New York Times’ın Aralık ayında yayınladığı bir anket, Trump’ın genç seçmenler arasında Biden’ın önünde olduğunu gösteren son anket oldu. Akla getirilemez olan, en azından şimdilik, inkar edilemez hale geldi.

Jonathan Chait / NYMag
Geçtiğimiz yirmi yıl boyunca gençlerin Demokrat Parti’ye sarsılmaz bir bağlılık duydukları varsayıldı. Cumhuriyetçiler ve gazeteciler gibi Demokratlar da buna inanıyordu. Bu inanç o kadar derinlere işlemişti ki, anketler Başkan Biden’ın 2024 yarışında Donald Trump’a karşı kaybettiğini göstermeye başladığında, eleştirmenler bazen bu anketlerin gençlerin Trump’ı tercih ettiğini gösterdiği gerekçesiyle göz ardı etti – kimsenin kabul edemeyeceği bir sonuçtu bu.
Örneğin Eylül ayında yapılan bir Washington Post-ABC News anketi Trump’ı on puan önde gösterdiğinde, analist G. Elliott Morris, 18-29 yaş arası seçmenlerin Trump’ı Biden’a karşı yüzde 48’e 41 oranında desteklediğini gösterdiği için anketi doğruluğunu sorguladı. Morris, ABC News’in 2020 seçimleri çıkış anketinin Biden’ın bu grubu 24 puanla kazandığını gösterdiğini, bunun da son birkaç yılda Trump’a doğru 31 puanlık bir kayma anlamına geleceğini belirtti: “Genel nüfusun iki katından daha fazla bir kayma.”
Morris, “eğer gençler ve beyaz olmayan insanlar Biden’ın kaydettiği ilerlemeden memnun değillerse veya yeniden seçilmek için aday olmasından rahatsızlarsa, durumdan hoşnutsuzluklarını ifade etmenin bir yolu olarak anketlerde ona desteklerini esirgiyor olabilirler. Ancak sonuçta yine de ona oy verebilirler.” Başka bir deyişle, genç seçmenler Biden’ın yeterince liberal olmamasına kızdıkları için Trump’a oy verdiklerini söyleyebilirler. Ama bunu gerçekten kastetmiyor olabilirler. Öyle değil mi?
Ne yazık ki öyle görünüyor. New York Times’ın Aralık ayında yayınladığı bir anket, Trump’ın genç seçmenler arasında Biden’ın önünde olduğunu gösteren son anket oldu. Akla getirilemez olan, en azından şimdilik, inkar edilemez hale geldi.
Bu değişimin yankıları, başkanlık yarışı ve Amerikan demokrasisinin geleceği üzerindeki derin etkilerinden çok daha derinlere uzanıyor. İlerici hareket genç seçmenleri harekete geçirme konusunda büyük bir risk aldı. Büyük umutlar bağlanan ve yatırım yapılan bu strateji şimdi yerle bir olmuş durumda.
Yirmi yıl önce, demografi uzmanı Ruy Teixeira ve gazeteci John B. Judis, eğitimli profesyonellerin Cumhuriyetçi Parti’den ayrılarak Demokratların azınlıklar, sendika üyeleri ve yoksullardan oluşan tabanına katılacağını öne süren The Emerging Democratic Majority (Yükselen Demokratik Çoğunluk) adlı kitabı yazmıştı. Barack Obama’nın iki seçim zaferinden sonra, kehanet gerçekleşmiş gibi görünüyordu: Cumhuriyetçilerin giderek azalan yaşlı beyaz seçmen çekirdeğinden daha büyük bir koalisyondu bu.
Bu yeni dünyada Demokratların görevi, çoğunluğu beyaz olmayan ve ilerici olduğu varsayılan genç seçmenleri sandığa götürerek çoğunluklarını hayata geçirmekti. Cumhuriyetçiler de aynı şeye inanıyordu, bu yüzden erken oy vermeyi azaltarak, seçmenlerin oy kullanmak için bürokratik çemberlerden geçmesini zorunlu kılarak ve gençlerin oylarını bastırmaya yönelik diğer kısıtlamaları yürürlüğe koyarak karşılık verdiler.
Liberaller, genç ve özellikle de beyaz olmayan seçmenleri kazanmak için tasarlanmış sonsuz sayıda taban örgütüne kaynak aktardılar. Teoriye göre bu potansiyel seçmenler sol görüşlere sahipti ve ancak Demokratların sağlam ilerici pozisyonlar alacağına ikna edilebilirlerse oy vermeye teşvik edileceklerdi. 2019’da bir aktivist, “Demokratların cesur, ilerici bir gündeme ve Florida’da bir gecede kurulamayacak türden ilişkiler kurmaya umutsuzca ihtiyacı var” diyerek diğer eyaletlerdeki aktivistlerin söylediklerini yineledi.
Aktivistler akademik solun dilini ve kavramlarını çalışmalarına aktarma eğilimindeydi. “Gençler, gerçek katılımın gençlere lider olarak yatırım yapmak ve halihazırda yapılmakta olan çalışmaları güçlendirmek, sosyal adaleti ve kesişimselliği merkeze almak ve onlarla buluşmak anlamına geldiğini ifade ettiler” diye yazdı biri. Bunlar da Hillary Clinton gibi Demokrat politikacıların söylemlerinde yer buldu (“Karmaşık bir dizi ekonomik, sosyal ve siyasi zorlukla karşı karşıyayız. Bunlar kesişimseldir, birbirlerini güçlendirmektedir ve hepsinin üstesinden gelmeliyiz”) ve Bernie Sanders (“Bu ülkeyi beyaz olmayan insanlarının değerini onaylayan bir ulusa dönüştürmek için siyah, kahverengi ve yerli Amerikalılara karşı uygulanan beş temel şiddet türünü ele almalıyız: fiziksel, siyasi, yasal, ekonomik ve çevresel”) gibi Demokrat politikacıların söylemlerinde de yer buldu.
Bu stratejideki temel analitik hata, ırkın gelecekteki seçimlerde belirleyici faktör olacağı yönündeki yanlış bir varsayımdı – açık olmak gerekirse ben de bu hatayı yaptım. 2012 başkanlık seçimleri seçmenler arasındaki ırksal kutuplaşmanın doruk noktası oldu ve Siyah seçmenlerin yüzde 93’ü rakibi Mitt Romney yerine Obama’yı seçti. Cumhuriyetçiler bundan sonra azınlık seçmenler arasında oy oranını artırdı – Romney’nin fiyaskosundan sonra bazılarının yapmak istediği gibi göçmenlik ve diğer sosyal konularda merkeze kayarak değil, Trump’ı aday göstererek.
Ve beyaz olmayan seçmenlerin Demokrat Parti’nin ilerici kanadını oluşturacağı inancının aksine, aslında ılımlı kanadını oluşturdular. Siyasi analist Lauren Harper’ın da belirttiği gibi, siyahi Demokratların kendilerini ılımlı ya da muhafazakar olarak tanımlama olasılıkları beyaz Demokratlara göre daha yüksek ve birçok konuda beyaz Demokratlara göre daha ılımlı pozisyon alıyorlar. Daha sıkı göçmenlik uygulamalarını destekliyorlar, iklim değişikliğini hafifletmek yerine fosil yakıt üretimine öncelik veriyorlar, suçu azaltmak için harcamaları artırıyorlar, kürtaja karşı çıkıyorlar, vb. (Hispanikler genellikle ortadalar: Siyah Demokratların solunda ama beyazların sağında).
İlerici aktivist gruplar, beyaz olmayan genç seçmenleri temsil ettiklerini iddia ederek ve Demokratların kendi pozisyonlarını desteklemelerini, yoksa bu önemli seçmen grubunun moralini bozma riskine gireceklerini söyleyerek bir iş modeli oluşturdular. Medya da bu iddiaları çoğu zaman eleştirmeden kabul etti. Biden’ın 2022’deki bir konuşmasında iklim değişikliğini hafife alması ve daha fazla kolluk kuvveti kaynağını savunmasının ardından Associated Press, konuşmasının “Siyahlar, gençler, ilericiler ve bağımsızlardan oluşan koalisyonu yabancılaştırabileceği” ve özellikle polis finansmanı çağrısının “bazıları tarafından milyonlarca Siyah Amerikalı pahasına beyaz seçmenlere yönelik sağır bir açılım olarak görüldüğü” sonucuna vardı.
Asıl tehlike, Biden tarafından büyük ölçüde demoralize edilen genç seçmenin 2024’te elleri kolları bağlı oturacak olmaları değil. Aslında Cumhuriyetçilere oy verecek olmaları: Bu dinamik, Biden’ın gençlerin desteğini kaybettiği son konu olan ve genç seçmenleri Trump’a iten Gazze’deki savaş için de geçerli. Pek çok genç seçmenin Ortadoğu’ya ilişkin görüşleri Demokrat Parti’nin merkezci kanadından ziyade sol kanadına yakınken birçoğu da İsrail’in Gazze’deki eylemlerine karşı çıkanlar genel olarak ilerici fikirlere yabancılaştığı görülüyor.
Irksal kutuplaşma yerine, seçmen kitlesi giderek artan bir şekilde eğitimsel kutuplaşma ile tanımlanır hale geldi. Demokratlar üniversite mezunu beyaz seçmenleri kazanırken, üniversite mezunu olmayan beyaz olmayan seçmenleri kaybetti. Bu değişim, seçmen davranışına ilişkin geleneksel varsayımları da ters yüz etti.
Yazının devamına buradan ulaşabilirsiniz.
Çeviri: SES Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu