Milli Eğitim Bakanlığı, ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerine okutulacak zorunlu derslere ait yeni müfredatı, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ismiyle askıya çıkardı. Yeni müfredat taslağı için öğretmenler ve akademisyenler internet sitesi üzerinden bir hafta süresince görüş bildirebilecek.

Millî Eğitim Bakanlığı, ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerine okutulacak zorunlu derslere ait yeni müfredatı, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ismiyle askıya çıkardı. Yeni müfredat taslağı için öğretmenler ve akademisyenler internet sitesi üzerinden bir hafta süresince görüş bildirebilecek.
Sol Feminist Hareket, MEB’in, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” kapsamında hazırladığı yeni müfredata tepki gösterdi.
“AKP’nin gerici politikalarına geleceğimizi de hayatlarımızı da teslim etmeyeceğiz” denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“AKP iktidarı cinsiyetçiliği resmi eğitim politikası haline getirmek istiyor”
“Müfredat taslağında olan biçimiyle aile ve toplumsal cinsiyet ilişkileri medeni yasanın çizdiği çerçeveyi yok sayıyor. Aile reisinin ve devlet yöneticilerinin hak ve sorumlulukları arasındaki bağ; fıtrat, mahremiyet, İslamiyet’te, İslam hukukunda nikahın şartları, ayet ve hadisler ışığında ele alınıyor. Bu yaklaşımla kadının çalışma hayatına girmesi, evlenme yaşının yükselmesi, çocukların ve aile büyüklerinin bakımında “aile dışı kurumların” sayısının artışı ve boşanma bir sorun olarak tanımlanırken cinsiyet kimlikleri “fıtrat”a dayalı dini bir yaklaşımla anlatılıyor. Fıtrat, aile diyerek şiddet yok sayılarak meşrulaştırılıyor. Kadınlar ‘geleneksel’ rollere hapsedilmek isteniyor. Bu hamleyle eğitim sisteminde ve hayatın her alanında kadınların kazanılmış tüm haklarını yok sayan kadın düşmanı AKP iktidarı cinsiyetçiliği resmi eğitim politikası haline getirmek istiyor.
Bu topyekün saldırılara karşı feminist mücadelenin sesini her alandan yükselteceğiz. AKP’nin gerici politikalarına geleceğimizi de hayatlarımızı da teslim etmeyeceğiz. Kadınların, kız çocuklarının haklarını ve yaşamlarını yok sayan bu ‘rezil müfredatı’nızı reddediyoruz. Karanlığın karşısında biz varız.”
“Laik ve bilimsel eğitime büyük meydan okuma”
Eğitim Sen ise müfredatı “Laik ve bilimsel eğitime büyük meydan okuma” diye nitelendirdi.
MEB’in, müfredatı yenileme sürecinde yeterince şeffaf ve açık bir tutum almadığı ifade edilen açıklamada şöyle denildi; “Eğitim müfredatının bilim ve bilimsel bilginin yanı sıra olgusal gerçeklerle (örneğin evrimle) somut bağlarını kopardı, eğitim sisteminde her türlü bilim dışı akım ve düşüncenin gelişmesi için geniş bir alan açtı. İktidarın bir yandan uzaya turist gönderip bilimsel ve teknolojik bir görüntü sunmaya çalışması, Tekno-fest ile gövde gösterisi yapması, öte yandan tarikat ve cemaatlerle MEB üzerinden protokoller yapması büyük bir çelişkidir. Hem uzaydaki astronot hem de okuldaki imamla övünen aynı iktidardır. Bilimin en temel gerçeklerinden biri olan Evrim Teorisi’nin müfredattan çıkarılması, başlı başına bir skandaldır. Evrim Teorisi sadece biyolojide değil, tüm doğa ve insan bilimlerinde, bilimi ve aklı yok sayan “yaradılışçı eğilimlere” karşı, bilimlerin kendilerini geliştirme ve ilerletmenin temel dayanak noktalarından olan bir teoridir. Adı üstünde, evrim bir teoridir ve bu teori pek çok kez bilimsel olarak doğrulanmıştır ama evrenin kaç günde yaratıldığı tezi bilimsel değil dini referans alan bir tezdir.”
Müfredatın aslında resmi bir “denetim aracı” ve “eğitsel şablon” olduğuna dikkat çekilen açıklamada; “ Müfredat ve ders kitaplarıyla ilgili olarak vurgulanması gereken en önemli nokta bu kitapların özel, saf, deneyimsiz ve hassas bir kitle olan öğrenciler/çocuklar için yazılmış olduğudur. Seslendiği kesimin öğrenciler olması, ders kitaplarını özel kılar. Ders kitapları, planlanmasından yazılmasına, basılmasından sınıf içinde kullanımına kadar tüm süreçlerde kullanıcısı olan yaş kuşağı ve bu kuşağın eğitsel beklentilerini daima göz önünde bulundurmalıdır. Alana ilişkin bilginin, öğrencinin yaş kuşağına uygun beceriler üretecek bir yapıda sunulması, anlatım ve açıklamaların öğrencinin anlama düzeyine indirgenmesi, görsel araçların anlam üretecek bir şekilde ders kitabına yerleştirilmesi konusunda MEB’in nasıl uygulamalar içine gireceğini tahmin etmek zor değil” denildi.
“Bireycilikle, milliyetçilikle, dini değerler ve rekabetle yoğrulmuş, bilimsel, sanatsal, estetik yönden sığ, büyük ölçüde dini kural ve referanslara dayanan bir dilin kullanıldığı eğitim müfredatının çocuklarımıza/öğrencilerimize verebileceği hiçbir olumlu şey yoktur” denilen açıklamada laik, bilimsel ve demokratik eğitimin temel işlevinin, bireylerin kendilerini çocuk yaşlardan itibaren özgürce gerçekleştirmelerine yardım etmek olduğu, eğitim programlarının, yaşamı bir bütün olarak kavramayı hedeflemeesi gerektiği, öğrencilerin çok yönlü gelişimlerine hizmet edecek öğrenme yaşantılarını içeren bir içerikte olması gerektiği belirtildi.