New York Times yazarı Jillian Kramer, salgının kadın akademisyenler üzerindeki etkisini incelediği yazısında, pandeminin araştırma ve kariyerlerini ilerletme yolunda zaten engellerle karşılaşan akademideki kadınlar için yeni bir engel oluşturduğunu ifade ediyor.
Görsel: New York Times
Jillian Kramer
Lisa Warner, bu yıl için ne büyük planlar yapmış olursa olsun, salgınla birlikte hepsi altüst oldu. Idaho’daki Boise Eyalet Üniversitesi’nde yardımcı doçent olarak verdiği biyokimya derslerini çevrimiçi yapmak zorunda kaldı ve laboratuvarı geçici olarak kapatıldı. 4 yaşındaki oğlunun kreş kapandı ve Dr. Warner verimliliğinin azaldığını hissetti. Sözleşmesinin sona ereceği 2024 yılına kadar, kariyerinin ilk dönemlerinde akademisyenlerin çoğunun hevesle beklediği uzun vadeli iş güvencesini erişme şansını kaybetmekten korkuyordu.
Aynı günlerde, Oregon Üniversitesi’nde antropoloji profesörü yardımcısı ve 3 yaşında bir kız çocuğu annesi olan Maria Fernanda Escallón, bir gömme dolabın içinde ve ara sıra bir arka bahçede, bakım taleplerinden uzakta, sessiz anlar yakalamayı kovalıyordu. Bir yandan da uzun vadeli iş güvencesine sahip olabilmek için gerekli olduğunu düşündüğü birçok yayın üretmenin yanı sıra bir de kitap yazmaya çalışıyordu.
Gecenin geç saatlerinde, diğer kadın öğretim üyeleriyle e-posta yoluyla kaybedilen zaman ve bir türlü sonlanmayan araştırmalara dair endişelerini paylaşır olmuştu.
“Umarım yönetim, bakım verenlerin bu sorununu hafifletmek için bugün yaptıkları her şeyin, profesörlüğün bundan beş ila 10 yıl sonra nasıl görüneceğini doğrudan etkileyeceğinin- ne kadar çeşitli olacağının ve akademi içinde kaç kadının karar verici mekanizmalarda olacağının – farkındadır” diyor Dr. Escallón.
Pandemi, ülke genelinde cinsiyet eşitsizliklerini açıkça ortaya koydu ve akademideki kadınlar da bu eşitsizliklerden nasibini aldı. Salgın üniversitelerin bahar döneminde patlak verdi, dersler çevrimiçine döndü, araştırmacılar laboratuvarlarını terk etmek zorunda kaldı. Genç veya okul çağında çocuğu olan fakülte üyeleri, özellikle de kadınlar, çocuklarının uzaktan eğitimine göz kulak olmak ve ders vermek arasında mekik dokudu.
Pek çok üniversite, öğretim üyelerine, özellikle bakım verenlere ve kadınlara yardımcı olmak için politikalar geliştirmeye çalıştı. Bu sonbahar dönemi öncesindeki yaz tatilinde, Dr. Warner ve Dr. Escallón’un öğrettiği kurumlar da dahil olmak üzere bazı kurumların yöneticileri, uzmanların Covid-19’un neden olduğu krizleri engellemeye yönelik tavsiye stratejilerini yeniden değerlendirmeye ve geliştirmeye başladı.
Ancak akademideki kadınların şu anda karşı karşıya olduğu sorunlar yeni değil. Bu sorunlar, üniversitelerin kadın öğretim üyelerinin, özellikle de beyaz olmayan kadınların kariyerlerine ket vuran ve uzun süredir devam eden cinsiyet uçurumlarının daha ciddi versiyonları ve pandemiyle kurumsal tepkilerin ötesine geçen mücadele yöntemleri gerektirecek gibi duruyor.
Bazı kadın akademisyenlerin salgın döneminde daha sert öğrenci değerlendirmeleriyle karşılaştığını da belirtmek gerekiyor. Araştırmalar, cinsiyet önyargısının dönem sonu değerlendirmelerinde yaygın olduğunu gösteriyor. “Kadınlar daha çok görünüşleri veya seslerinin tonuyla – öğretme beceriyle daha az yakından ilgili olan şeyler – ilgili yorumlar alıyor” diyor California Üniversitesi’nden Jenna Stearns.
Kadınlar çocuk bakımı sağlama ve bakıcılık rollerini erkeklerden daha fazla üstleniyor. Bu nedenle uzmanlar, tecrit sırasında kadınlara yönelik değerlendirmelerin daha kritik olabileceği konusunda uyarıyor.
Bu durumlarla karşılaşan üniversitelerin, öğretim görevlilerinin ve bakım verenlerin yüklerini hafifletme girişimleri de çeşitlilik gösterdi. Amherst Massachusetts Üniversitesi’nde fakültede cinsiyete dayalı eşitsizlikler inceleyen sosyolog Joya Misra, bazı kurumlarda, kadın öğretim üyelerine “gerçekte ne olduğu ve salgının mevcut sorunları nasıl derinleştirdiği üzerine düşünülmediğini” söylüyor.
Örneğin bu yaz Florida Eyalet Üniversitesi, çalışanların uzaktan çalışırken çocuklarına bakmalarına izin verilmediğini açıkladığında büyük tepki aldı (Üniversite o zamandan beri tutumunu değiştirdi.) Michigan Üniversitesi’nde, yönetim ebeveynler için esnek ödenekler içeren taleplerini kabul etmeyince sendikalı yüksek lisans eğitmenleri greve gitti. Daha sonra mevcut bir çocuk bakımı ödeneğinin geçici olarak genişletilmesi sağlandı.
New York Times’da yayınlanan yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.