Güneş Aşık ve Efşan Nas Özen, Economic Letters’da yayınladıkları araştırmalarında, Covid-19 kapsamındaki sosyal mesafe önlemleri ve sokağa çıkma yasaklarının Türkiye’deki kadın cinayetleri üzerindeki etkilerini tartışıyor.
Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu olarak geçtiğimiz ayalarda Covid-19 pandemisinin ev içi şiddeti arttırdığına dair çalışmaları paylaşmış, platformumuzda pandeminin cinsiyet eşitliği ve kadın hakları konularında BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in sözleri ile on yıllardır kaydedilen “kısıtlı ve hassas” ilerlemeyi tersine çevirdiği açıklamasına yer vermiştik. Dünyanın birçok yerinde sokağa çıkma yasakları ve kadına yönelik şiddet tartıştığımız konular arasındaydı.
Pandeminin toplumsal cinsiyet bazlı etkilerini tartıştığımız bu dönemde, kadın cinayetleri de toplumsal cinsiyet mücadelesini şekillendiren ana alanlardan biri oldu. TOBB Üniversitesinden Güneş Aşık ve Dünya Bankasından Efşan Nas Özen Economic Letters hakemli akademik dergisinde yayınladıkları makalelerinde, odaklarını Türkiye’deki kadın cinayetleri ve sosyal mesafe önlemlerinin etkisine çevirerek bu tartışmaya önemli katkıda bulundular.
Makalenin öne çıkan başlıkları şöyle:
Yazarlar makalelerine toplumsal cinsiyet bazlı şiddetin ırk, millet, ulusal kimlik, eğitim, sosyo-ekonomik statü gibi olguları aşarak küresel bir olgu olduğunu belirterek makalelerine başlıyor ve son dönemde bir çok haberin ve araştırmanın da altını çizdiği gibi ev içi şiddet yardım hatlarına gerçekleşen aramaların arttığını vurguluyor. Peki Türkiye’deki sokağa çıkma yasakları ve sosyal mesafe önlemleri kadın cinayetlerini nasıl etkiliyor ?
Yazarlar bir kadının yakın bir partner tarafından öldürülme olasılığının, katı sosyal mesafe tedbirlerinin uygulandığı dönemlerde yaklaşık yüzde 57, sokağa çıkma yasakları sırasında ise (2014 ile 2019 arasındaki aynı döneme göre) yüzde 83,8 oranında azaldığını açığa çıkarıyor. İnsanların hareketliliğinin en aza indiği şehirlerde kadın cinayetlerinde bir düşüş olmadığının da altı çiziliyor.
Bu düşüşü ne açıklıyor ? Cevap ne yazık ki hukuki mekanizmalar değil. Güneş ve Nas Özen, kadın cinayetlerindeki düşüşün, özellikle sosyal mesafe önlemleri esnasında daha az sayıda kadının ekonomik zorluklar ve virüs korkusu nedeniyle mevcut partnerlerini terk etmemesi gibi, eski partnerlerin mağdurlara ulaşmak için karşılaştıkları fiziksel zorluklardan kaynaklandığını savunuyor. Yazarların alıntıladıkları bir Polis Akademisi raporuna göre “eski eş kıskançlığı” kadınlar için en büyük riski oluşturuyor ve rapor eski eşlerin işlediği cinayetlerinin göz ardı edilemeyecek bir kısmının, erkeklerin çocukları görmeye geldiği günlerde yaşandığını öne sürüyor[1].
Güneş ve Özen Nas özellikle sokağa çıkma yasakları sırasında azalan hareketlilik, polis tarafından durdurulma ve kimlik kontrollerinin artması yüzünden gerçekleşen yakalanma olasılığının kadınlara yönelik ölümcül suçların caydırılmasında da rol oynamış olabileceğini belirtiyor.
Yazının tam metnine bu linkten erişebilirsiniz.
[1] Taştan C., Küçüker Yıldız A. Dünyada ve Türkiye’de Kadın Cinayetleri: 2016-2017-2018 Verileri ve Analizler: Tech. Rep. Ankara: Polis Akademisi Yayınları (2019)