Taliban tehdidi ve bölgede yaşadıkları birçok tehlike arkalarında bırakarak yeni bir yaşam kurma hayaliyle Türkiye’ye göçen Afgan kadınlar, burada da ayrımcılık, zorlu çalışma koşulları ve işsizlikle sınanıyor. Umutlarını ise birlikte dayanışarak kuracakları derneğe bağlıyorlar.
Afganistan’da, NATO birliklerinin çekilmesinin ardından Taliban’ın yeniden güç kazanmasıyla gözler, göç yollarına düşecek Afganlara çevrildi. Bu durumun diğer ülkelere göçü artıracağı endişesi ise Türkiye’de göçmen karşıtı söylemlerin yaygınlaşmasına neden oldu.
Türkiye, ülkelerini terk eden Afganların uğrak rotalarından biri. Afganistan’ı terk edenlerin çoğu, düzensiz yollarla Türkiye’ye giriş yapıyor. Kolluk kuvvetleri tarafından yakalanan düzensiz göçmen listesinde başı, Afgan vatandaşları çekiyor.
Son günlerde ise Türkiye sınırlarında yaşanan göç hareketi ile ilgili sosyal medyada birçok video dolaşıma girdi. Bu videolarda ise kadınların veya çocukların olmamasıyla ile ilgili birçok yorum yapıldı.
Afgan Mülteciler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Dr. Zakira Hekmat, gelenlerin sadece erkek olmadığını ifade ediyor.
‘Kaçakçılar kadın ve çocukları başka yerlerden getiriyorlar. Bundan dolayı görüntülerde hep erkekler çıkmış ama aslında kadın ve çocuklar da var. Yapılan bazı röportajlarda da çıktı. Van’a daha yeni geldi Afgan aileler.’
Türkiye’de Afgan kadınlar dayanışma derneği açmayı planlıyor
Kimisi 5 yıldır, kimisi daha 1 aydır burada olan 18 kadınla konuşan Ekmek ve Gül, hem ‘sadece erkekler geliyor’ retoriğinin doğru olmadığını, hem de Afgan kadınların Türkiye’de ne kadar zorlu bir yaşam sürdüklerini ortaya koyuyor.
Esenyurt’ta bir kadın dayanışma derneği açmayı planlayan kadınlar, her ne kadar bir önceki dernek yerleri erkekler tarafından sabote edilse ve açılış yapamasalar da yine dernekleşmek için elinden geleni yapacaklarını söylüyorlar.
3 çocuk annesi Fereshte, “Eşim Afganistan’da Fransa ordusunun içinde yer alıyordu, o dönem Taliban bölgedeki başka ülkelerinin ordularına karışanları öldürüyordu ve eşimi de öldüreceklerdi. Mecbur tüm varımızı yoğumuzu bir kenara bıraktık ve Türkiye’ye kaçak bir şekilde geldik” diye anlatıyor Türkiye’ye gelişini.
Çok zor yolları arkalarında bırakarak Türkiye’ye varan ailenin ilk iltica başvurusunda dosyaları “acil” olarak görülmüş ve mülteci statüsünde kabul edilmişler. Ancak acil ilticalarda bile mülteci kartının 2 senede geldiğini söylüyor. “Yalova’ya verdiler bizi, yaşamamızı orada sürdürelim diye. Nasıl sürdürelim? Çocuklarımın kartı gelmediği için okula almıyorlardı. Çok uğraştım. ‘Çocuklarımın sınıfta oturmasına izin verin en azından’ dedim sonunda kabul ettiler. En azından Türkçe öğrenmeleri ve derslere alışmaları için sınıfta olmaları önemliydi.”
Lenf kanseri olan ve uzun zamandır ayakta kalmak için mücadele veren Yelda ise 4 buçuk yıl önce Türkiye’ye gelmiş: “4 senedir kanser hastasıyım. Eşimi Taliban öldürdü ve 4 buçuk yıl önce çocuklarımı kurtarmak için Türkiye’ye geldim. Geldiğimde 1 ay içinde iltica başvurusu yapacağımı bilmiyordum, ne dil biliyordum ne psikolojim el veriyordu. Bir yokluğun içinde dönüp duruyordum. Sonra normal oturum için başvurduk ve oturum aldık. İltica gerekçem olmasına rağmen mülteci olmamızı kabul etmediler ve benim hastalığım ortaya çıktı. Göçmen olarak gözüktüğümden devlet hastanesinde tedavim için her 20 günde 11 bin lira para ödemek zorundayım. Afganistan’daki evimi sattım ve tedavim için harcadım. Şimdi o ev parası da bitti. Ne yapacağımı bilemiyorum. Hayat gittikçe çok zorlaşıyor.”
“Kimsenin hakkını yemiyoruz ama suçlanıyoruz”
Mahdiyeh de genç bir tekstil işçisi. Anlatılanlardan çok farklı olmadığını söylüyor hayatının. “Aileme destek vermek için çalışmak zorundayım. Çok uzun saatler, yerli işçilerden katbekat daha fazla çalışarak yarım maaş alıyorum. Birçok ayrımcılığa, ırkçı söylemlerle maruz kalıyorum. Hayat, diğer kadınların anlattığı kadar zor geçiyor. Sürekli suçlanıyoruz ama nedenini inan bilmiyorum, buradaki kuralları hiç ihlal etmiyoruz, tek ihlal ettiğimiz kural çalışmak o da mecburuz yoksa ölmemiz lazım. Kimsenin hakkını yemiyoruz ve halka çok fazla saygı göstermeye çalışıyoruz ama suçlanıyoruz.”
Zohra da ailesiyle 1 aydır Türkiye’de. “Taliban birçok aile üyemi benden aldı. Zar zor canımızı kurtardık. Ama şimdi ‘Afgan mülteci başvurusu alınmıyor’ diyorlar. Ne yapacağız bilmiyorum. Türkiyeli kardeşlerimiz bize niye öfkeli bilmiyorum ama gerçekten çok zor durumdayız çok. Mecbur kaldık gelmeye.”