TBMMM de Türkiye’nin 2025 yılı bütçesi görüşülüyor. Bugün Genel kurulda sunumlar yapılacak. Peki Türkiye’nin 2025 yılı bütçesi, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları açısından ne kadar duyarlı? “Kadının Güçlendirilmesi” başlığı altında ayrılan bütçe payı yeterli mi? Bu sorunun peşine düşün Bianet’ten Evrim Kepenek TBMM muhalefet grubundan 3 kadın milletvekilin bu konudaki yorumlarını derledi.

Habere göre kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği, sadece kâğıt üzerinde “güçlendirilmesi” gereken bir alan olarak ele alınmış, gerçekçi kaynak ayrımları, kadınların temel ihtiyaçları ve şiddetle mücadele gibi hayati konular için somut adımların eksikliği göze çarpıyor.
Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme (TCDB), kadınların ve erkeklerin ihtiyaçlarını gözeterek kamu kaynaklarının dağılımında adalet sağlamayı hedefler. Ancak Türkiye’de bu hedef, yerini eril zihniyetin egemenliğine ve toplumsal kaynakların belirli çevrelerin çıkarlarına uygun olarak kullanımına bırakmış durumda.
Sevilay Çelenk: Kadın Hakları Açısından Bir Felaket Bütçesi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nden (DEM Parti) Sevilay Çelenk, 2025 yılı bütçesinin kadın hakları açısından bir felaket bütçesi olduğunu ifade ederken, toplumsal cinsiyet duyarlılığının bütçe görüşmelerinde dikkate alınmadığını söylüyor. Çelenk’in aktardığına göre, kadınların güvenliğine, istihdamına ve yaşam kalitesine yönelik gerçek bir planlama yapılmadığı gibi, kaynakların bir kısmı kadın cinayetlerini ve şiddeti körükleyen cinsiyetçi söylemlerle desteklenen alanlara ayrılıyor.
Örneğin, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın “Kadının Güçlendirilmesi” için ayrılan bütçesi, toplam bütçenin yalnızca yüzde 0,3’üne denk geliyor.
Oysa “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi” başlığı altında bunun üç katı bir ödenek ayrılmış durumda. Kadının aile içindeki bağımlı konumunu pekiştiren bu anlayış, kadın haklarına ve bağımsız yaşama dair herhangi bir ilerleme sağlamaktan çok, geleneksel rollerin korunmasına yönelik bir politika yürütüldüğünü gözler önüne seriyor. Kadın istihdamını, eğitim olanaklarını artırmak yerine, kadınları aile içinde sıkıştırmaya yönelik bir yaklaşım benimsenmiş.
EMEP Milletvekili Sevda Karaca, “Bu bütçe açıkça bir yıkım bütçesidir. Kadınlar adına yapılan harcamalar, yalnızca sembolik kalemlerden ibaretken, bütçenin en büyük dilimleri çeşitli sermaye gruplarına ve iktidar destekli projelere aktarılıyor. Eğitim ve sağlık gibi kamusal hizmetlere ayrılan payın azalması, özellikle kız çocuklarının eğitimden mahrum kalmasına ve kadınların sağlık hizmetlerine erişiminin zorlaşmasına sebep oluyor. Bütçe planlamalarında eğitimde tasarruf tedbirleri kapsamında kız çocuklarının eğitimine yönelik kaynakların kısıtlanması, kadınlar için geleceği daha da karanlık bir hale getiriyor.” diyor.
CHP Milletvekili Aysu Bankoğlu “Toplumasl Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme (TCDB) üç önemli ayağı var; bütçelemenin hazırlanması, uygulanabilirliği ve denetimi. 2025 bütçe görüşmelerinde gerek Cumhurbaşkanı Yardımcısının sunumunda, gerek diğer Bakanlıkların bugüne kadar açıkladığı verilerde TCDB’ye yönelik tek bir atıf dahi göremedik. Bütçe hazırlanma sürecine STK’ların, uluslararası organizasyonların, akademisyenlerin doğrudan katılımı bir yana parlamentonun bile dahil edilmediğini görüyoruz. Bütçelemede ise kamu giderleri, vergilendirme ve kamu hizmetleri açısından TCDB’nin kriterlerine hiçbir şekilde uyulmadığını görüyoruz. Vergi mükelleflerinin cinsiyete göre sınıflandırılmadığı, kamu hizmetlerinin kadınların dezavantajlı durumuna göre analiz edilmediği, pozitif ayrımcılığın uygulanmadığı ve kadınların eşit hak, imkan ve fırsatlara sahip olamadığı bir bütçeyle karşı karşıyayız. Daha da somutlaştıracak olursak; genç kadın istihdamı, ne eğitimde ne istihdamda olan kadınlar (NEET), kadın öğrencilere tanınan harç, vergi istisnaları veya hijyenik ped, menstürel ürünler gibi temel tüketim malzemelerinden alınan lüks tüketim vergilerinin hiçbir şekilde bütçeye dahil edilmediğini görüyoruz. Yine eğitim, hukuk, spor gibi alanlarda da herhangi bir teşvik destek yapılmamış durumda.”
Ayrıntılara inildiğinde görüyoruz ki Türkiye’nin bütçesi, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir bütçelemeden oldukça uzak.
Haberin tamamına buradan ulaşabilirsiniz