Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) temel ilaçlar listesindeki, gebelik sonlandırılmasında kullanılan ve ağızdan alınan güvenilir ilaçlar, kürtajın fiilen imkansız, zorlu ya da şartlara bağlı olduğu Türkiye’de eczanelerden temin edilemiyor.
Dr. Irmak Saraç: “İlaçla kürtaj, kamuda da yapılabilen, verilebilen bir hizmet olmalı. İlaç seçeneği kadınlara sunulmalı.”

Türkiye’nin de aralarında olduğu çoğu ülkede yasalarla güvence altına alınmış kürtaj hakkına erişmek hukuken mümkün gibi görünse de, fiili olarak imkansız, zorlu ya da şarta bağlı.
2020’de Kadir Has Üniversitesinin 295 kamu hastanesi ile görüşülerek yaptığı araştırma hastanelerin sadece 10’unda isteğe bağlı kürtaj yapıldığını (bu 10 kamu hastanesinin bulunduğu il sayısı ise sekiz) ortaya koydu.
Bu 8 il dışında yer alan ve Türkiye nüfusunun dörtte birinin yaşadığı İstanbul’da ise sadece bir kamu hastanesinde sekiz haftaya kadar gebeliklerde isteğe bağlı kürtaj yapılıyor. Aynı araştırmaya göre görüşülen hastanelerden 55’inde, ‘kürtajın yasak olduğu ya da yasal olmadığı’ söylenerek danışanlara yanlış ve yanıltıcı bilgi verildi.
İlaçla kürtaj
İlaçla kürtaj (düşük) daha az maliyetli ve kullanımı kolay bir yöntem. 60 ülkede kullanımı serbest. Diken’den Mesude Erşan’ın haberine göre, DSÖ’nün temel ilaçlar listesinde yer alan mifepristone Türkiye’ye hiç girmedi.
DSÖ’nün listesindeki ilaçla kürtaj için kullanılan misoprostol ise mide koruyucu ilaç olarak reçete edilip eczanelerde satılırken 2012’den itibaren satışına son verildi.
İstanbul Tabip Odası Kadın Hekimlik Komisyonundan kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Dr. Irmak Saraç, “DSÖ’nün bulundurulması gereken ilaçlar listesinde yer aldığı için hastane eczanesinde tutuluyor. Depolar polikliniklere de vermiyor. İlacı hastanede, gebelik sonlandırmanın yanı sıra örneğin doğumu başlatmak için ya da bazen doğum sonrası kanamalarda da kullanabiliyoruz” diyor.
Dr. Saraç: İlaç seçeneği kadınlara sunulmalı
Saraç kadınların tüm kürtaj seçeneklerine ulaşabilmesi gerektiğini söylüyor:
“Türkiye’de 1983’de yasa çıkana kadar anne-bebek ölümleri çok yüksekti. Anne ölümlerinin büyük kısmı da aslında uygun olmayan şartlarda gebelik sonlandırmaya bağlıydı. Kadın gebeliğini sürdürmek istemediğinde, bir takım kimyasal, sabun koymak, şiş sokmak, yüksekten atlamak gibi kalıcı hasalar da verebilecek, ölüme kadar gidebilecek yöntemlere başvurabiliyor. Kaldı ki cerrahi kürtaj çok pahalı. 30 bin liralara yapan yerler duydum. Sadece parası olanlar ulaşabilir. Eğer sağlık hakkından, eşitlikten, hakkaniyetten bahsetmek istiyorsak herkes için ulaşılabilir olması lazım. Kamuda da yapılabilen, verilebilen bir hizmet olmalı. İlaç seçeneği kadınlara sunulmalı. Eş rızası üzerinden de kadınlara bu baskıyı kurmamak gerekiyor.”
Cinsel Sağlık ve Üreme Hakları Platformu (CİSÜ) adına konuşan Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği İletişim ve Yayınlar Sorumlusu İrem Gerkuş, ilaçla kürtajın çok fazla ülkede yaygın olduğunu belirtiyor:
“İlacın fonksiyonu belli, ne yaptığı belli. Bu süreç ve hapla alakalı çok büyük mitler var bence. Sorunlardan biri de bu. En sert direnç gösterenlerden biri de sağlık çalışanları. Bazı feministler arasında da direnç var. Sağlık çalışanları insanların bunu kendi başına yapıp yapamayacağı kaygısı taşıyor. Ama dünyada bir sürü insan bunu kendi başına yapabiliyor. Dünyada kadını süreçle ilgili bilgilendiren ve yönlendiren telemedikal servisler var.”
Kürtaj kararı ve yaptırmanın kolay olmadığını belirten Gerkuş, kadınların hayatını kolaylaştıracak yöntemler üzerinde durulması gerektiğini vurguluyor.
ABD’de Kürtaj Haplarının Eczanelerde Satışı İlk Kez Onaylandı