Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2022 yılı bütçe teklifine göre, kadın başına düşen harcama sadece 22.5 lira ve büyük bir kısmı da personel giderine ayrılmış durumda.
Bütçe planlanmasını değerlendiren kadın milletvekilleri, bütçede kadınlar ve çocuklar için hiçbir beklentilerinin olmadığını, toplumsal cinsiyet sözcüğünün tamamen ortadan kaldırıldığını söylüyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçe görüşmeleri TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda geçtiğimiz hafta gerçekleşti.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık yaptığı açılış konuşmasında Türkiye’nin çekildiği İstanbul Sözleşmesi’ne değinmedi.
Bakan Yanık, 2022 yılında Türkiye Üniversite Gençliği Profil Araştırması’nın üçüncüsünü gerçekleştireceklerini, “boşanma nedenlerini incelemek üzere” Türkiye geneli nicel bir ‘Boşanma Araştırması’ yapılacağını da söyledi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2022 yılı bütçe teklifi ise 66 milyar 131 milyon 543 bin lira, yani her kadının payına 22.5 lira düşüyor, hem de büyük kısmı da personel giderine ayrılmış durumda.
Peki bütçe nereye gidiyor?
Evrensel’den Elif Ekin Saltık’a göre, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesi kadına yönelik şiddetle mücadeleden, bakım hizmetlerinin kamusallaştırılmasından, derin yoksullaşmanın, işsizliğin, güvencesizliğin önüne geçilmesinden, eşitlikten ve kadınların güçlendirilmesinden tümüyle uzak kalırken, ailenin korunması adına kadınların adının geçmediği bir yaklaşımla hazırlandığı görülüyor.
HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca Aile Bakanlığının bütçesini kadınlar açısından değerlendiriyor.
“Bu bütçede kadının güçlenmesi için hedeflenen hiçbir şey yok”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca:
“Öncelikle 1 buçuk trilyonun üzerindeki bir bütçede Aile Bakanlığı’na sadece yüzde 3,77 oranında bir pay ayrılıyor. Bu ayrılan payın yüzde 75’i de personel giderleri olarak ayrılmış. Bu, kadınlar, çocuklar, kırılgan gruplar için bütçede bir açılım ya da onlar adına yapılacak herhangi bir çalışma olmadığını çok açık ve net bir göstergesi oluyor. Kadının güçlendirilmesi alt birimi için ayrılan pay 998 milyon lira. Bunu Türkiye’deki kadın nüfusuna böldüğümüzde kadın başına düşen sadece 22,5 lira, ayrıca bunun yüzde yetmiş beşi personel giderleri. Yani bu ayrılan bütçe ile kadın için, kadının durumunun güçlendirilmesi için bir hedef konulmuş olduğunu düşünmek mümkün değil. Yine çocuklar için yoksullar için derin yoksulluk yaşayan kişiler için sosyal yardımlar başlığı altında 414 lira öngörülüyor. 2020’de pandemi döneminde ve pandeminin devam ettiği bir süreçte derin yoksulluğun giderek kronikleştiği bir ortamda 572 lirayı 414 liraya düşünmüşler. Peki tüm bunlarla birlikte bütçede aslan payı kim ayrılmış, tabii ki faiz lobilerine ayrılmış. Derin yoksulluk yaşayan vatandaş perişan durumda, yoksul vatandaşa diyorlar ki ben sana 414 lira vereceğim ama sen bana 2875 lira daha vereceksin, bütçe böyle bir bütçe. Bu bütçeden ne çocuklar için ne gençler için ne emekliler için ne kadınlar için ne de derin yoksulluk yaşayan yurttaşlar için hiçbir beklenti yok. Bu bütçede kadının güçlenmesi, kadının özgürlüğü, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına şiddet, kadın cinayetleri bunlarla mücadele için hedeflenen hiçbir şey yok.”
HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu:
“AKP iktidarı uzun zamandır zaten toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme çalışmasından vazgeçti. Bu sözü telaffuz bile etmiyorlar. Kadınların eşit yurttaşlar olarak yaşamasına yönelik bütün bakanlıkların yapması gereken bir duyarlılık geliştirme yok. Mesela eğitimde ayrımcı kitapları ortadan kaldırma, eşitliğe yönelik bir eğitim, aynı şekilde hijyen malzemelerinin vergi dışı tutulması hatta ücretsiz verilmesi, cezaevlerinde bunların sağlanması, şiddetin önlenmesi için sığınakların sayısının artırılması önleyici başkaca tedbirlerin alınması gibi pek çok şeye dair bir plan bir adım yok. Bunlara dair bir tartışma yürütülmüyor, biz yürütüyoruz bu tartışmaları fakat yıllardır bunlar reddediliyor. Bunun için daha yüksek bir dayanışma ve toplumsal mücadele gerekiyor, çünkü iktidarın artık bunlardan vazgeçtiği ortada. Bütün hedefler Türkiye’de sadece yüzde 1’lik bir kesimi korumak için.”
“Orta Çağ’a dönüş siyaseti”
TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil:
“Ayda en az yirmi kadının erkekler tarafından öldürüldüğü, sadece AKP iktidarı boyunca 500 bine yakın çocuğun doğum yapmaya zorlandığı, LGBTİ+’ların alenen yaşamlarıyla tehdit edildikleri, çocuk istismarında dünya üçüncüsü, uluslararası toplumsal cinsiyet eşitliği sıralamasında dibin de dibine oturmuş bir ülkede yaşıyoruz.
Üstelik tüm bunlar tesadüf falan değil. Saray rejiminin son derece bilinçli Orta Çağ’a dönüş siyasetinin sair sonuçları sadece.
Böylesi bir rejimin, kadının adını bile yok sayan bakanlığının bütçesinden kadınlar ve çocuklar lehine bir çıkarım aramak, tam bu nedenle ebette abesle iştigal olur.
Sarayın atanmış bakanları deve kuşu gibi kafalarını kuma gömüp ‘Kadına yönelik şiddetle mücadelemiz çok iyi yürütülüyor, vallah, şahaneyiz, hiçbir eksiğimiz yok’ demeye devam ede dursunlar. Ya toplumsal cinsiyet eşitliği kavramına savaş açarken aynı anda kadına yönelik şiddetle mücadele edebileceği yalanını satan daha da fenası hiç ihtimal vermiyorum ama buna inanan karakterler tarafından yönetiliyor bu ülke!
Kaynak: Evrensel