Gülseren Onanç
KONDA araştırma şirketinin araştırmalarına göre, Türkiye’de toplumun en çok talep ettiği şey adalet. MIT Profesörü Daron Acemoğlu’na göre, adalet kavramı uzlaşmazlıkların hukuk yoluyla çözülmesi olarak anlaşılmamalı. Adalet toplumun sosyal ve siyasal süreçlere katılım sağlaması, kimsenin kendini bir başkasının tahakkümü altında hissetmemesi, her bireyin insan onuruna yakışan bir yaşam sürme fırsatına eşit erişimidir.
Türkiye İş İnsanları Derneği TÜSİAD bu hafta Türkiye’de adaletin tesisi yönünde önemli bir adım atarak “Yeni Bir Anlayışla Geleceği İnşa: İnsan, Bilim, Kurumlar” adlı çalışmasını kamuoyu ile paylaştı. İki yılı aşkın bir süredir büyük titizlikle üretilen bu çalışma hem içerik hem de süreç açısından çok değerli. Bana heyecan ve umut veren bu çalışmanın içerik açısından önemini şu başlıklarda anlatmak istiyorum;
Başka bir Türkiye mümkün
1. Gelişmiş, saygın, adil ve çevreci bir Türkiye hedefi
‘Geleceği İnşa’ çağrısı yolumuzu kaybettiğimiz bir zamanda Türkiye’ye ilişkin dört temel hedef koyuyor:
• Gelişmiş Türkiye: Ekonomik istikrarın kaybolduğu, Türk Lirası’nın dünyada en çok değer kaybeden para olduğu, Merkez Bankası’nı Cumhurbaşkanı’nın yönettiği, enflasyonun hızla yükseldiği, işsizliğin arttığı günümüz Türkiye’sinden ekonomik istikrara, öngörülebilir yatırım ortamına, düşük enflasyona ve güçlü makro ekonomik dengelere sahip, istihdam yaratan, sürdürülebilir büyümeyle kişi başı geliri yüksek gelişmiş bir Türkiye olmak.
• Saygın Türkiye: AİHM kararlarını hiçe sayan, İstanbul Sözleşmesi gibi uluslararası anlaşmalardan ayrılan, AB ile müzakereleri durma noktasına gelmiş, Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını talep eden 10 ülkenin büyükelçisini göndermek ile tehdit eden günümüz Türkiye’sinden uluslararası alanda diplomasi ve iş birliğiyle rol model olan, AB entegrasyonu başta olmak üzere Batı’yla ilişkilerini güçlendiren, uluslararası hukuka ve sözleşmelere bağlı, saygın bir Türkiye olmak.
• Adil Türkiye: Kadınların, Kürtlerin, LGBTİ+ bireylerin, göçmenlerin toplumda eşit var olamadığı, yoksulluğun, işsizliğin arttığı, günümüz Türkiye’sinden gelir adaletini tesis eden, bölgesel farklılıkları gideren, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayan, dil, din, mezhep, ırk, köken ayrımı olmadan herkesin eşit ve özgür yaşadığı, toplumda hiçbir kesimi kalkınma sürecinde geride bırakmayan adil bir Türkiye olmak.
• Çevreci Türkiye: İkizdere’yi Kaz Dağları’nı, zeytinliklerini madenler için yok eden, Kanal İstanbul, İstanbul Havaalanı ve onlarca AVM ile betonlaşan günümüz Türkiye’sinden ekosistemin dengesini gözeten, karbon nötr kalkınmayı başaran, gelecek kuşaklara yeşil ekonomik dönüşümü içselleştirmiş bir yönetişim sistemi sunan, çevreci bir Türkiye olmak.
2. Kimseyi dışarda bırakmamak için demokrasi ve laiklik
Bu çalışma uzun zamandır demokrasi ve laiklikten uzaklaşmış Türkiye’nin yeniden kimsenin dışarıda kalmadığı, kucaklayıcı, çoğulcu demokrasi talebini dile getiriyor. TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan, “Farklı dil, din, ırk, mehzep, etnisite, sosyo-ekonomik kökenden insanlardan oluşan milleti düşününce, herkesi harekete geçirmek, herkesin katkısını almak, kimseyi dışarıda bırakmamak ancak demokrasi ve laiklik ile mümkün olabilir” diyerek Daron Acemoğlu’nun Adalet kavramının içeriğini dolduruyor.
3. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve İstanbul Sözleşmesi
TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, “Modern ve demokratik bir toplumun yapı taşlarından birisi de kadınların her alanda var olmasıdır. Kadınların toplumsal hayata katılmaları, tüm beceri ve enerjileriyle toplumun ilerlemesine ve değerlerini oluşturmaya katkıda bulunmaları ise, ancak laik bir ortamda gerçekleşebilir. Türkiye’nin böyle bir dönüm noktasında İstanbul Sözleşmesi’nden çıkması kabul edilebilecek bir durum değildir” diyerek kadınların katkısı olmadan demokratik bir toplumun inşa edilemeyeceğine net bir vurgu yapıyor.
4. Yeni bir kalkınma anlayışı: İnsan, bilim, kurumlar ve kurallar
Yeni Bir Anlayışla Geleceği İnşa Raporu kalkınmayı üç temel üzerinde olabileceğini söylüyor: 1. İnsani Gelişme ve Yetkinleştirme 2. Bilim Teknoloji ve İnovasyon 3.Siyasal, Ekonomik Toplumsal Kurumlar ve Kurallar. Yeni anlayış fikrini TÜSİAD’a öneren proje koordinatörü Hüsamettin Onanç (kendisi eşim olur) “Biz eğer kalkınacaksak kurumlara ve kurallara, insan kaynaklarına ve yenilikçi yaratıcı fikirlere ihtiyacımız var” diyor.
Politikaya aktif giren güçlü sivil topluma ihtiyacımız var
TÜSİAD’ın Geleceği İnşa toplantısının konuşmacısı ‘Dar Koridor’ kitabının da yazarı olan Daron Acemoğlu, “son beş bin yıllık tarihimizi anlamak için iki unsura bakmak gerekli” diyor; toplumun gücü ve devletin gücü. Bu iki güç dengede olduğu toplumlarda gelişme sağlanıyor. Ne toplum devlet kurumlarını ortadan kaldıracak kadar ne de devlet toplumu ezecek kadar güçlü olmalı.
Acemoğlu, toplumu temsil eden sivil toplum kuruluşlarının güçleri ile devletin gücünün dengede olma halini dinamik bir koridor olarak tanımlıyor. “Bu koridorda hem devlet hem toplum güçleniyor ve gelişme sağlanıyor. Gelişmiş bir toplum için sivil toplumun devleti, şirketleri, elitleri denetlemesi gerekli. Güçlü sivil toplum devleti de güçlendiriyor. Ama bu yüzyıllık süreç gerektiriyor. Türkiye hala bu koridorda değil, koridorda olmamasının nedeni sivil toplumun zayıflığı. Türkiye’de sivil toplumun gelişmesi ve politikaya katılması gerekli. Daha iyi bir gelecek inşa etmek için sivil toplumun aktif bir şekilde politikaya girmesi gerekir.”
Güçlü sivil toplum örneği
TÜSİAD’ın ‘Geleceği İnşa’ çağrısını siyasete aktif olarak katılan güçlü sivil toplum örneği olarak çok değerli buluyorum. Kapsayıcı, güncel, çözüm odaklı, araştırmaya dayanan TÜSİAD’ın bu çağrısının çok ihtiyacımız olduğu bir dönemde gelmesi bana ve kadın hareketinin tanıdığım bazı temsilcilerine umut verdi.
İlham veren kadın hareketi
Türkiye’de yıllardır kadınların sorunlarını dillendiren, taleplerini kamusal alana taşıyan, siyasete direk olarak girerek devleti denetlemeye çalışan, bunun için bedel ödeyen güçlü bir kadın sivil toplum örgütlenmesi var. Kadın hareketi Türkiye’yi demokratik koridora taşıma dinamiğini gösteren belki de tek örgütlü yapı. Kadın hareketinin mücadelesinin TÜSİAD’a ilham verdiğini düşünüyorum.
TÜSİAD’tan sivil toplumun SES’ini yükseltme çağrısı
TÜSİAD kadın hareketinin yıllardır savunduğu toplumsal cinsiyete, eşitliğe, adalete, laikliğe, insana, bilime, kurumların güçlenmesine ilişkin konuları savunuyor. Ama bundan da önemlisi bağımsız bir sivil toplum örneği göstererek yeni bir siyaset talebi ortaya koyuyor.
TÜSİAD ‘Geleceği İnşa’ çağrısı ile tüm siyasetçileri, kanaat önderlerini, farklı toplum kesimlerini temsil eden sivil toplum örgütlerini, basını ve yurttaşları aktif olmaya ve sivil toplumun SES’ini yükseltmeye davet ediyor. TÜSİAD başkanı Simone Kaslowski, “Bu çalışma gelişmiş, saygın, adil ve çevreci bir Türkiye için toplumun istisnasız tüm kesimlerine yapılan, Türkiye’nin geleceğini beraber inşa etme çağrısıdır” diyerek herkesi göreve çağırıyor.
Yıllardır devam eden zorlu mücadelemizde, siyasete aktif olarak katılan güçlü bir sivil toplum kuruluşu olarak TÜSİAD’ı yanımızda görmek bize güç ve umut verdi.
Şimdi daha geniş kitleler ile sivil toplumu güçlendirmek ve ‘Geleceğimizi Birlikte İnşa Etme Zamanı.’