Ukrayna-Rusya savaşı patlak verdiğinde, Ukraynalı annelerin önünde iki seçenek vardı. Ya eşleri ya da partnerlerine destek olmak için ülkede kalmak ya da çocukları için daha güvenli bir yere göç etmek ülkeyi terk etmek. Gidenler mülteci olmanın zorluklarıyla baş etmeye çalışırken, kalanlar çocuklarıyla ölüm kalım mücadelesi veriyor.

Yuliia Sirenko yazı bombardıman altındaki Kharkiv kentindeki dairesinde tek başına geçirdi.
Eylül ayı yaklaşıyordu ve bir karar vermesi gerekiyordu. Doğuda Rus birlikleriyle savaşan kocası Yurii’ye destek olmaya devam etmek için ülkede kalmak. Ya da birkaç ay önce güvenli bir yere götürdüğü küçük kızının yanına, ülkenin batısına gitmek.
Rusya’nın işgalinden bu yana milyonlarca çocuklu kadın benzer senaryolarla karşı karşıya kaldı. Birçoğu ülkeyi terk etti ve beraberinde getirdiği tüm büyük zorluklarla birlikte mülteci olmayı seçti. Ancak eşleri ya da partnerleri savaşırken Ukrayna’da kalanlar için ayrı mücadeleler ve tehlikeler söz konusu.
Bazı anneler kendilerini sevdiklerinin asker birlikleri için gönüllü olmaya ve bağış toplamaya adarken, diğerleri ise çocuk bakımı, maddi kaygılar ve ailelerinin beklentileriyle boğuşuyor.
“Bu çok zor, çünkü herkes Ukrayna’nın dört bir yanına dağılmışken ben bir orada bir burada olmak zorundayım,” diyor 28 yaşındaki Sirenko, Ağustos başında, 6 yaşındaki çocuğunun yatak odasının hâlâ oyuncaklarla dolu olduğu, ailenin ürkütücü derecede sessiz dairesinde otururken. Oturdukları bina Rus bombardımanından kurtulmuştu ama komşuların çoğu kaçmış ve henüz geri dönmemişti. “Her gün sadece o günü yaşıyorsunuz.”
Altı aydan fazla süren çatışmaların ardından, savaş öncesi 40 milyondan fazla insanın yaşadığı ülkeyi ayakta tutmaya yardımcı olan sosyal hizmetler ve ağlar büyük ölçüde çökmüş durumda. STK’lar yeni bekar, yerinden edilmiş ve dul anneleri barındırmaya ve onlara yardımcı olmaya çalışıyor. İhtiyaçları ürkütücü boyutta. Eylül ayında okulların başlaması biraz olsun nefes aldırdı. Okulların yarısından fazlası yüz yüze eğitim için yeniden açıldı.
“Kendilerini suçlu hissediyorlar. Şikayet edemeyeceklerini düşünüyorlar,” diyor Kiev merkezli bir kadın örgütü olan La Strada Ukraine’nin başkanı Kateryna Cherepkha.
İki çocuk annesi Iryna Arziaieva, “Burada kalmanın benim için zor olacağını düşünmüştüm,” diyor. Ancak eşi gittikten sonra diğer alternatifin kendisi için daha kötü olacağını anlamış. Böylece o, 13 yaşındaki Mariia ve 15 yaşındaki Illia, Kiev’in Vyshneve banliyösündeki küçük dairelerinde kalmışlar. Eşi için “Bize ihtiyacı olduğunu hissettim” diyor Arziaieva. Üçü de yerinden edilmiş ya da artık bir evi olmayan Ukraynalılar için açılan bağış yerlerinde gönüllü olarak çalışmışlar bi süre.
Arziaieva “Ne zaman boş zamanım olsa… onun eşyalarını gördüğümde, tek başıma yatağa girdiğimde onu özlüyorum” diyor gözyaşları içinde.
“Geri döneceğiz”
Sirenko’nun ailesi de kalmaya karar verenler arasında.
Aile ilk olarak Rusya’nın işgalinden bir hafta sonra evlerinden kaçmış. Yaşıtı diğer erkekler gibi ülkeyi terk etmesi yasaklanan Yurii hariç herkes daha sonra Berlin’e gitmiş. Ama orada mutlu olamayıp Ukrayna’ya geri dönmüşler. Torun ve büyükanne Lviv’de bulabildiklerinin en iyisi olan tek yataklı küçük bir daireye yerleşirken, Sirenko Kharkiv’deki dairesine geri dönmüş. Orada, Rusya sınırından sadece 25 mil uzakta, günlerini kocasının birliği için bağış toplayarak ve onlar için şarj cihazından, termal görüntüleme kameralarına kadar kadar birçok ihtiyaç malzemesini arayarak geçirmiş.
Eylül başında kızı Vasylyna’nın gözyaşlarına daha fazla dayanamayan Sirenko, kızının birinci sınıfa başlamasından hemen önce yanında olabilmek için eşyalarını toplayıp Lviv’e gitmiş.
Sirenko hala Kharkiv’e ve küçük kızının oyuncaklarıyla dolu odasına geri dönüp Yurii’nin eve dönüşünü beklemeyi umuyor.
“Şehrin artık bombalanmayacağı belli olur olmaz,” diyor Sirenko, “geri döneceğiz.”
*Bu yazı Washington Post haber sitesinde yayınlanmıştır, SES Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu için kısaltılmıştır.