2016’da Beyaz Show’da “Çocuklar ölmesin” dediği için “terör örgütü propagandası yaptığı” gerekçesiyle bir yıl üç ay hapis cezasına çarptırılan, daha sonra yeniden yargılandığı davada beraat eden öğretmen Ayşe Çelik, o günleri anlatırken, “Bugün yine aynı süreçler yaşansa yine aynı şeyleri söylerdim” diyor ve ekliyor: “Çocuklar ölüyor, sessiz kalmayın.”
Bianet’ten Evrim Kepenek’e konuşan Ayşe Çelik, o gün barışı savunurken hissettiklerini şöyle anlatıyor:
“Amacım, vicdanlara seslenmekti. Çığlıklarımızı duyurmaktı. Ölümlerin durmasını çatışmaların sona ermesini istemekti. Çatışmaların medyada yer verilmeyen veya verilmek istenmeyen yönüne dikkat çekmek istedim. Ama Diyarbakır’dan Kürt bir öğretmenin yaşamı savunması ve ölümlerin durmasını istemesi, hain damgasını yemesine yeterli bir sebepti. Benim üzerimden “çocuklar ölmesin” demek de suç sayılmış oldu.
Ben sadece bir kurbandım. Esas amaç benim üzerimden halka korku salmak. “Sus, susmazsan muhalif olursan senin de başına bunlar gelir.” Asıl mesaj bunu herkese hissettirmekti.”
2016 yılından beri öğretmenlik yapamadığını ve yabancısı olduğu bir şehirde ailesinden uzakta yaşamak durumunda kaldığını anlatan Ayşe Öğretmen, dayanışma sayesinde zor günleri anlattığını söylüyor:
“Olumlu ve olumsuz bir çok tepkiler aldım. Birbirinden değerli gazetecilerden, yazarlardan, akademisyenlerden, hukukçulardan, siyasetçilerden, annelerden, öğrencilerden ve halktan aldığım büyük destek ile ayakta kalabildim. Tabii diğer taraftan da o kadar çirkin, can acıtan tepkilere maruz kaldım ki öfkelenmemek elde değil.
Mesela biri ‘o teröristin sütünü bebeğe vermeyin o da terörist olur, devletin şefkatli kollarında olmalı’ diye yazmıştı. Canım o kadar acımıştı ki saatlerce ağlamıştım. Kızımın çoklu gıda alerjisi var ve sırf süt alsın diye çok sert diyetler yapmak zorunda kaldım. Ama cezaevine girerken şartların çok ağır olması sebebiyle, kızımı anneannesine gönderdim. Ve sütten kesilmek zorunda kaldı. Bu canı çok acıtan ve içimde kocaman bir yara açmıştı.”
Bugün olsa yine aynı şekilde konuşacağının altını çizen Ayşe Öğretmen, en ufak bir pişmanlığı olmadığını belirtiyor:
“Her gün sosyal medyada kurşunların hedefinde, tankların tomaların ezdiği, tedavi parası bulunmayan SMA hastası çocukları, tecavüzden açlıktan ihmallerden dolayı ölen çocukların ölüm haberlerini okuyoruz. Yaşamak için bilmedikleri topraklara bin bir umutla gelip ancak cansız bedenleri kıyılara vuran bebekler için mücadele etmeliyiz. Yaşamı savunmalı, annelerin gözyaşlarının akmaması için savaşmalıyız. Artık annelerin feryatları değil çocukların kahkahalarını duymak istiyorum. Ben kızımın saçının bir teline zarar gelmesin diye gece gündüz uğraşırken başka bir annenin evlat acısını yaşamasını istemiyorum.”
Ayşe Öğretmen’in 1 Eylül mesajı ise şöyle:
“Martin Luther King der ki: ‘Kuşlar gibi uçmasını balık gibi yüzmesini öğrendik, ancak bu arada çok basit bir sanatı unuttuk, kardeş gibi yaşamayı..’
Neden hep birlikte barış ve uyum içinde renlerimiz kimliklerimiz ve dlillerimiz ile yaşamayalım? Hepimiz aynı gökyüzünün altında yaşıyoruz. Birini ötekinden üstün kılan ne?
Savaşlardan ölümlerden bıkmadık mı? Kan, kin, nefret yerine birliği sevgiyi, hoşgörüyü var etmek daha kolay. Son olarak daha güzel, daha yaşanılır bir dünya umudu ile ÇOCUKLAR ÖLMESİN ANNELER AĞLAMASIN..”
Kaynak: Bianet