‘Süresiz nafaka’ olarak adlandırılan yoksulluk nafakasının yeniden düzenlenmesi bekleniyor. 6. Yargı Paketi ile TBMM’ye sunulacak düzenleme kadın örgütleri tarafından tepkiyle karşılanıyor. Peki neden? Avukat Selin Nakıpoğlu ve Eşitlik İçin Kadın Platformu’ndan Berrin Sönmez anlatıyor.

İlgili düzenlemenin basına yansıyan detaylarına göre, 2 yılın altındaki evliliklerde 5 yıl, 2 ile 5 yıl arasında süren evliliklerde 7- 8 yıl, 5 ila 10 yıl arasındaki evliliklerde ise 12 yıl nafaka verilmesi planlanıyor.
Süre sonunda nafaka alan eşin maddi olumsuzlukları devam ediyorsa ‘ara süre’ uygulanacak ve 2-3 yıl daha nafaka alabilecek. Yani düzenleme ile “nafaka ödeme süresine üst sınır konulması” ve “evlilik süresine göre nafaka ödenmesi” sağlanacak.
Euronews’dan Dilek Gül’e konuşan avukat Selin Nakıpoğlu, hukukta ‘süresiz nafaka’nın olmadığını belirtiyor ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesinde nafakanın kaldırılmasının hangi koşullara bağlı olduğunu anlatıyor:
Süresiz nafaka diye bir şey zaten uygulanmıyor
“Belirtmek gerekir ki, hukukumuzda süresiz nafaka yoktur. Medeni Kanun madde 175 gereğince nafaka, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafa ödenir. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, ister erkek ister kadın olsun, kusuru daha ağır olmamak şartıyla, geçimini sağlamak amacıyla diğer taraftan yoksulluk nafakası talebinde bulunabilecektir. Nafakanın kaldırılması ise Medeni Kanun madde 176’da düzenlenmiştir. İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.”
Avukat Selin Nakıpoğlu sürecin başlangıcını şu sözlerle anlatıyor:
“Yasada herhangi bir boşluk yok. Nafaka gündemi 2016 tarihinde hazırlanan Boşanma Komisyonu Raporu ile başladı. İktidar partisince nafakadaki problemleri çözeceğiz dendi. Ben de bir avukat olarak nafakanın tahsilatındaki problemler ya da nafaka miktarlarının cüzi oluşundan bahsettiklerini düşünmüştüm ama öyle değilmiş. Aniden ortaya çıkan nafaka mağdurları ile agresif bir süreç başlatıldı ve de hukuki ve sosyolojik açıdan ele alınmadan yürütüldü. Hala da yürütülmekte.”
Sosyal yardım sistemi yok
Her ne kadar boşanan kadınların bu nafakayı düzenli bir şekilde aldığı düşünülse de, aslında nafaka tahsilatının neredeyse imkansız olduğunu söylüyor Avukat Nakıpoğlu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın, geçtiğimiz ay “Türkiye’deki nafakaların yüzde 66’sı ödenmiyor” açıklaması da bu söylemi destekliyor.
Nakıpoğlu’na göre boşanan kadınların destek alabileceği sosyal yardım sistemi yok ve mevcut yardımlara da kadınların ulaşmasının söylenildiği gibi kolay değil. Bununla birlikte mevcut sosyal yardımların hayatı idame ettirecek yeterlilikte olmadığını söylüyor.
Son yıllarda çokça dillendirilen “Boşandığım eşim yan gelip yatıyor; ben süresiz nafaka ödüyorum” gibi söylemlerin gerçek olmadığını belirten Nakıpoğlu, kadınların istihdam oranı artmadan, güvenceli işlerde çalışmaları için politikalar üretmeden hızlıca boşanmaların sonuçlanması için gösterilen çabanın hakkaniyetli olmadığı görüşünde.
Düzenlemeler siyasi saiklerle yapılıyor
Eşitlik için Kadın Platformu’ndan Berrin Sönmez ise son yıllarda nafaka veya İstanbul Sözleşmesi’nin tartışılmasını kadınların güçlenmesine bir itiraz olarak yorumluyor.
Her ne kadar düzenlemeler hukuki olsa da siyasi saiklerle yapıldığını söyleyen Berrin Sönmez, bu kararlarla son yıllarda oyları düşen iktidar partisinin kadın karşıtı grupları yanında tutmaya çabaladığını dile getiriyor:
“Nafaka da kadının ev içi emeği ile erkeğin gelirine yaptığı bir maddi değer var. Erkeğin gelirini maksimize ediyor kadın. Ve boşanma sonrası kadının bu emeğinin ekonomik değer olarak iade edilmesi gerekiyor kadına. Yoksulluk nafakasının anlamı bu aslında. Ve bu iade edilmediği takdirde erkek haksız kazanç elde etmiş oldu. Yani burada hem haksız kazanç hem de ekonomik eşitsizlik var. Bununla birlikte her ne kadar marjinal gruplar olsa da İstanbul Sözleşmesi ve nafaka için dergahlarda imzaların toplandığını biliyoruz. En çok sahiplenen ise Yeniden Refah Partisi.”
Boşanan kadına bağlanan nafaka miktarının ortalama 262 lira olduğunu ve şöhretlerin aldıkları nafakalarla miktarın aynı olmadığının altını çizen Sönmez, “Bununla da kadın sadece hayata tutunabiliyor. Ailesinin yanına gittiyse, bir ekmek parası oluyor. Yani bir ev bile açamıyor. Ekonomik eşitsizliği derinleştirecek bir adım bu” ifadelerini kullanıyor.
Kaynak: Euronews