Almanya’nın İstanbul Başkonsolosluğu, “Güçlü Kadın, Güçlü Ekonomi” başlığıyla çevrimiçi bir etkinlik düzenledi.
dpa İstanbul Bölge Müdürü Mirjam Schmitt’in moderasyonundaki panelde SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği Kurucu Başkanı Gülseren Onanç, Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Bertil Emrah Oder, Türk Ytong Yönetim Kurulu Üyesi Nükhet Demiren ve Mis Bahçe Eş Kurucusu Serra Göney toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın liderliği, işte ve siyasette kadın kotası gibi başlıkları değerlendirdi.

Almanya’nın İstanbul Başkonsolosluğu tarafından düzenlenen “Güçlü Kadın, Güçlü Ekonomi” başlıklı çevrimiçi etkinlikte toplumsal cinsiyet eşitliği, kadının iş yaşamına katılımı, kadın liderliği, kadın rol modeller ve işte ve siyasette kadın kotası gibi başlıklar masaya yatırıldı.
dpa İstanbul Bölge Müdürü Mirjam Schmitt’in moderasyonundaki panelde, SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği Kurucu Başkanı Gülseren Onanç, Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Bertil Emrah Oder, Türk Ytong Yönetim Kurulu Üyesi Nükhet Demiren ve Mis Bahçe Eş Kurucusu Serra Göney moderasyondan yönlendirilen soruları yanıtladı. Almanca yapılan etkinlikte Türkçeye eş zamanlı tercüme de yapıldı.
Etkinliği Almanya’nın İstanbul Başkonsolosu Johannes Regenbrecht de takip etti.
‘Böyle giderse kadın-erkek eşitsizliği 135 yıl sonra sağlanacak’
Etkinlikte konuşan SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği Kurucu Başkanı Gülseren Onanç, Dünya Ekonomik Forumu’nun yıllık olarak yayımladığı ve eğitim, sağlık, ekonomi ve karar mekanizmalarına katılım olarak 4 başlık etrafında oluşturulan toplumsal cinsiyet endeksi verilerini aktararak, “2020’de dünyada kadın ile erkek arasında eşitsizlik anlamında 100 yıllık bir fark vardı. Dünya bugüne kadar yaptığı hızda eşitlik çalışmalarını devam ettirirse ancak 100 yıl sonra eşitlik sağlanabiliyor. Bu oran pandeminin ardından 135 yıla çıktı” dedi.
“Bu, dünyanın kadın ve erkekler açısından eşitsiz ve adaletsiz olduğunu ortaya koyuyor” diyen Onanç, “Avrupa bu konuda dünyadan ileride olduğunu düşünebilir, ama Avrupa’da bile bu fark 50 yıl. Ortadoğu’da ise bu süre yaklaşık 130 yıl” ifadelerini kullandı.
Eşitliğe giden yolda kadın dayanışmasının önemi
Rol modellik ve mentorluğun kariyerinin başında olan ya da eğitimine devam eden genç kadınlar için önemi sorusu üzerine değerlendirme yapan Onanç, “Biz kadınlar sürekli muazzam güçteki patriyarkal sisteme karşı mücadele etmek zorundayız. Bizim için dayanışma vazgeçilmez bir şey. Yan yana durmazsak karşımızdaki güç bizi sürekli geriye itecek ve biz ancak dayanışmayla ve örgütlü mücadeyle kendimize eşitlik yolunu açabiliriz” şeklinde konuştu.
Onanç, kadınlar arasındaki bu dayanışmanın kurulması amacıyla bu yıl üçüncüsünü düzenledikleri SES Kadın Mentorluk Yürüyüşü‘nden bahsederek, “Uzun yılları mücadeleyle geçmiş kadınlarla, yolun başında olan kadınların yan yana gelerek deneyim paylaşımını çok değerli buluyoruz. Yolun başında olanların, bu yolun zorluklarından geçmiş kadınlardan öğrencecekleri çok şey var” dedi.
Mentorluk Yürüyüşü’nün aslında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamak için yapıldığının altını çizen Onanç, “Bize başvuran daha deneyimli kadınlarla kariyerinin başında olan kadınları ilgi alanlarına göre eşleştiriyoruz ve onların birbirlerinden öğrenmelerini ve yaşamı paylaşmalarını istiyoruz. Böylece yüzlerce kadını her yıl bir araya getiriyoruz” diye konuştu.
‘Erkekler kendilerine ‘Acaba bir kadının yerini mi işgal ediyorum?’ diye sormalı’
Kadınların eşitlik mücadelesinin sağlanması yolunda erkeklerin neler yapabileceği yönündeki soruyu yanıtlayan Onanç şunları söyledi: “İlk olarak kendi pozisyonlarını bırakabilrler. Belli ki kadınların yerini alıyor bazı erkekler. Bunu göze alırlar mı bilmiyorum tabi. ‘Acaba ben şu an bir kadının yerini mi işgal ediyorum’ sorusuyla başlanabilir yani. Bilindiği gibi kadınlar ve erkekler aslında eşit doğuyorlar ama aile ve toplum onları farklı yönlendiriyor. Kimine oyuncak olarak tanklar, silahlar alıyor, kimilerine de bebekler alıyor. Böylece onlara bir yaşam çizgisi belirliyor. Belirli bir süre sonra da toplumsal cinsiyet rolü dediğimiz kadına evde, erkeğe kamusal alanda biçilen görevleri değiştirmek daha da zorlaşıyor. Geldiğimiz noktada değiştirmemiz gereken şeyler var. Çünkü tam da bu tablo bizi felakete götürüyor.”
“Siyasetteki düşük kadın temsilini, iş dünyasını da etkiliyor”
Türkiye’nin siyasette ve iş dünyasındaki cinsiyet eşitliği performansını verilerle ortaya koyan Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Bertil Emrah Oder, siyasette kadın temsilinin düşük olmasının, iş dünyasındaki tabloya doğrudan etki ettiğini vurguladı. “Yasama organlarına baktığımızda, kadın milletvekili oranının yüzde 17 olduğunu görüyoruz. Yerel yönetimlerde bu oranlar daha da düşük. Bu durum iş dünyasında da hızlı gelişmenin önünde bir engel teşkil ediyor.”
Kadın girişimciliğini teşvik etmeye yönelik sivil toplum projeleri, bakanlık düzeyinde çalışmalar yapılıyor olsa da ama bunların parçalı bir yapıya sahip olduğunu, bütünleşik politikaların son derece az olduğunu söyleyen Oder, verileri analiz edecek, sistemli bir şekilde takip edilecek bir yapıya gerek duyulduğunu ifade etti.
Hem kadın girişimciliği hem de yönetim kurullarında kadın oranı açısından Fransa ve İspanya’nın örnek teşkil ettiğini vurgulayan Oder, “Kadın-erkek eşitliğine dayalı şirketlerde üretkenlik artıyor, yenilikçilik tetikleniyor. Kapsayıcılık arttıkça, daha yenilikçi şirket yapıları karşımıza çıkıyor” dedi.
Temsiliyet eksikliğinin yanı sıra ücret uçurumunun da önemli bir sorun olduğuna işaret eden Oder, aynı kademede çalışan kadın ve erkekler arasında üstü örtülü ücret farkları olduğu gibi, kadınların sektörel olarak bazı alanlara ve kademelere yığıldığının altını çizdi.
“Kadınların orta kademelerde yoğunlaştığını görüyoruz. Kadınların cam tavanlara toslaması durumu var. Mesleki ayrışma da mevcut. Bazı alanlar kadınlara daha çok yakıştığı düşünülen, cinsiyetçi klişelerin yerleşik olduğu alanlar. Bakımla bağdaştığı düşünülen mesleklerde de bu yığılmayı görüyoruz.”
Ne yapılabilir?
İş dünyasındaki cinsiyet eşitsizliğinin önüne geçmek için cinsiyete dayalı ön yargıları elimine edecek hızlandırıcı araçlara gereksinim olduğunu söyleyen Oder, kota uygulaması, teşvik mekanizmaları (kreş açan işyerlerine vergi indirimi, devlet yardımı vb.), olumlu eylemler (kredi uygulamalarında avantajlı programların yaratılması), sınıfsal eşitsizlikleri de gözeten duyarlı politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.
“Tabii bu politikaları sektörlere göre ve alanlara göre planlamak gerekir. Ayrıca eşitsizlikler başka eşitsizliklerden beslenirler. Tek bir kadın kategorisi üzerinden değerlendirme yapmak doğru olmaz. Yaşlı kadınlar, kırsaldaki kadınlar, yalıtılmış kadınlar, kız çocukları, emekçi kadınlar, profesyonel kadınlar… Kadınlara özgü genel bir politikanın dışında bu kadınlara özgü politikalara ihtiyaç var. Toplumsal cinsiyet eylem planları, hedefler koyan, süreler belirleyen stratejik politikalar iyi işler. Kurumsal bir yaklaşıma ihtiyaç var.”
Nükhet Demiren ve Serra Göney’in iş hayatında başarıyı yakalamış kadın liderler olarak karşılaştıkları engelleri ve mücadele yöntemlerini anlattığu etkinlik Schmitt’in katılımcılardan yönlendirdiği sorularla son buldu.