İletişim ajansı Marjinal Porter Novelli’nin Başkanı Asuman Bayrak ile markaların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü haftası kapsamında gelenekselleştirdikleri “kadın-dostu” çalışmaları ve böylesi etkinliklerin kadın hakları mücadelesine olası katkılarını konuştuk.
Bayrak, 8 Mart haftasında daha da görünür olan markaların toplumsal sorunlarla ilgili farkındalıklarının etki yaratmayı ne ölçüde başarabildiğini “Kutlamanın ötesinde, markanın bu alanda ‘ne yaptığına’ bakmalı” sözleriyle değerlendiriyor.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü, Türkiye’nin hemen her kentinde ve dünyada coşku ve mücadele ile kutlandı. Ancak 8 Mart, son yıllarda sadece kadın hareketinin taleplerini haykırdığı değil, markaların da iletişimde hayli önemsediği bir gün olarak öne çıkıyor.
Öyle ki yerel ve global pek çok marka, farklı iletişim yöntemleriyle toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki duruşlarına dair mesajlar verirken, kadınların toplumsal yaşamdaki varlıklarını ve geleceklerini güçlendiren projelerini anlatan çalışmalar yaptı.
Bazı markalar bu güne özel yayınladıkları mesaj ve projeleri kurum kültürüne yansıtamadıkları gerekçesiyle eleştirilirken, kadınların güçlenmesine çok önemli katkılarda bulunan proje ve desteklerin de mevcut olduğunu söylemek gerek.
İletişim ajansı Marjinal Porter Novelli’nin Başkanı Asuman Bayrak ile markaların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü haftası kapsamında gelenekselleştirdikleri “kadın-dostu” çalışmaları ve böylesi etkinliklerin kadın hakları mücadelesine olası katkılarını konuştuk.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü için markaların yaptığı çalışmaları bu yıl nasıl değerlendiriyorsunuz? Geçen yıldan bu yıla bir değişim gözlemlediniz mi?
Anneler Günü, 10 Kasım, Cumhuriyet Bayramı, 8 Mart gibi günler markaların itibar reklamlarını yayınlayama hatta ödül almayı hedefleme üzerine kurgulanmaya başladı. İtibar reklamlarının dışında kadınlara indirim veren perakende, sigorta, güzellik ürünleri bültenleri havalarda uçuştu. Sanki bu yıl 8 Mart’ın önemini algılamadan satış kampanyası için fırsat olarak gören markaların kampanyaları daha da arttı.
Markaların Dünya Kadınlar Günü için yaptığı kampanyaların/çalışmaların kadın haklarına olumlu yönde katkı sağladığını düşünüyor musunuz?
Kadınların bugün yaşadığı sorunların çözümünde tek bir aktör, tek bir kurum ya da tek bir bireyin altından kalkamayacağı kadar geniş kapsamlı bir işbirliğine ihtiyaç var. Toplumsal önyargıların kırılmasından yasama süreçlerinde kadın haklarının gündeme gelmesine kadar olan geniş yelpazede atılan her adım, yapılan her iletişim ve aktarılan her kaynağın bu bütünsel mücadelede önemli etkilere neden olduğuna inanıyorum.
Elbette tüm sorunların bir anda çözülmesini beklemek doğru değil. Ancak geçen zamanı temel alan bir perspektifte etki alanı görece küçük görünmekle birlikte yarattığı çarpan etkisiyle kadınların güçlenmesine çok önemli katkılarda bulunan proje ve desteklerin bulunduğunu söyleyebilirim.
Markalar Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle yaptığı kampanyalardaki/çalışmalardaki ilke ve değerleri, kurum kültürüne ve uygulamalarına da yansıyor mu sizce?
Markaların bu günü yalnızca kendi itibarları açısından değil, kadın haklarına ilişkin farkındalığın doğrudan kendi kurumlarının kültüründe artması açısından değerlendirmeleri gerektiğine inanıyorum. İnsan kaynakları politikalarından kurum içi iletişimin diline kadar tüm alanlarda bu farkındalığın hissedilmesi kritik önemde.
Çalışanlar, müşteriler ve toplum, bir markanın kadın haklarına yönelik yaklaşımlarını en doğru şekilde eylemleriyle ölçebilir. Kutlamanın ötesinde, markanın bu alanda “ne yaptığını”, nasıl bir vizyona ve etki hedefine sahip olduğunu sergileyen iletişim çalışmalarının bu günün anlam ve önemine daha fazla hitap ettiğini düşünüyorum. Kadınlara indirim kampanyaları yapmaktan, “kadınlarımız” tanımıyla göstermelik söyleşiler yapmaktan öteye gidilmeli.