Dünyada 162 ülke arasında 68’inci sırada, OECD ülkeleri arasında ise en alt sırada yer alıyor. UNDP ve CEİD ortaklığında hazırlanan ‘Çıtayı Yükseltmek: 2000-2019 Yılları arasında Türkiye’nin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Performansı’ raporuna göre, bu genel görünümün ana nedenlerinden birisi kadınlar ile erkekler arasındaki gelir açığı.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) desteğiyle Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği (CEİD) tarafından yapılan araştırmada, UNDP’nin standart insani gelişme endeksleri kullanılarak son 20 yılda ilerleme ve gerileme alanları tespit edildi.
Çalışmanın başlangıç noktası, ilk kez 1990 yılında ortaya konulan ve o günden bu yana her yıl ölçülen, ülke performansını değerlendirmek üzere gelir, eğitim ve sağlık verilerinin bileşkesini kullanan UNDP İnsani Gelişme Endeksi (İGE). Çalışmada, veriler cinsiyete göre ayrıştırılarak Toplumsal Cinsiyete Dayalı Gelişme Endeksi (TCDGE) elde edilmek suretiyle, Türkiye’nin sıralamasının nasıl değiştiği inceleniyor.
Türkiye, 20 yıl süren düzenli ilerlemenin ardından, İGE endeksine göre 2019 yılında 189 ülke arasında 54’üncü sırada ve “çok yüksek insani gelişme” kategorisinde yer aldı. Ancak ülkenin TCDGE sıralaması ise çok geride: Dünyada 162 ülke arasında 68’inci sırada, OECD ülkeleri arasında ise en alt sırada yer alıyor.
Çalışmaya göre, bu genel görünümün ana nedenlerinden birisi kadınlar ile erkekler arasındaki gelir açığı. Kadınların ortalama geliri, 2019 yılı verilerine göre erkeklerin ortalama gelirinin yüzde 47’si düzeyinde. Bunun nedeni de, kadınların büyük bir kısmının işgücü dışında kalması: Kadınların işgücü katılım oranı yüzde 34, erkeklerinki ise yüzde 72,6. Yakın zamana ait veriler, küresel salgın nedeniyle durumun daha da kötüleştiğini, kadınların işgücüne katılımının yüzde 30’a gerilediğini gösteriyor.
Rapor, kadınların gelir ve eğitim açığını kapatmaya yönelik bir yol haritası sunmayı hedefliyor; böylece, Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliğinde küresel sıralaması da ülkenin insani gelişme sıralamasına eşdeğer düzeye yükselebilecek.
“Toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmak için Türkiye’nin katetmesi gereken ciddi bir yol var” diyen UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton, raporun, başta SKA 5 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği olmak üzere Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nda belirlenen küresel hedefleri gerçekleştirmekte Türkiye’deki ortaklarının önceliklerini belirlemelerine yardım edecek bir araç olacağını umduğunu ifade etti.
Raporda öne çıkan bulgular şöyle:
Eğitim
*Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında en yüksek okulu erken bırakma oranına sahiptir. Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre, Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında en yüksek okulu erken bırakma oranına sahiptir. 2019 yılında bu oran kadınlarda %28,6 iken erkeklerde %28,9’dur.
*Türkiye’de 15-29 yaş arasındaki kadınların %42,4’ü resmi olarak ne bir eğitim kurumuna kayıtlı ne de işgücü piyasasında çalışıyor.
*Türkiye’de 15-29 yaş arasındaki gençlerin %27,2’si ne okuyor ne de çalışıyor. Bu, ortalaması %14,1 olan OECD üyesi ülkeler arasında Kolombiya’dan (%29,6) sonra en yüksek orandır. Türkiye’de 15-29 yaş arası erkeklerde %16,9 olan bu oran, aynı yaş grubundaki kadınlarda %42,4’tür.
*Yoksulluk, hala çocukların ilköğretime devam edememelerinde belirleyici faktördür ve özellikle Kuzey Doğu Anadolu, Orta Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kız çocuklarını daha olumsuz etkilemektedir. 2019’da kız öğrencilerin lise düzeyindeki okullaşma oranı Ortadoğu Anadolu’da %70,8 ve Güneydoğu Anadolu’da % 68,4’tür.
Sağlık
*Türkiye’de gebelik ve doğumla ilgili “anne sağlığı” hizmetlerinde yıllar içinde yaşanan olumlu gelişmeler anne ölüm oranları ve adölesan doğum oranlarını düşürmede etkili olmuştur. Anne ölüm oranları 2000’de yüz binde 42’den 2019’da yüz binde 17’ye düşmüştür. Adölesan doğum oranları, 2000’de binde 55’ten
2019’da binde 27’ye düşmüştür.
*Üreme sağlığı, aile planlaması ve cinsel haklar konuları resmi belgelerde giderek daha az yer almaktadır.
*2008 yılından itibaren kendiliğinden düşüklerde (tıbbi olmayan müdahale) beklenmeyen artışa karşı isteyerek düşüklerin (tıbbi müdahale) payı azalmıştır. Bu gelişme, halk sağlığı kurumlarında isteyerek kürtaj hizmetlerine erişimin kaldırılmasının sonucudur.
*Ailelerin üçte birinin aile planlaması ihtiyaçları karşılanmamaktadır. Doğum kontrolü karşıtı söylemler, politik olarak kadınların doğurganlığının teşvik edilmesi ve birinci basamak sağlık kurumlarında bu hizmetlerin yeterince sağlanamaması nedeniyle “karşılanmamış aile planlaması ihtiyacı” artmaktadır.
İstihdam ve gelir
*Kadınların işgücüne katılım oranı özellikle 2011 yılından sonra istikrarlı bir artış göstermektedir. Ancak, Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranları erkeklere göre hala çok düşüktür.
*Türkiye’de kadınların %34 olan işgücüne katılımı, yüksek insani gelişme (%54) ve çok yüksek insani gelişme ülke gruplarında (%52) gözlenen ortalama orana kıyaslandığında ortalamanın oldukça
altındadır.
*Kadınların işgücü piyasasına katılımı pandemiyle birlikte 2020’de daha da azalarak %30’a düşmüştür.
*Kadınlar istihdama katılsa bile gelirdeki büyük cinsiyet açığı hala devam etmektedir. Erkekler, ortalama olarak, çok yüksek insani gelişme grubundaki meslektaşlarının neredeyse dörtte üçüne eşit bir gelir düzeyi elde etmektedirler. Buna karşın kadınların elde ettiği gelir düzeyi bu grup ülkelerdeki kadınların gelirinin yarısı kadardır.
Siyasal katılım
*Türkiye’de kadınların parlamentodaki oranı 2000’de %4,2 iken 2019’da %17,4’e yükselerek dört kattan fazla artış göstermiştir.
*Kadınların parlamentodaki oranı farklı insani gelişme seviyelerine sahip tüm ülke gruplarından daha
düşüktür. Bu oran yüksek gelişmiş ülkelerde %24,5 iken, gelişmişlik düzeyi en yüksek ülkelerde %28,3’tür.
*Türkiye’de siyasi karar süreçlerini ve siyasi temsil ilkelerini düzenleyen temel kanunların hiçbirinde cinsiyet eşitliğinin gerçekleştirilmesine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.
*Kadınların karar alma mekanizmalarındaki temsilini artırmayı öngören ve kadınların güçlenmesine yönelik hazırlanan eylem planları, yalnızca dolaylı müdahale, farkındalık yaratma ve zihniyet dönüşümü gibi etkisi çok sınırlı olan faaliyetler öngörmektedir.
Tavsiyeler
Gelir ve eğitimdeki toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlikler, Türkiye’nin çok yüksek insani gelişme endeksi olan ülke grubuna ait TCGE ortalamasına ulaşmasının önündeki önemli engellerin başında gelmektedir. Bunu aşmak için çeşitli yollar izlenebilir.
*Bunlardan ilki, kişi başı gelirde cinsiyet açığının eğitimdeki cinsiyet açığına denk gelecek şekilde
azaltılmasıdır.
*İkincisi, Türkiye’nin kişi başı gelirde cinsiyet açığının en yüksek İGE’ye sahip ülkeler ortalamasına geriletilmesidir.
*Üçüncüsü, Türkiye’nin eğitimde cinsiyet açısından tam eşitliği sağlamasıdır.
*Eğitim, sağlık, siyaset ve istihdamda cinsiyet eşitsizliklerinin yanı sıra toplumsal cinsiyete
dayalı ücret açığını bütüncül bir bakış açısıyla ele alan, her birinin karşılıklı olarak eşitsizlikleri
azaltmasını destekleyen ve teşvik eden politikalar uygulanmalıdır.
Raporun infografik verilerine buradan ulaşabilirsiniz.
Raporun özetine buradan ulaşabilirsiniz.