İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün LGBT Hakları Programı’ndan Zeynep Pınar Erdem’in Guardian gazetesinde yer alan “Suriye Savaşı Sırasında Gizli Cinsel Şiddet Mağdurları Geride Bırakılmamalı” isimli yazısını Türkçeye çevirdik.
Zeynep Erdem
28 yaşında eşcinsel bir erkek olan Yusuf, Suriye’deki çatışmalar sırasında protestolara katıldığı gerekçesiyle kendisini gözaltına alan Suriyeli istihbarat ajanları tarafından tecavüze uğradı. Lübnan’a kaçtı, fakat uğradığı şiddetin travmatik sonuçlarıyla başa çıkmasına yardımcı olacak hizmet çok sınırlıydı. Ben onunla mülakat gerçekleştirdiğimde Hollanda’ya yerleşmişti. Şiddet ona coğrafi olarak uzak bir yerde olsa da hala peşini bırakmamıştı. Bana “yürürken arkama bakıyorum,” “geceleri uyuyamıyorum. [Travma] devam ediyor” dedi.
Yusuf, İnsan Hakları İzleme Örgütü için görüştüğüm Suriye’den cinsel şiddet mağduru olan düzinelerce kişiden biri. Suriye çatışmasının başlangıcından bu yana, kadın ve kız çocuklarının yanı sıra, erkek ve oğlan çocuklarının cinsel yönelimlerine veya cinsiyet kimliğine bakılmaksızın hem devlet görevlileri hem de hükümet dışı aktörler tarafından cinsel şiddete maruz kaldıklarını keşfettim. Eşcinsel ve biseksüel erkekler, trans kadınlar ve non-binary kişilerin algılanan veya gerçek cinsel yönelimleri veya cinsiyet kimlikleri nedeniyle istismarına ilişkin açıklamaları korkunçtu. Tecavüz, cinsel şiddet, tecavüz tehdidi, zorla çıplaklık ve cinsel tacizi tarif ettiler.
Ancak Suriye’deki cinsel şiddet, hikayenin sadece bir kısmı. Konuştuğum kişilerin çoğu şiddet bittikten sonra uzun süre devam eden travma ile bağıntılı bir dizi semptomla uğraşmak zorunda kalıyor. Lübnan’a kaçtıklarında ise ihtiyaçlarına cevap verebilecek yeterli hizmet olmadığını görüyorlar. Cinsel şiddete maruz kalanların ihtiyaçları genellikle damgalanma ve taciz yüzünden gölgede kalıyor. Bundan dolayı, bu hizmetleri sağlayan Avrupalı bağışçılar, ihtiyaçların farkında olup, onlara yönelik hizmetlere fon sağlamalı.
Mülakat yaptığımız trans ve non-binary bireyler bize “yumuşak” (mağdurların efemine algılandıklarını tanımlamak için kullandıkları ifade) oldukları gerekçesiyle Suriye’deki kontrol noktalarında tacize ve cinsel istismara uğradıklarını belirtti. Trans kadınlar Suriye’de kendilerini kadın olarak gösteremediklerini ve kendilerini şiddetten korumak için erkek gibi giyindiklerini söyledi. Sorgulamalar sırasında cinsel şiddete maruz kalan trans kadınlar cinsel yönelimleri veya cinsiyet kimlikleri ortaya çıkarsa şiddetin yoğunlaştığını belirtti. Bazıları Suriye ordusunda bulundu ve cinsel yönelimleri veya cinsiyet kimliklerinden ötürü cinsel şiddete maruz kaldı.
Bununla birlikte, mağdurlar Lübnan’a kaçsalar bile ihtiyaçlarına cevap verecek hizmeti bulamadı. Birçok yerde olduğu gibi, Lübnan’da cinsel şiddete maruz kalan erkekler için özel destek, hizmet sağlayıcıların personellerini eğitmeleri gerektikleri ve erkekler için özel hizmetler geliştirmeleri için gereken finansman eksikliğinden dolayı, ender.
Erkek mağdurlar, öncelikli olarak kadın ve kızlara hizmet veren genel hizmetleri kullanmakta rahat hissetmeyebilir. Bazı vakalarda eğitimsiz hizmet sağlayıcıları onları ayıplayıp, kovduğu için sıkıntılarını ve damgalanma korkularını şiddetlendirebiliyor. Bu yüzden, uluslararası bağışçılar, erkekler, oğlan çocukları, trans kadın ve non-binary bireylere özel olarak, kadın ve kız çocuklarına yönelik halihazırda sınırlı olan hizmetlerden kesmeden, Lübnan’da tıbbi, ruh sağlığı ve sosyal destek programları için kaynaklar temin etmeli. Lübnan’daki insani yardım kuruluşları, hem erkek hem de kadın cinsel şiddet mağdurlarına, ruh sağlığı desteği de dahil olmak üzere, özel tıbbi hizmetler sağlamalı ve personelin ihtiyaçları karşılaması için eğitilmesini sağlamalı.
BM Güvenlik Konseyi, çatışmalarla bağlantılı cinsel şiddet mağdurlarına yönelik destek hizmetlerinde ayrımcılık yapmamanın esas alınması gerektiğini açıkça belirtmişti. Uluslararası bağışçılar, erkek, trans kadın ve non-binary bireyleri açıkça yardım paketlerine dahil ederek bir fark yaratabilir. Ayrıca, cinsiyet veya cinsel yönelimden bağımsız olarak Suriye’deki cinsel şiddetin tüm mağdurlarına karşı hesap verilebilirliğini sağlama çabalarını da destekleyebilirler. Bu hizmetleri sağlamanın etkisi, mağdurların hayatlarını yeniden inşa etmelerine ve geride kalmalarına izin veren kör noktayı silmelerine yardımcı olacaktır.
Yusuf ve görüştüğüm başka bir mağdur Lübnan dışına yerleşti, ancak konuştuğum diğer kişiler Lübnan’da yaşamaya devam ediyor ve hala yardıma ihtiyaç duyuyor. Yaklaşık sekiz yıl önce saldırıya uğrayan Yusuf gibi insanlar için bile cinsel şiddetin etkisi bugüne kadar devam ediyor.