Dünya genelinde ‘aşırı sağ’ olarak tanımlanan ve sayıları gittikçe artan liderlere iki yeni isim eklendi. Arjantin’deki Cumhurbaşkanlığı seçimini yüzde 56’lık oy oranıyla Javier Milei kazandı. Hollanda’da ise Geert Wilders’ın liderliğindeki PVV sandıktan ilk sırada çıktı. Wilders’ın koalisyon hükümetinde Başbakan görevini üstlenmesi bekleniyor.

Arjantin’de ikinci turu yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini aşırı sağcı aday Javier Milei kazandı. Oyların yüzde 56’sını Milei, yüzde 44’ünü ise Ekonomi Bakanı Sergio Massa aldı. Seçim zaferi sonrası başkent Buenos Aires’te destekçilerine hitap eden Milei, “Bugün Arjantin’in yeniden inşası başlıyor. Bugün Arjantin’in gerilemesinin sonu. Çöküş modelinin sonu geldi. Geri dönüş yok” dedi ve ekledi:
“Arjantin, dünyadaki asla kaybetmemesi gereken yerine geri dönecek. Daha iyi bir dünyanın inşasına yardımcı olmak için özgür dünyanın tüm uluslarıyla omuz omuza çalışacağız.”
Yıllık enflasyonun yüzde 140’ı aştığı Arjantin’de, her beş kişiden ikisi yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Javier Milei ise seçim kampanyasında, Arjantin’in ekonomik sorunlarını radikal çözümlerle aşmayı vadetmişti. Milei’nin vaatleri arasında Arjantin Merkez Bankası’nı kapatmak ve para birimi olarak Arjantin Pesosu yerine ABD Doları kullanmak da var.
2021’den beri kongre üyesi olan Milei; sağlık sistemini özelleştirmek, vergileri ve kamu harcamalarını büyük oranda azaltmak; sağlık, eğitim ve çevre bakanlıklarını kaldırmak, kürtaj haklarını sınırlamak, silah kontrolü ve organ nakli yasalarını gevşetmek istiyor. Devlet okullarında toplumsal cinsiyet ve kimlik konularında eğitim verilmesine karşı çıkan Milei, iklim değişikliğini de inkar ediyor.
Milei, eski ABD Başkanı Donald Trump ve eski Brezilya Cumhurbaşkanı Jair Bolsonaro’ya benzetilmişti.
Trump, eski televizyon yorumcusu Milei’yi kutladı, kendi seçim sloganına atıfla onun “Arjantin’i yeniden büyük bir ülke yapacağını” söyledi.
Hollanda da aşırı sağa doğru
Hollanda’da da aşırı sağ olarak tanımlanan Özgürlük Partisi (PVV) büyük bir sürprize imza atarak erken genel seçimden birinci sırada çıktı. Mecliste 35 sandalye kazanan PVV, hükümeti kurmak için koalisyon yapmak zorunda kalacak.
Sınırları kapatmayı, Hollanda’ya sığınmacı akınını durdurmayı ve Suriyeli sığınmacıları geri göndermeyi her fırsatta vurgulayan Wilders’in temel politikası olan göç sorunu, 22 Kasım seçimlerinin ana gündem maddesi oldu.
Politikalarını göç ve İslam karşıtlığı üzerine kuran aşırı sağcı parti lideri Geert Wilders ‘ılımlı’ bir zafer konuşması yaptı.
İslam karşıtlığıyla bilinen Wilders, “Eğer başbakan olursam, dinleri, cinsel tercihleri, renkleri, cinsiyetleri ya da her ne olursa olsun tüm Hollandalıların yanında olacağım. Eğer başbakansanız, muhalefet liderliğinden farklı bir rolünüz olmalı” dedi.
Özellikle koronavirüs salgını ve Ukrayna savaşı sonrası ekonomik olarak daha da gerileyen alt ve orta gelir gruplarına umut veren vaatlerde bulunan aşırı sağcı lider, sosyal güvenlik, sağlık ve sığınma konularına daha fazla öncelik vereceklerini vurguladı.
Hollandalı emekliler haftada bir et yiyebilirken, yer bulunamadığı için yolcu gemilerinde barınan sığınmacıların lüks içinde yaşadığını savunan aşırı sağcı lider, ülkenin her kuruşunu, sığınmacılar yerine, halka harcama sözü verdi.
Siyasi yorumculara göre, son yıllarda özellikle Rutte hükümetlerinin uyguladığı neo-liberal politikalara öfke duyan geniş halk kesimleri üzerinde Wilders’in bu söylemleri karşılık buldu.
Wilders, sol ve sol liberal partilerin “iklim değişikliği” ısrarına da karşı çıkarak, bu önlemlerin tarım ülkesi Hollanda’ya yararı olmadığı savına, seçmenlerini inandırmayı başardı.
Kaynak: BBC Türkçe