Philadelphia Bilimler Üniversitesi Psikoloji bölümü öğretim üyesi Alysson Light, “yumuşak bilim” – “sert bilim” etiketlerinin kullanımını etkileyen faktörlere dair araştırmalarının sonuçlarını The Conversation’da kaleme aldığı yazısıyla duyurdu.
Söz konu kavramsallaştırmaların ardında cinsiyet yanlılığının (gender bias) azımsanamayacak denli önemli olduğuna dikkat çeken Light, kadınların temsillerinin fazla olduğu STEM alanlarının “yumuşak bilim” sınıflandırmasına daha kolay girebildiğini araştırma sonuçlarıyla doğruladıklarını ifade ediyor.

Türkçeleştiren: Leman Meral Ünal
Philadelphia Bilimler Üniversitesi Psikoloji bölümünden Alysson E. Light, Tessa M. Benson-Greenwald ve Amanda B. Diekman’ın öncülüğünde yapılan ve cinsiyet temsilinin “sert” ve “yumuşak” bilim etiketlemesindeki etkilerine odaklanan araştırmanın sonuçları dikkat çekici. Buna göre, kadınların temsilinin daha fazla olduğu STEM (Science, Technology, Engineering, Mathematics – Fen Bilimleri, Teknoloji, Mühendislik, Matematik) alanları, “yumuşak bilim” sınıflandırmasına daha kolay girebilirken, erkeklerin ağırlıkta olduğu alanlar ise “sert bilim” olarak addedilme eğiliminde.
Araştırmacı grubun içinde yer alan Dr. Alysson E. Light, The Conversation için kaleme aldığı yazıda, araştırma sürecini ve detaylarını aktardı.
Kadın temsilinin farklılaştığı (Örneğin, kadınlar biyomedikal bilimlerde cinsiyet eşitliği hedefine ulaşsalar da, bilgisayar bilimlerinin lisans düzeyinde eğitim gören öğrenciler arasında kadınların oranı yalnızca yüzde 18.) STEM alanlarındaki “yumuşak” ve “sert bilim” sınıflandırmalarının peşine düşen sosyal psikologlar, bir dizi deney aracılığıyla bu kavramsallaştırmanın ardındaki sebepleri ortaya koymaya çalıştı.
‘Yumuşak bilim’ etiketi beraberinde ‘değer’e dair sorgulamayı getiriyor
Buna göre, kimya, sosyoloji ve biyomedikal bilimler gibi alanlarda kadınların temsil oranlarına dair bilgiler değiştirilerek, deney katılımcılarından bu alanları “yumuşak bilim” veya “sert bilim” olarak sınıflandırmaları istendi. Katılımcıların, kadınların oransal olarak daha fazla temsil edildiğine inanmaya yöneldiklerinde bir disiplini “yumuşak bilim” olarak tanımlama olasılıkları yükselirken, erkeklerin ağırlıkta olduğu varsayılan disiplinler ise “sert bilim” olarak sınıflandırıldı. Dahası, ”yumuşak bilim” etiketi, beraberinde bu alanların “değerine” dair bir sorgulamayı da getirdi. Yani “yumuşak” görülen bilim alanları, daha az titiz, daha az güvenilir ve federal araştırma finansmanını daha az hak edenler olarak nitelendirildi.
Oysa son on yılda kadınların bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik disiplinlerinde eğitim alma ve kariyer yapma imkanlarının artması, kadın ve erkekler arasındaki ücret farkını azaltacağı, eşit işe eşit ücret idealine yaklaşılacağı ve kadınların STEM’de yükselen temsilleri ile cinsiyetçi stereotipilerin aşılacağı gibi beklentiler yaratmıştı.
Fakat bu araştırma bunun çok da böyle olmayabileceğini gösteriyor. Öyle ki kadınlar ve STEM ile ilgili stereotipler, kadınların STEM alanlarına aktif şekilde katıldıklarına dair kanıtlar karşısında bile devam ediyor. Bu klişeler, kadınların temsilinin yüksek olduğu fen ve matematik gibi alanların sadece bu sebepten kaynaklı “pembe yakalı” diye anılmasına dahi neden oluyor.
Ücretlere etkisi
Her ne kadar diğer bazı araştırmalar “bilim eşittir erkek”-vari stereotiplerin biyoloji bilimleri gibi kadın temsilinin yüksek olduğu disiplinlerde, mühendislik gibi az sayıda kadının bulunduğu alanlara kıyasla daha zayıf olduğunu öne sürse de, bu çalışma bu genel yargının tam tersini ortaya koyuyor.
Diğer bir deyişle, uzmanlaşılan STEM alanlarında daha fazla kadına “maruz kalma”nın cinsiyet klişelerini değiştirebileceği varsayılsa da, kadın temsilinin yüksekliği, cinsiyet kalıplarını azaltmakta doğrudan işlevsel değil.
Nitekim, kadınlar ve erkeklerin, lisansüstü kadın temsilinin yüzde 25’ten fazlasını oluşturduğu bir disiplini sürdürmeye daha az ilgi duydukları ve belki daha önemlisi ücretlerin bile bu sınıflandırmaya göre belirlendiğinin altını çizmek gerek. Öyle ki aynı işin “kadın alanında” konumlandırıldığında “erkek alanında” listelenenden daha düşük bir maaşı hak ettiği görülüyor. Bu, kuşkusuz -işin kendinden menkul özelliği ve yapısından ziyade- kadınların varlığının doğrudan bilimsel bir disiplinin değerini ve uzmanlaşanların ücretini belirlediğini gösteriyor.
Kız çocukları ve genç kadınların bilime atılmasını etkiler mi?
Araştırmanın ortaya koyduğu bir diğer ilginç nokta, STEM alanlarında çalışan bilim kadınlarının, bu alanlarda çalışan erkeklere kıyasla kadınların yüksek temsil edildiği alanları “yumuşak bilim” olarak etiketleme olasılıklarının daha yüksek olması. Bu, kendi alanlarında cinsiyetçiliğe maruz kalan bazı kadınların kendilerini cinsiyetçiliğin hedefi olmaktan korumanın bir yolu olarak, alandaki diğer kadınlardan ayrışma eğiliminin bir yansıması olabilir.
Light’a göre, STEM ile ilgili cinsiyet klişeleri, bilim alanında çalışmalar yapmak isteyen kız çocukları ve genç kadınların tercihlerini etkileyebilir. “Yumuşak bilim” etiketi, güçlü yanlarını kanıtlamak isteyen öğrenciler için bir geriye dönüş olabilir – ya da tersine, yetenekleri konusunda güvensiz ve kırılgan olan öğrenciler, “sert bilim” olarak tanımlanan bir disiplinden kaçma eğilimi gösterebilirler.
Kaynak: The Conversation
- Çevirenin notu: Kısaltılarak derlenmiştir..