Mexico City’deki feminist pazarlar, menstrüel sağlık hizmetlerinden psikolojik yardıma veya yasal hizmetlere kadar bireysel ihtiyaçlara göre tasarlanmış ürün, bilgi ve hizmetlerin takas edildiği yeni bir ekonomik yaklaşımı da temsil ediyor.

Gabriela Barzallo / Guardian
Mexico City’de günün ilk ışıkları ile birlikte, Marchigua yaşadığı banliyöden, Alameda Central parkına doğru 45 dakikalık bisiklet yolculuğuna çıkıyor. 37 yaşındaki aktivist, parkta kaldırıma battaniyeler seren ve kadın haklarına ilişkin pankartlar asan bir grubun yanına gidiyor.
Kadınların Latin Amerika’nın eşitlik hareketinin renkleri olan yeşil ve mor eşarplar taktığı bu mercadita feminista ya da feminist pazar, şehirdeki benzer birkaç pazardan biri ve tek işlevi ticari alışveriş değil.
Kaldırımlar, takı ve el sanatlarından sabun ve ikinci el kıyafetlere kadar rengarenk bir ürün seçkisini sergilerken, tezgahlar da Meksika’da süregelen cinsiyet eşitsizliğine karşı bir protesto niteliği taşıyor.
Marchigua hafta içi pazarda sloganlı çıkartmalar ve posterler satıyor ya da diğer satıcılarla değiş tokuş ediyor. İşyerinde cinsel kimliği nedeniyle maruz kaldığı ayrımcılık ve tacizden bunaldıktan sonra pazarda çalışmayı seçmiş. Artık kendisini tam zamanlı bir aktivist olarak tanımlıyor.
“Felsefemiz kadınlar ve toplumsal cinsiyet muhalifleri olarak kamusal alanları ele geçirme eyleminin altını çizmek, bu siyasi bir duruş” diye anlatıyor Marchigua ilk satışını yaparken. “Bu, varlığımızı sürdürme ve kendi kaynaklarımızı yaratma kapasitemizi ortaya koymakla ilgili.”
Meksikalı insan hakları savunucusu Mar Cruz, mercaditas feministas‘ın gelişimini, kadınların gıda ve benzeri ürünler satıp takas ettiği bir Facebook grubu olarak başladığı 2016 yılından beri takip ediyor.
Cruz mu pazarların sadece paranın el değiştirmediği, aynı zamanda “menstrüel sağlık hizmetlerinden psikolojik yardıma veya yasal hizmetlere kadar bireysel ihtiyaçlara göre tasarlanmış ürün, bilgi ve hizmetlerin takas edildiği yeni bir ekonomik yaklaşımı temsil ettiğini söylüyor.
Covid salgını sırasında Meksika’da kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin artmasının yanı sıra işten çıkarmaların rekor sayılara ulaşması, grubun bir destek ağı olarak büyümesini sağlamış.
Cruz, “Bu bir acil durumdu ve kadınların bağımsız olabilmeleri için yollar aramaya ve işsiz olanların hayatta kalmalarına yardımcı olmaya ihtiyaç vardı” diyor.
Kısıtlamalar hafifledikçe kadınlar Alameda Central parkında, Colonia Roma’da ve Plaza de los Insurgentes’de tezgahlarını açmışlar. Mexico City İnsan Hakları Komisyonu’na göre (CDHCM) bugün yaklaşık 600 kişi bu pazarlarda çalışıyor.
64 yaşındaki Nelly López, ürünlerini satmanın yanı sıra özellikle şiddet mağdurlarına psikolojik ve hukuki yardım sağlayan bir büyükanne.
Meksika’da yılda 3.000’den fazla kadın öldürülüyor ve mahkumiyet oranları %5 civarında seyretmeye devam ediyor. Meksika’da yaklaşık her dört cinayetten biri kadın cinayeti olarak sınıflandırılıyor.
Ev içi eşitsizlik de oldukça yaygın. CDHCM’nin 2019 yılında yayınladığı bir rapora göre kadınlar zamanlarının %67’sini çocuk bakımı ve ev işleri gibi ücretsiz işlere harcarken bu oran erkeklerde %28.
López ülkesinde kadınlar için ekonomik fırsatların geliştirilmesinin önemine inanıyor. “Devlet bizi yüzüstü bıraktı, o yüzden sadece birbirimize sahibiz. Eğer biz kendimizi kurtarmazsak, kimse bizi kurtaramaz” diyor.
Bu pazarlar ruhsatsız olduğu için zaman zaman polis ve diğer sokak satıcıları tarafından taciz ediliyorlar, ancak CDHCM’in bu pazarların kente olumlu etkilerini anlatan bir rapor yayınlamasıyla yerel olarak da tanınmış oldular.
Pazarcı kadınlar için en büyük faydası ise bu şekilde bir ağ kurmaları.
Oyuncaklar ve el yapımı takılar satan 28 yaşındaki Laura López, pazarları sadece bir geçim kaynağı değil, aynı zamanda bir destek ağı olarak da görüyor.
“Ben bekar bir anneyim” diyor. “Bazen kendimi yalnız hissediyorum. Ancak, politik bir eylem olarak sokağa çıkmak yalnız olmadığımı hissettiriyor. Sokaklarda hepimiz biriz.”
Çeviri: SES Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu