100’e yakın şirketin birbirleriyle kurdukları iletişimi, birbirlerinden aldıkları ilhamı, süreçteki deneyimleri ile edindikleri bilginin paylaşımını artırmak, iyi uygulamaları yaygınlaştırmak ve yeni şirketler ile büyüyerek güçlenmek hedefiyle “Ev İçi Şiddete Karşı Şirketler Ağı” hayata geçirildi.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ve Sabancı Vakfı’nın desteği, TÜSİAD’ın iş birliği ile Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu’nun uygulayıcı ortaklığında yürütülen “İş Dünyası Ev İçi Şiddete Karşı” (BADV) projesi on yılı geride bıraktı. Projeye farklı dönemlerde dahil olan yaklaşık 100 şirketin birbiriyle kurduğu iletişimi, birbirlerinden aldıkları ilhamı, deneyim ve bilgi paylaşımını artırmak, iyi uygulamaları yaygınlaştırmak ve yeni şirketler ile büyüyerek güçlenmek hedefiyle; “Ev İçi Şiddete Karşı Şirketler Ağı” kuruldu.
Ağ’ın tanıtım etkinliği, geçtiğimiz hafta kamu, özel sektör, sivil toplum, akademi ve uluslararası organizasyonların önde gelen temsilcileri ile İstanbul’da gerçekleştirildi.
Projenin uygulayıcı ortağı Sabancı Üniversitesi’nin Kurumsallaşma ve Toplumsal Katkı Süreçlerinden Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fuat Keyman konuşmasında, Sabancı Üniversitesi’nin toplumsal cinsiyet eşitsizliğini toplumların gelişiminin önünde önemli bir engel olarak gördüğünü belirterek, toplumsal şiddeti besleyen önemli unsurlardan biri olan ev içi şiddete yönelik mücadelenin de, sadece bireyler için değil, aynı zamanda kurumlar ve tüm yönetimsel yapılar için de farklı sorumluluklar yarattığını söyledi.
Proje ortağı TÜSİAD’ın Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, kadına yönelik şiddetle mücadele etmeden toplumsal cinsiyet eşitliğinin diğer alanlarında da istenilen ilerlemenin sağlanamayacağının altını çizerek, toplumsal cinsiyet eşitliği için kurumsal dönüşüm iş yerlerinden başlayarak harekete geçirilebildiği sürece somut ve kalıcı çözümlere ulaşılabileceğini vurguladı.
“İstanbul Sözleşmesi’nin toplumsal cinsiyet ve şiddetle mücadeledeki önemini kavramalıyız”
“Etki alanımızdaki her ortamı ve platformu, toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığa ve şiddete zemin hazırlayacak önyargılardan ve uygulamalardan arındırmalıyız” ifadelerini kullanan Turan; sözlerine “Şiddete uğrayan her birey, bu sorunla mücadele ederken yalnız olmadığını ve destek mekanizmalarına ulaşabileceğini bilmeli.” şeklinde devam etti ve “İstanbul Sözleşmesi’nin toplumsal cinsiyet ve şiddetle mücadeledeki önemini kavramalıyız. Amasız fakatsız, içinde bulunduğumuz her koşulda “şiddete sıfır tolerans” yaklaşımıyla gerekli uygulamaları ve yaptırımları hayata geçirebilmeliyiz” dedi.
“Ev İçi Şiddete Karşı Şirketler Ağı” ile, iş dünyasının yönetimsel ve örgütsel yeteneklerini kullanarak aile içi şiddete karşı önlem ve destek yolları oluşturmasının yanında, toplumsal cinsiyet eşitliğinin desteklenmesi, iş dünyasında kadın hakları konusunda farkındalık yaratılması, bu alanda mücadele eden şirketlerin birbirleri ile olan etkileşiminin ve deneyim paylaşımının artırılması ve şirketlerdeki iyi uygulama örneklerinin yaygınlaştırılması amaçlanıyor.
Toplantıda bu kapsamda, şirketlerin şiddete sıfır tolerans politikası ile çalışanlarının hem iş hem de özel hayatında fark yaratabileceği vurgulanırken, bütün şirketlerin aile içi şiddetle mücadeleyi çalışanlarına ve topluma karşı bir sorumluluk olarak görerek aile içi şiddetle daha etkin ve kapsamlı şekilde mücadele etmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği için “Ev İçi Şiddete Karşı Şirketler Ağı”na katılması çağrısında bulunuldu.