bahsedeceğiz.
40 haftadır her Cuma, haftanın kadın gündemini bir araya getirdik, güncel başlıkları feminist bakış açısıyla ele almaya çalıştık. Eğer bizi bu yolculuğumuzda takip ettiyseniz, buraya kadar bizimle olduğunuz için teşekkür ederiz. Bu özel bölümde ilk kez karşılaşıyorsak, hoş geldiniz, umuyoruz ki haftalık arşiv niteliğindeki bölümlerimizden de keyif alırsınız.
Yayınımıza dair yorum ve önerilerinizi bize SES Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu sosyal medya hesaplarından iletmeyi unutmayın!
Bölümü YouTube’da dinlemek için:
Yükselt SESini podcast’in 40. bölümüne hoş geldiniz. 40 haftadır her Cuma, haftanın kadın gündemini bir araya getirdik, güncel başlıkları feminist bakış açısıyla ele almaya çalıştık. Eğer bizi bu yolculuğumuzda takip ettiyseniz, buraya kadar bizimle olduğunuz için teşekkür ederiz. Bu özel bölümde ilk kez karşılaşıyorsak, hoş geldiniz, umuyoruz ki haftalık arşiv niteliğindeki bölümlerimizden de keyif alırsınız.
Ben Duygu İslamoğlu, SES Eşitlik Adalet Kadın Platformu ekibi ile bu hafta da gündemden önemli başlıkları derledik, üzerinde en çok kafa yorduğumuz konuları esitlikadaletkadin.org web sitemize taşıdık. Yükselt SESini podcast’te de haftanın kadın gündeminden seçtiğimiz başlıkları dinlemek üzeresiniz.
Bu hafta gündemimize Laiklik ve Özgürlük Mitinginden seslerle başlayacağız, ardından Hollanda’da konuşması engellenen iklim aktivisti Greta Thunberg’den bir haberimiz var. Dezenformasyon yasası ile ilgili tartışmalar da gündemimizi epey meşgul etti, özellikle önceki haftalarda tutuklanan ve şartlı serbest bırakılan gazeteci Tolga Şardan’ın hikayesinden söz edeceğiz biraz. Dezenformasyon demişken, bizzat Yükselt SESini podcast ekibinin karşılaştığı sansürden ve gölgelemeden de bahsedeceğiz.
Laiklik ve Özgürlük için Kadın Mitingi
Kadın Meclisleri ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyeleri Kartal’da ‘Laiklik ve Özgürlük için Kadın Mitingi’nde bir araya geldi.
İlk olarak İstanbul Kartal’daki Başak Durağı’nda toplanan kadınlar, ”Yaşayacağız, özgür ve laik yaşayacağız”, “Kadın cinayetlerini durduracağız” ve “Asla yalnız yürümeyeceksin” sloganlarıyla Kartal Meydanı’na kadar yürüdü.
Miting alanına ulaşan yüzlerce kadın erkek şiddetine karşı sloganlar attı, “Laiklikten taviz vermeyeceğiz” mesajını verdi.
Geçen hafta da bahsetmiştik, özellikle H.K.G davasının ardından laikliğe ve özgürlüğe en çok da kadınların, kız çocuklarının istismarını önlemek, adil ve eşit bir toplum yaratmak için ihtiyacımız olduğunu hatırlamıştık. Çeşitli dernek temsilcileri ve aktivist kadınlar, Kartal’da bir araya gelerek tam da zamanında, seslerini laiklik ve özgürlük için yükselttiler:
“Bugün, yarın çok geç oldu keşke dememek için, bugün de anayasal işleyişi rafa kaldırmaya çalışanların karşısında biz dimdik buradayız, ayaktayız. Asla onların tek adam rejimine geçit vermeyeceğiz sevgili arkadaşlar.”
Fidan Ataselim
Greta Thunberg’in sözü kesildi
Kadınların sesini yükseltmesinden söz etmişken, sözü kesilen genç bir kadından da bahsedeceğiz bu hafta.
İklim aktivisti Greta Thunberg, Hollanda’daki büyük iklim yürüyüşünde konuşurken, sahneye Filistinli ve Afgan kadınları davet ettikten kısa bir süre sonra, kimliği belirsiz bir kişi tarafından sahnede sözü kesildi, mikrofonu elinden alındı.
Thunberg’in konuşmasını bölen ve mikrofonu almaya çalışan kişi, “Buraya bir iklim gösterisi için geldim, siyasi görüş dinlemek için değil” ifadelerini kullandı ve daha sonra sahneden indirildi.
Filistinli ve Afgan kadınlar konuştuktan sonra Thunberg konuşmasına devam etti ve “İklim adaleti hareketi olarak, ezilenlerin ve özgürlük ile adalet için mücadele edenlerin seslerini dinlemeliyiz. Aksi takdirde, uluslararası dayanışma olmadan iklim adaleti olamaz” diyerek, dünyadaki insani adaletten bağımsız bir iklim adaletinden söz edilemeyeceğinin altını çizdi.
Greta Thunberg’in Sözü Kesildi: “Uluslararası Dayanışma Olmadan İklim Adaleti Olamaz”
Dezenformasyon Yasası ve Tolga Şardan
Dezenformasyon yasası, gazeteci Tolga Şardan’ın geçtiğimiz hafta tutuklanmasıyla daha sık gündeme gelen bir konu olmuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), “Dezenformasyon Yasası” olarak bilinen ve Türk Ceza Kanunu’na eklenen bu düzenlemenin iptali ve yürürlüğünün durdurulması için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuştu. Ancak Anayasa Mahkemesi, 8 Kasım’da bu talebi oy çokluğuyla reddederek, düzenlemenin yasalara uygun olduğuna karar verdi.
Dezenformasyon yasası olarak andığımız, bahsedilen düzenleme, “halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak amacıyla gerçeğe aykırı bilgi yayma” suçunu tanımlıyor ve bu suçu işleyenlere 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngörüyor.
Bu uygulamayla tutuklanan ve şartlı serbest bırakılan gazeteci Tolga Şardan’ın sesinden dinleyelim:
Tolga Şardan, AYM’de yasanın görüşüldüğü gün Halk TV’ye bunları söylemişti, ancak yapılan görüşmeler sonucu yasanın iptalinden vazgeçildi, düzenlemenin kanunen geçerli olduğuna karar verildi.
“MİT’in Cumhurbaşkanlığı’na sunduğu ‘yargı raporu’nda neler var?” başlıklı yazısı nedeniyle tutuklanan Şardan, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla karşı karşıya kalmıştı. Tahliye edilen Şardan, “Sadece gazetecilik yaptım, halkı bilgilendirmeye çalıştım. Yazdıklarımın da arkasındayım” demişti.
Şardan’ın tutuklanması ve sonrasındaki süreç, basın meslek örgütleri ve hukukçular tarafından eleştirildi. Avukat Ülkü Şahin, düzenlemenin “çok soyut ve muğlak” olduğunu belirterek, ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu vurguladı. Avukat Tuğçe Duygu Köksal ise düzenlemenin “gerçeğe aykırı bilgi” tanımının belirsizliğine dikkat çekti.
Şardan’ın avukatları, tutuklama kararına itiraz ederek, yasal düzenlemenin keyfi ve öngörülemez olduğunu savundu. İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, Şardan’ı “yurt dışına çıkmamak” şartıyla serbest bıraktı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, tahliye kararının, hiç yaşanmaması gereken bir sürecin sonu olduğunu umduklarını ifade etti. Basın meslek örgütleri, Şardan’ın tahliyesini memnuniyetle karşıladı, ancak bu tür yasal düzenlemelerin basın özgürlüğüne yönelik tehdit oluşturduğunu vurguladılar.
Anayasa Mahkemesinin yetkilerinin, kapsamının da sık sık konuşulduğu şu günlerde, yine Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu bu kararın daha nasıl etkileri olacak, hep birlikte göreceğiz.
Asmin Ayçe İdil Kaya: TikTok Sansürü ve Gölgeleme
Yükselt SESini podcast de, algoritmaların sansürüne uğrayan yayınlardan biri oldu. Ekibimizden Asmin Ayçe İdil Kaya, hem konu ile ilgili çalışan biri olarak, hem de Yükselt SESini podcast ekibinin bir parçası olarak yaşananları anlatacak.
Söz sende Asmin.
“Algoritmik sansür ve gölgeleme haftalardır ele aldığımız ve kendi platformlarımızda da maalesef cebelleştiğimiz bir konu. Öncelikle dinleyiciler için kısaca tekrar bir özet geçeyim algoritmik sansür ve gölgeleme nedir diye. Ve ardından bizim TikTok’tabaşımıza gelenleri anlatayım kısaca. Susma 24’e yazdığım haberde şöyle anlattım algoritmik sansür ve gölgeleme nediri.
Sosyal medyada gördüğümüz algoritmik sansür, bu teknoloji firmalarının belli konularda taraf olarak o konuyla ilgili içeriklerin yayılmasını önlemek için bu içerikleri yayından kaldırması. Yani bu sansürün sebebi politik, ekonomik veya başka sebepler de olabilir. Ama burada da size direkt olarak şu sebepten kaldırıyoruz demiyor, ancak topluluk kurallarını ihlal ettiğinizi söyleyerek yüzlerce sayfalık topluluk kuralları sözleşmesini koyuyor önünüze.
Bir diğer algoritmik engelleme durumu olan gölgeleme ise içeriklerin bilerek öne çıkarılmaması olarak tanımlanabilir. Bunun tespiti daha zor ama artık özellikle TikTok’ta o kadar bariz gölgeleme durumlarıyla karşılaşıyoruz ki biz de inanamıyoruz ve farketmek için çaba harcamamıza bile gerek kalmıyor.
Gölgelemeyi şöyle anlayabiliriz: Örneğin belli konulardaki içeriklerimizin diğerlerine göre gözle görülür farkla az izlendiğini fark edersek, burada bir tuhaflık var diyoruz, yani aslında burda bir gölgeleme var diyebiliyoruz. Bu durum da yine bu teknoloji firmalarının el altından, gizlice uygulamaya çalıştığı bir sansürleme yöntemi, yani içeriklerinizi gizlice öne çıkarmamaya çalışıyor. Bence algoritmik sansürden daha tehlikeli çünkü bilerek öne çıkarılmıyoruz platform tarafından ve bunun farkında bile olmayabiliyoruz bu durumun.
Mesela en az 500 izlenme alan içerik skalanız bir anda 1 ya da 2 kişiye düşüyorsa burada bir gölgeleme olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz. İçeriğinizin sadece bir kişinin ana sayfasına düşmesi durumu da açıkça sosyal medya platformunun içeriğinizi öne çıkarmadığını ortaya koyuyor.
Asıl konumuz olan Tiktok’un sansürleme durumlarına gelirsek, orada çalışanlardan duyduğuma göre politik içeriklerin yayılımda olmasını kesinlikle istemiyorlar. Ne tesadüftür ki; biz de ne zaman politik konularda içerik çıkarsak, konunun ne olduğu kesinlikle önemli değil, iklim haklarından da bahsetsek, İran’daki kadın mücadelesinden de bahsetsek hemen içerik yayından kaldırılıyor. Ya da 3 kişi falan izliyor içeriği. Ancak etliye sütlüye dokunmayan içeriklerimiz, yani daha kültür sanat konulu içeriklerimiz 500 bandında izlenebiliyor.
İlk olarak Tiktok bizim İran’daki protestolarla ilgili olan Mahsa Amini konulu içeriğimizi yayından kaldırdı, sonra itiraz edince tekrar aldılar ancak hassas görüntü uyarısı ile bu sebeple izlenmesi de oldukça düşük kaldı. Gazze’deki savaşı konu alan bütün içeriklerimiz yükler yüklemez yayından kaldırıldı, ancak itiraz ettiğimde de geri alamadım o içerikleri. Bizim Gazze’deki savaş konulu içeriklerde barıştan yana, Filistinli sivillerinden korunmasından yana taraf almamız anlaşılan TikTok algoritması tarafından çok sevilmiyor. Zaten Uluslararası Af Örgütü’de birçok sosyal medya platformunun Gazze konulu içerikleri banladığını, algoritmik olarak gizlediğini söyledi kendi raporunda. Bu da demek oluyor ki sosyal medya şirketleri sahipleri konunun bilinmesini, konuşulmasını, gündem edilmesini istemiyor. Bunun da arkasında ekonomik veya politik sebepler olduğunu söylemek çok zor değil.
Kadın yürüyüşleri, çocukların spora erişim hakkı, HPV aşılarının ücretsiz olması gibi oldukça önemli ve hak temelli konulardaki içeriklerimiz de gölgelendi. Böyle 2-3 izleme alan içeriklerdi. Açıkçası komik geliyor, çünkü bunun bir sansür olduğunun farkında olmadan bu mecraları kullanan birçok insan belli konularda paylaşım yapsa da ne insanlara eriştirebiliyorlar bu içerikleri ne de insanlar akşında, kendi ana sayfalarında bu gündemden haberdar olabiliyorlar. Aslında TikTok gibi diğer mecralarda neyi öne çıkaracağını belirleyerek bizim gündemimizi yani bizim neyi konuşup neyi konuşmayacağımızı belirleyebiliyorlar.
Ancak belirtmeliyim ki TikTok’taki bariz sansür oldukça can sıkıyor. Ben Susma24’e yazdığım haberde detaylı olarak TikTok’un bizim platformumuzdaki içeriklerimize uyguladığı bütün sansür ve gölgeleme durumunlarını anlattım ve neden olabileceğini yorumlamaya çalıştım. Siz de eğer bu tarz durumlarla karşılaşıyorsanız lütfen bizimle paylaşın, bu konu üzerine biraz daha fazla eğilebilelim.
Sanırım genel hatlarıyla konuyu böyle özetleyebilirim, tekrar teşekkür ederim Duygu bana yer açtığın için…”
Kadınların Laiklik ve Özgürlük Mitingi’nden seslerine yer verdik, sözü kesilen Greta Thunberg’ten söz ettik. Bu hafta gündemimizde en çok yer tutan konu, Dezenformasyon Yasası’nın iptal isteğinin reddedilmesi oldu. Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerinin ve eylemlerinin çok konuşulduğu bu günlerde verilen bu karar, uzunca bir süre daha gündemimizi meşgul edecek gibi görünüyor. Aynı zamanda bilginin yaygınlaşması ile ilgili diğer bir alan olan sansür ve dijital algoritmaların sebep olduğu engeller de, tartışmaya devam edeceğimiz konulardan biri olacak.
Yükselt SES’ini podcast, Newslab Turkey’nin Equalab programı destekleriyle tam 40 haftayı tamamladı. Tam kırk haftadır buradayız, bizimle olduğunuz için teşekkür ediyoruz.
Önümüzdeki hafta sezonun son bölümünde görüşmek üzere, hoşçakalın.