Hayvan hakları savunucularının TBMM Genel Kurulu‘nda tüm partilerin oybirliğiyle yasalaşan Hayvanları Koruma Kanunu’na yönelik tepkisi devam ediyor.
İstanbul Barosu da bir açıklama yayımlayarak 2004’te yürürlüğe giren kanunun değişmesi için verilen 17 yıllık mücadelenin görmezden gelindiğini kaydetti.
Açıklamada, “Hayvanların haklarına karşı, toplumu ‘aza ikna etmeye’ yönelik yasal düzenlemelerin ve önerilerin her zaman karşısındayız. Hayvan Hakları alanında reform yapılmışçasına topluma duyurulan bu yeni düzenlemelerin hukuken ve vicdanen kabul edilebilmesi olası değil” denildi.
“Hayvanları kurtaracak bir yasa değil”
Yeni kanunun beş partinin üzerinde uzlaştığı Meclis Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu tavsiye raporuna göre hazırlanmadığını dile getiren Hayvan Hakları İzleme Komitesi‘nden (HAKİM) hayvan hakları aktivisti Fatma Biltekin, bu yasanın da hayvanları kurtaracak bir yasa olmadığına işaret etti:
Bazı şeyleri ‘Bakın biz yaptık’ demek için yapıyorlar. Türkiye’nin tarihinde çok azdır, beş tane parti onay vermiş, herkes ‘tamam’ demiş. Ortada sivil toplumun da kabul ettiği maddelerin olduğu bir şey var. Şimdi bunu mantıken aslında direkt alıp yasalaştırmaları gerekiyordu. Ama şunu yapmak için yaptılar: Bakın biz diğer partilerden de görüş aldık. Bu tavsiye raporunu dikkate alarak yaptık. Ben hiçbir yerde tavsiye raporunun dikkate alındığını görmüyorum.
Bu müjdeli bir haber gibi düşünülmesin. İçerisinde tabii ki olumlu maddeler var. Ama bu hayvanları kurtaracak bir yasa değil. Hayvanların yaşamlarını kolaylaştıracak bir yasa olmayacak.”
‘Öfkelenmemek mümkün değil’
Yasayı Yeşil Gazete’ye değerlendiren Yağmur Özgür Güven de teklifin hayvanları koruyamacağını dile getirdi:
Açıkçası bunca yıl bekledikten ve özellikle son 4-5 yıldır yapılan çalışmalardan sonra, önümüze konulan bu kanun teklifine öfkelenmemek mümkün değil. Araştırma Komisyonu’nun raporu eksiklikleri olmakla birlikte en azından özenli ve detaylı bir çalışmanın ürünüydü ve bizler hazırlanacak teklifin, komisyon raporunu bir üst noktaya taşımasını bekliyorduk.
Hayvan deneyleri, avcılık ile ilgili hayvan lehine en ufak bir düzenleme yok. Yunus terapi ve gösteri merkezi, hayvanat bahçesi (yeni adıyla “doğal yaşam parkı”) adı verilen esarethaneler aynen devam, evlerde bakılan hayvan sayılarının, ‘yasaklı ırk’ tanımıyla barınaklara hapsedilen hayvanların ve diğer bazı hususların yönetmelikle belirleneceği söyleniyor. Mobil kısırlaştırma-evcil hayvan satışı-fayton yasaklanmamış, deve-boğa güreşlerine izin verilmeye devam ediliyor, hayvan terk etmenin cezası adeta ödül gibi, hayvana fiziksel ve cinsel şiddet/saldırı durumunda hapis cezası geldiği söyleniyor ancak mevcut düzenlemelere göre pratikte hapis cezası olmayacak zaten.
‘TCK kapsamına alınması çok önemli’
Hayvanların mal statüsünden çıkarılıp, can statüsüne geçirilecek olmasının çok kıymetli olduğunu ifade eden Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu, yasada yer alan cezalarla ilgili şu değerlendirmeleri yapıyor:
“Öldüren, cinsel istismarda bulunan, hayvana hunharca hislerle işkence yapan bu kişilerin eylemleriyle alakalı Türk Ceza Kanunu kapsamında değerlendirilecek, hapis cezasıyla cezalandırılacak olması çok önemli.
Alt sınır altı ay maalesef. Suça göre de dövüştürme iki yıl, cinsel istismar üç yıl, öldürme dört yıl, nesli yok etme beş yıla kadar üst sınırıları da çizilmiş durumda. Ben bu suçların TCK kapsamına alınmış olmasını çok kıymetli buluyorum. Tabii ki gönül isterdi ki iki yıl bir ay hapis cezası olsun alt sınır ki paraya çevrilmesin, ertelenmesin, hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümleri uygulanmasın. Ama TCK kapsamına alınması bile çok kıymetli.”
“Bazı hayvanlar can, bazıları mal”
İstanbul Barosu da, yasal değişikliklerin neden kabul edilemez olduğuna dair şu maddeleri sıralıyor
- Hayvanları, korunması gereken birer canlı olarak deklare eden ‘Hayvanları Koruma Kanunu’nun adı değiştirilmedi, ‘Hayvan Hakları Kanunu’ olarak başlıklandırılması gerektiği yönündeki talepler yok sayıldı.
- Sahiplenilecek hayvanlara ilişkin sayı sınırı getirilmesinin önü açıldı.
- Petshoplarda sadece kedi ve köpeklerin fiziken satışlarının yasaklanacağı ancak üretim çiftliklerinde üretim ve satışa izin verildiği düzenlendi. Balık, tavşan, kaplumbağa gibi türlerin petshoplarda satışına ise müsaade ediliyor. Bu hali ile hayvanların ‘mal’ statüsünden çıkartılarak, ‘can’ statüsüne getirilmediği açık ve net.
- Mevcut kara ve su sirkleri ile yunus parklarının kurulmaları yasaklanıyor, ancak mevcut işletmelerin varlıklarını sürdürmelerine izin veriliyor.
- Hayvanı kasten öldürme fiili için 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezası belirlenmiş ise de gerek uygulamadaki takdiri indirimler gerekse infaz kanunlarındaki düzenlemelerle bu fiili işleyenlerin hapis ile cezalandırılmayacağı açık.
- Sahipli hayvanı sokağa terk eden kişilere sadece iki bin lira idari para cezası yaptırımı öngörülmesi caydırıcılıktan ve ıslah etme amacından uzak.
- Kanun teklifinde, avcılık ve av turizmine ilişkin hiçbir düzenleme yer almaması büyük bir eksiklik. Avcılık sebebiyle ülkemizde yaşayan pek çok türün nesli tükenme noktasında.
Kaynak: Yeşil Gazete, BBC Türkçe