Türkiye’deki siyasi aktörlerin daha sorumlu, seçmenlerin ise doğru bilgiye daha rahat ulaşmasına katkı sağlamayı amaçlayan Doğruluk Payı, kamuya açık ulusal ve uluslararası kaynaklardaki verileri kullanarak Türkiye’de kadınların durumuna ilişkin verileri derledi.

Kadınların toplumsal durumlarını gösteren istatistiklere bakıldığında, kadın haklarıyla ilgili artış gösteren çalışmalar ve mücadelelerin halen yetersiz kaldığını ifade eden Doğruluk Payı’na göre, doğru politikaların uygulamaya konması için de sorun teşkil eden alanların tespit edilmesi açısından da sayılara bakmak önemli bir çıkış noktası olabilir.
Kadınların işgücüne katılım oranı daha düşük
Doğruluk Payı’nın paylaştığı veriler, kadınların erkeklerden çok daha düşük işgücüne katılım ve istihdam oranlarına sahip olduğunu gösteriyor. Resmi istatistik kurumu TÜİK tarafından açıklanan, son olarak Kasım 2018 verilerinin yer aldığı işgücü istatistiklerine göre, 15-64 yaş grubundaki toplam erkeklerin %78,5’i işgücüne katılım gösterirken, bu oran kadınlarda sadece %38,3. Benzer bir eşitsizlik istihdam oranında da söz konusu. 15-64 yaş arası erkeklerin %69,5’i istihdam edilirken, kadınlarda bu oran %32,6 düzeyinde kalıyor. Aynı yaş grubu içerisinde erkekler arasındaki işsizlik oranı %11,4, kadınlarda ise tam %15.
Toplam genç nüfusun işsizlik oranı ise %23,6. Bu oran erkeklerde %21,3’ken, kadınlarda %27,7’ye kadar çıkıyor. Ülkedeki gençlerin durumuna ilişkin TÜİK’in referans verdiği bir diğer gösterge de genç nüfus içerisinde ne eğitimde ne istihdamda olanların oranı. Herhangi bir eğitim kurumunda veya işte olmayan 15-24 yaş arası kadınların oranı, erkeklerinkinin oransal olarak yaklaşık iki katı. İstatistiklere göre, 15-24 yaş arasındaki kadın genç nüfusu içerisinde ne eğitimde ne de istihdamda olan kadınların oranı %32,8. Eğitim görmeyen ve çalışmayan erkeklerin ise toplam genç erkek nüfusun içerisindeki payları sadece %16,1.
Kadınlar ev işleriyle meşgul olduğu için işgücünün dışında kalıyor
Kadınların eğitim düzeyleri, iş bulmalarında da önemli bir etken. Türkiye’de son olarak bitirilen eğitim düzeyi ne olursa olsun erkeklerin istihdam edilme oranları kadınlarınkinden daha yüksek. Bunun yanı sıra, son olarak daha alt kademeli bir eğitim kurumundan mezun erkeklerin işsizlik oranı kadınlara göre nispeten daha düşük. Doğruluk Payı’na göre, bu da Türkiye’de kadınların iş gücüne katılabilmeleri için yükseköğretim mezunu olmalarının daha önemli olduğu, erkeklerin herhangi bir yükseköğretim kurumundan mezun olmasa dahi istihdam edilebilirliklerinin daha yüksek olduğu sonucuna işaret ediyor.
Cinsiyetlerin işgücüne dahil olmama sebepleri de cinsiyetler açısından farklılaşmış durumda. Erkekler çoğunlukla emeklilik ve eğitimin devamı gibi sebeplerle işgücüne dahil olmazken, kadınların %55’i ev işleriyle meşgul olduğu için işgücünün dışında kalıyor. Doğruluk Payı, bunun arkasındaki en büyük sebebin bir hanede erkeklerin gelir sağlayıcı, kadınların da ev işlerini üstlenen birey olduğu yönündeki görüş olması olabileceğini ifade ediyor.
İş hayatında sigorta ve kayıtlılık durumu da yine cinsiyetler açısından oldukça adaletsiz bir tablo sunuyor. Tarımda neredeyse aynı sayıda çalışan erkek ve kadın bulunmasına rağmen kayıtlılık oranında büyük bir fark söz konusu; tarımda çalışan kadınların %92,7’si kayıt dışı çalıştırılırken, erkeklerin ise %76,9’u kayıt dışı çalıştırılıyor. Tarım dışı faaliyet alanlarında nispeten daha eşit bir oran gözlense de, halen tarım dışı alanlarda istihdam edilen kadınların %24,3’ünün bir sosyal güvencesi yok.
Okuryazar olmayan nüfus oranında da cinsiyetler arası büyük bir eşitsizlik var. 2016 verilerine göre, 6 yaş ve üzeri nüfus içerisinde yaklaşık 2,5 milyon kişi, yani toplamın %3,5’u okuma yazma bilmiyor, bu nüfusun içerisinde ise kadınların oranı %84,6 yaş üstü toplam kadın nüfusun %5,9’u okuma yazma bilmezken, erkeklerde bu oran sadece %1,1.
Kabinede sadece 2 kadın bakan
Türkiye’de kadınların siyasi karar mekanizmalarına katılımlarının oldukça orantısız. Türkiye’de mecliste kadın parlamenterler sadece %17,4’lük bir yere sahip ve bu oran yaklaşık %23,4 olan dünya ortalamasının da altında kalıyor. Şu an parlamentoda görev başında olan 595 milletvekilinin sadece 104’ü kadın. Yine şu anki kabinede sadece 2 kadın bakan bulunuyor. Yerel yönetimlerde ise cinsiyetler arası daha büyük bir eşitsizlik söz konusu. 2014 yılı yerel seçimlerinde kadın belediye başkanı oranı %2,9, muhtar oranı ise %2 seviyelerinde kalmıştı.
Kadınlar, yöneticilik gibi üst kademe pozisyonlarda da erkeklerle eşit düzeyde yer bulamıyor. Dünya Bankası Girişimcilik Araştırması’na göre, Türkiye’de kesin ve en güncel sayılar bilinmemekle beraber şirket sahipliğinde kadınlar sadece %25,4’lük bir yer tutuyor. Kadın çoğunluklu yöneticilere sahip şirketlerin oranı ise sadece %0,3. Şirketlerin sadece %5,4’ünde bir kadın üst düzey yönetici bulunuyor. Tam zamanlı çalışanların da sadece %21,9’u kadın.
Doğruluk Payı, Yüksek Öğretim Kurumu’nun sağladığı güncel verilere bakarak akademide de nispeten daha iyi ama benzer bir durumun varlığını tespit ediyor. Örneğin, mevcut akademik yıl içerisinde kadın profesörler toplam profesörlerin sadece %31,5’ine tekabül ediyor. Bu oran, Doktor Öğretim Üyeleri içerisinde %43,2. Türkiye’deki öğretim elemanı tüm akademisyenler içerisinde ise kadınların oranı %44,6.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun kamuya açık kaynaklardan derlediği istatistiklere göre, geçtiğimiz yılda kadın cinayetleri artış göstermiş. 2018 yılında 440 kadının öldürüldüğü, 317 kadın ve 1.217 çocuğun da cinsel istismara uğradığı belirtiliyor.