Yeni bir araştırmaya göre, Z kuşağından erkeklerin feminizmin yarardan çok zarar getirdiğine inanma olasılığı Baby Boomer kuşağına kıyasla daha yüksek. Uzmanlar gelecek nesil arasında “gerçek bir bölünmüşlük riski”ne işaret ediyor.

Yeni bir araştırmaya göre, Z kuşağından erkeklerin feminizmin yarardan çok zarar getirdiğine inanma olasılığı Baby Boomer kuşağına kıyasla daha yüksek.
King’s College London Politika Enstitüsü ve Küresel Kadın Liderliği Enstitüsü için Ipsos’un düzenlediği araştırmada İngiltere’de 16-29 yaş arası her dört erkekten biri erkek olmanın kadın olmaktan daha zor olduğuna inandığı belirlendi. 3.600’den fazla kişiyle yapılan ankete katılanların beşte biri sosyal medya fenomeni Andrew Tate’e olumlu bakıyor.
Sosyal medya platformu X’te 8.7 milyon takipçisi olan İngiliz-Amerikan vatandaşı eski kick boksçu Tate, Romanya’da insan kaçakçılığı, tecavüz ve kadınları cinsel olarak sömürmek için suç çetesi kurmak suçlamalarıyla karşı karşıya. Andrew Tate, kendisini ‘tam anlamıyla bir kadın düşmanı’ olarak tanımlıyor.
Araştırma aynı zamanda 16 ila 29 yaşları arasındaki erkeklerin yüzde 37’sinin ‘toksik maskülenite (toksik erkeklik)’ terimini “gereksiz” bir ifade olarak gördüğünü gösterdi.
King’s College London Politika Enstitüsü başkanı Prof. Bobby Duffy, “Bu yeni ve alışılmadık bir kuşak modeli” dedi. “Normalde, yaşamlarının doğal bir parçası olarak bunlarla büyüdükleri için genç kuşaklar yeni ortaya çıkan sosyal normlar konusunda daha rahat olma eğilimi gösterirler. Aksi görüşte olan beşte bir ile üçte bir arasında tutarlı bir azınlık var. Bu da gelecek nesil arasında gerçek bir bölünmüşlük riskine işaret ediyor.”
Çoğunlukla sosyal medyadan bilgi edinen ilk kuşak
King’s Küresel Kadın Liderliği Enstitüsü Direktörü Prof Rosie Campbell’a göre, bunun bir sebebi de bu grubun çoğunlukla sosyal medyadan bilgi edinen ilk kuşak olması.
“Genç erkekler ‘kadın gücü’ne dair çok şey duysalar da, hayatlarının bu aşamasında, iş ve çocuk bakımı konuları söz konusu olduğunda mevcut eşitsizlikleri anlamıyorlar.”
Campbell’a göre, aradaki uçurumu ise sosyal medya algoritmaları dolduruyor. “Genç erkekler işgücüne katıldığında bu durum değişebilir ama sosyal medyanın kendimizi anlama biçimimizde ne kadar etkili olduğunu göz önünde bulundurursak bunu hafife alamayız.”
Kaynak: Guardian