Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası dağılan hayatlar, parçalanan aileler ve birbirlerine veda etmek zorunda kalan çiftler…
“Savaştan önce hayatımız iyiye gidiyordu. İyi bir işim ve rahat bir ev hayatım vardı. 24 Şubat’ta önemli olan tek şey çocuğumuzun güvenliği oldu.”

Çeviri: Eda Doğançay
Larisa Kalik / Guardian
Harkov’daki ilk patlamaları duyduktan birkaç saat sonra Sonya’nın mutlu ev hayatı alt üst oldu. “Bir arkadaşım partnerimi aradı ve bölgesel savunma gücüne girebileceğini söyledi” diyor. “O da kabul etti ve kararı kendi başına verdi. Açıkçası bana danışmasını beklerdim… Ama sonra bunun onun seçimi olduğunu anladım; aslında beni ona destek olmaya zorladı.”
“Gitti ve gerçekten vedalaşamadık” diyor Sonya. “Onu bir daha görememe ihtimalini kabullenmeye çalışıyorum.”
Sonya, evlerinde, partnerinin yakınlarında bir yerde kalmaya kararlıydı, ancak 10 gün sonra elektrik ve suya erişimi sınırlanınca batı Ukrayna’ya gitme kararı aldı.
“Çoğu zaman korku içinde yaşadığımı fark ettim” diyor Sonya. İşgalin 24 Şubat’ta başlamasından bu yana, Ukrayna’nın her yerinden aileler batıya, özellikle de Lviv şehrine akın ediyor. Cuma sabahına kadar, havaalanındaki bir uçak onarım tesisi füzeler tarafından vurulana kadar, Lviv’in de nispeten güvenli olduğu söyleniyordu.
Ancak burada bile sirenler berrak bahar gecelerini delip geçti. Dört bir yanda uykulu çocuklarını barınaklara taşıyan anneler vardı. Birçoğu, kocaları ve babaları cepheye gittikten sonra çocuklarıyla baş başa kaldı. Sonya gibi.
Savaş başlamadan önce bir insan hakları örgütü için çalışan Sonya, “Sevgilimi ve arkadaşlarımı göremediğim için kızgınım, sadece kızgınım” diyor. “Bütün eşyalarımı evde bıraktım… Buna hazırlıklı olmamam beni daha da kızdırıyor.”
“Ukrayna’yı terk etme şansım vardı, ancak herkes ayrılırsa [ülke olarak] ayakta kalamayacağımızı hissediyorum.”
Lviv’deki birçok kadın benzer bir seçimle karşı karşıya. Harkov’dan Alexandra, altı ay önce eşi keskin nişancılık eğitimi almaya başladığından beri, savaş çıkması durumunda onları nelerin beklediğini bildiğini söylüyor.
Aile, benzin stoklamış ve acil durum tahliyesi için kış lastikleri almış. Patlamalar başladıktan üç saat sonra, üç yaşındaki kızlarıyla birlikte Lviv’e doğru iki gün sürecek bir yolculuğa çıkmışlar.
Alexandra, “Lviv’e vardık ve eşim hemen askeri kayıt ofisine gitti” diye anlatıyor. “Şimdi cepheden çok uzakta değil ve bir an önce oraya ulaşmak için başka bir tabura transfer olmaya çalışıyor.”
“Görüntülü görüşme ile birbirimizi arıyoruz, her gün kızıyla konuşmaya çalışıyor ama cepheye giderse telefonunu yanına alamayacak. Savaşa gitme kararı sadece ona aitti. Bu topraklar için kalıp savaşmak istiyor. Bu onun seçimi.”
Ancak Alexandra, kızıyla birlikte göğüslemesi gereken sorunların da bir o kadar büyük olduğunu söylüyor. Anne kız Lviv’den arkadaşlarının yaşadığı Litvanya’ya gitmişler ancak şimdi destek bulmakta zorlanıyorlar. “Mümkün olan en kısa sürede kalacak başka bir yer bulmamız istendi, bu yüzden gitmemiz gerekiyor” diyor.
“Şimdi nereye gideceğimizi ve nerede yaşayacağımızı bilmiyorum. Benim maaşım kira ödemeye bile yetmeyebilir. Ama bir şeyler bulacağım.”
Galina’nın eşi, savunma birliğine ilk katılanlar arasında. 24 Şubat’ta öğle saatlerinde çift önce kan bağışlamış sonra da birbirlerinden öylece ayrılmışlar. Galina, çocuklarıyla birlikte Odesa’daki evlerinden Lviv’e gitmiş ve eşi orada kalmış. Şimdi, ülkesini savunmak için elinden geleni yapmaya çalışıyor.
“Askeri birliklerine yardım etmeye çalışıyorum, ihtiyaçları olan şeyleri yurtdışından alıp Odesa’ya gönderiyorum” diyor. “Onun yanına geri dönemem çünkü çocuklarımızı önemsiyorum. Artık onların yanındayım, bana daha çok ihtiyaçları var. Gerçekten geri dönmek istiyorum ama orası henüz yeterince güvenli değil.”
Bu üç kadın da oryantasyon bozukluğu yaşıyor. Bir zamanlar sahip olduklarını düşündükleri her şey ellerinden kayıp gitti.
Sonya, “Savaştan önce, geleceğe yönelik hedefleri ve hayalleri olan tamamen sıradan bir hayatım vardı” diyor. “İngilizce okudum ve web tasarımı dersleri aldım. Savaş çıkabileceğine hiçbir zaman tam olarak inanmadım.”
Alexandra, Kharkiv’deki ebeveynleri için endişeleniyor. Yaşadıkları bölge bir nebze iyi durumda ancak yine de bombalar patlıyor. Alexandra, yerle bir olan aile hayatı için yas tutuyor.
“Savaştan önce hayatımız daha iyiye gidiyordu” diyor. “İyi bir işim ve rahat bir ev yaşantım vardı. 24 Şubat’ta aniden önemli olan tek şey çocuğumuzun güvenliği oldu. Ama artık gerçekten eve geri dönmek istiyorum.”