Farplas fabrikasında 20 Ocak gece vardiyasında başlayan iş durdurma eylemleri günlerdir devam ediyor. Direnişin en dikkat çeken yönlerinden biri, iş durdurma eyleminin öncülerinin kadın işçiler olması…
Kadınlar, “Bu fabrikayı ayakta tutan kadınlar. Hakkımızı almadan hiçbir yere gitmeyeceğiz” diyerek direnişi sürdürüyorlar.

Kocaeli’de otomotiv yan sanayi firması olan Farplas Otomotiv’de çalışan ve DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan işçilerin işe geri alınması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için iki haftayı aşkın süre önce başlayan direniş devam ediyor. 20 Ocak gece vardiyasında başlayan işçi eylemlerinin en dikkat çeken yönlerinden biri, iş durdurma eyleminin öncülerinin kadın işçiler olması…
Kadın İşçi’den Bahar Gök, Farplas’taki eylem izlenimlerini kaleme aldığı yazısında kadınların “İş ekmek yoksa barış da yok” eylemlerine mercek tutuyor.
Makineyi kapatan kadınlar
Gök’ün izlenimlerinden öne çıkan noktalar şöyle:
“Yedi yıldır T2 fabrikasında enjeksiyon operatörü olarak çalışan Hümeyra, arkadaşı Tuğba ile birlikte makineyi ilk kapatanlardan. Tuğba da dokuz yıldır çalışıyor. Takım liderlerinin işçilere mobbing uyguladığını, şikayet etmelerine rağmen hiçbir sonuç alamadıklarını anlatıyorlar döne döne. 7/24 kameralardan izlendiklerini, bir şey sormak için birkaç saniyeliğine yanlarına bir arkadaşları geldiğinde takım liderlerinin anında biterek onları uyarmasından rahatsızlık duymuşlar sürekli. Sıkıyönetim kurallarıyla çalıştırılırken yaşadıklarını “Seri gelen parçalara sıfır hatayla işlem yapmak zorundayız, hata olduğu zaman hemen tutanak tutuyorlar. Ama bu serilikte hata yapmamak mümkün değil. Eğitimlerde, makineniz durduğunda makinenin temizliğini yapacaksınız deniyor ama makine durduğunda hemen başka bir yere verilip orada çalıştırılıyoruz. Periyodik bakımlarda bile böyle. Tuvalete gitmek istediğimizde, eleman yok deyip göndermemeye çalışıyorlar. Özel günlerimizde de aynı şekilde davranıyorlar. Arkadaşlarımızla birbirimizi idare ediyoruz o zaman da gelip ‘niye gönderdin’ diye soruyorlar” sözleriyle anlatıyorlar bir çırpıda.
“Her fırsatta, kadın çalışanlar bizim için çok önemli mesajı verme heveslisi olan fabrikada takım liderliği için seçilen kişilerin, yöneticilere yakın kişilerden seçildiğini anlatıyorlar. Hümeyra’nın takım lideri olabilmek için her şeyi onaylanmış, hiçbir engeli yokmuş ancak son dakika başka birinin seçildiğini öğrenmiş. Seçilen kişinin makina aralarında boş boş gezen ama yalakalığıyla bilinen biri olduğunun yazılmasını istiyor özel olarak. İzin almak istediklerinde ‘rapor alın, belge getirin’ cevaplarıyla çok sık karşılaştıklarını anlatan Tuğba ise “Diyelim ki rahatsızım işe gitmedim, arayıp ‘ne zaman işbaşı yapacaksın’ diye soruyorlar. Geçmiş olsun gibi bir şey yok. Uyanamadım mesela, nasıl belgeleyeceğim, yatakta fotoğrafımı mı çekip göndereceğim? İş kurallarına uymamız gerektiği söyleniyor, amirler yöneticiler uymuyorlar. Bizim üzerimizde uyguluyorlar sadece. Küçük kazalarda bizi biraz dinlendirip sonra işbaşı yaptırıyorlar. Mesela bizim kasa bölümünde forkliftler vardı. Onları kaldırıp Picker getirdiler. Onu da kimse doğru düzgün kullanamıyor henüz. Bir de kaza riski daha yüksek bir makina. Hiç kimse kabul etmedi ama işveren buna karar verdi ve uygulattı. Fabrikada kullanılan kasalar demirden. Pickerla üst üste iki kasanın taşınması yasak. Ama Picker kullanan operatör kaldırmaya çalıştı ve devirdi. Handan adında bir arkadaşımızın, arada masa olmasa üstüne devrilecekti ve hayatını kaybedecekti. Kadının psikolojisi bozuldu, kendine gelemedi bir süre. O operatöre hiç bir şey yapılmadığı gibi kazanın üstü örtüldü. Bunlar için iş yürüyorsa tamamdır, biz işe yaradığımız kadarız o kadarını söyleyeyim” diyor öfkeyle.
Eşit işe eşit ücret talebi
“Biriken birçok şey olduğunu söyleyen kadınların o son gün, işe yeni giren bir işçiyle aralarında 50-100 liralık fark olduğunu öğrenmeleri ikisi için de bardağı taşıran son damla olmuş. Bazı arkadaşlarına ise hiç zam yapılmadığını duyunca yanlarına iki arkadaşlarını daha alarak herkese iş bırakacaklarını ve nedenlerini anlatmışlar. Bazı işçiler önce çekinmiş, bazıları yanlarında yer almış. Amirler ise makina kapatanların kişisel nedenlerle hareket ettiğini söyleyerek diğer işçilere engel olmaya çalışmış. “Ama hepimizin derdi aynıydı, kişisel bir şey değildi, herkes de bunun farkındaydı” sözleriyle anlatıyor Tuğba ve Hümeyra işçilerin yıllardır beklediği o çıkışı yapmış, o ilk adımı kendilerinin atmış olmasının haklı gururunu yaşayarak.
Asgari ücretle geçinmeye çalışan kadınlar…
“37 yaşındaki Mehtap dört buçuk yıldır çalışıyormuş Farplas’ta. Enjeksiyon operatörü olarak ilk günden beri asgari ücretle tek başına iki çocuğunu okutmaya çalışıyor. Devamsızlık yapmadığı halde devamsızlık pirimi alamamış hiç. Sebebini sorduğunda, amirlerinden “Mesaiye gelmediğin için hak etmiyorsun” cevabını alınca morali çok bozulmuş. “Geçen seneki asgari ücret hesabıyla iki buçuk saatlik mesaimiz 50 liraya denk geliyordu. Kalırsan her gün mesai var zaten. Günde 12 saat ama bir saat gelirken, bir saat giderken 14 saate çıkmış oluyor. Eve gidip duş alıp yatıyorsun. Evde çocuklar var ilgilenmen gereken, nasıl kalayım mesaiye” diye soruyor. Buna rağmen ihtiyacının fazla olduğunu bildikleri işçileri olabildiğince sıkıştırdıklarını anlatıyor. Sıkıştırılanların çoğunluğunun yine kadınlar olduğunu da eklemeden geçmiyor. “Görünürde kadınlar hep ön planda tutuluyor ama içerden baktığınız zaman en çok kadınlar eziliyor. Mesela bir tane Set-Up’çı bir arkadaşımız vardı, rahatsızlandı belli bir süre işe gelemedi. İşe geldiğinde onu tekrar aynı pozisyonda çalıştırmadılar. Ama onu set-up’a getirdiklerinde bütün gazetelere çıkardılar. Gösterişte bu gibi şeyler. Yıllardır zam alamayanlardan biriyim. Bu yıl da alamadım. Müdürüm ‘Yıl sonunda bana zamla ilgili hatırlatırsın, sistemsel bir problem var’ demişti. Hatırlatmama rağmen zam alamadım. Sadece ben değil birçok arkadaşımız zam alamadı. Bu da bardağı taşıran son damlaydı bizim için” diyor.
İzlenimlerin tamamına ulaşmak için tıklayın.