Feminist dış politika kavramının öncüsü olan İsveç, neden NATO üyeliğine başvurma kararı aldı? Bu, söz konusu politikayla çelişmiyor mu? Feminist gazeteci Anna Clara-Bratt, İsveç’in NATO’ya üyelik başvurusunu ve feminist dış politikasını değerlendiriyor.

Feminist dış politika kavramının öncüsü olan İsveç, neden NATO üyeliğine başvurma kararı aldı? Bu, söz konusu politikayla çelişmiyor mu? Feminist gazeteci Anna Clara-Bratt, İsveç’in NATO’ya üyelik başvurusunu ve feminist dış politikasını bianet’ten Selay Dalaklı’ya değerlendirdi.
İsveç, bildiğimiz üzere feminist dış politika kavramının öncüsüydü ve şimdi İsveç NATO üyeliğine başvurdu. Peki, İsveç’in feminist dış politikası genel anlamda nasıl bir yaklaşımı öngörüyor ve NATO üyelik başvurusunu bu bağlamda nasıl yorumlamak gerekiyor?
Öncelikle, feminist politikanın insanlarca pek de fazla bilinmediğini söylemeliyim. Lund Üniversitesi’nden siyaset bilimciler şunu soruyor: “Feminist bir iç politikamız yoksa nasıl feminist bir dış politikamız olabilir?” Ben, bunun yerinde bir soru olduğunu düşünüyorum.
Çok yüzeysel olduğunu söyleyebilirim. Bu, daha çok feminist ideolojiye sahip bir dışişleri bakanımızın olması ile, Margot Wallström ile ilgili. Bu, şimdi biraz değişti çünkü artık yeni bir dışişleri bakanımız var.
Feminist bir dış politikaya sahip olmak kolay değildi. Bu, tam olarak neydi ki? Wallström, silahlar ve Suudi Arabistan ile ilgili sert açıklamalar yaptığında bu keskin çıkışları sonrasında başbakan yumuşatıyordu.
Dahası, bir kişi için feminizm olan şey, bir başkası için başka bir şey olabilir. Bazıları bu kelimeyi kullanmanın iyi olduğunu söylüyor. Bu, ilk adım ve diğer ülkeleri de teşvik etti.
NATO üyeliğine gelecek olursak, feminist olsun veya olmasın İsveç’teki herkesin tüm bu olanlar karşısında, hem [Rusya Devlet Başkanı Vladimir] Putin’in [Ukrayna’yı] işgali hem de isveç’in NATO’ya üyelik başvurusu karşısında şaşkın olduğunu söyleyebilirim.
Bugünlerde artık genel geçer bir bilgi haline gelen bir şey var: Finlandiya ile yakın müttefikiz. Kulağa mantıklı geliyor, değil mi? Komşuyuz. Ama ben bu ittifak hakkında daha önce pek de bir şey duymamıştım.
Yine de belirtmem gerekiyor ki pek çok insan Finlandiya’daki korkuyu anlıyor. Yaşlı insanlar, Finlandiya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı’nı hatırlayanlar bu korkuyu anlıyor ve tamamıyla buna saygı duyuyor.
Ayrıca artık söz konusu olan eski düşman Sovyetler Birliği değil; bu, özel olarak Putin ile ilgili. Hiç kimse onu kontrol edebiliyormuş gibi görünmüyor. Milliyetçilik dışında nasıl bir ideolojinin olduğu bile belli değil.
Sosyal Demokratların fikrini değiştiren neydi?
Yine de herkes şaşkın. Ukrayna’nın işgalinden birkaç hafta sonra tüm Sosyal Demokrat partili bakanlar çok net bir şekilde şunu söyledi: “Asla ve kat’a NATO’ya girmeyeceğiz.” Aslına bakılırsa şaşırmıştım ve şöyle düşünmüştüm: “Gerçekten emin görünüyorlar, onlara güvenebilirim.”
Fakat sonrasında fikirlerini neden değiştirdiklerini hiç söylemediler. Birdenbire, bir gecede bunu (NATO’ya üyelik başvurusu) yaptılar ve partinin vekilleri arasında demokratik bir süreç sahnelediler.
Büyük çevrimiçi toplantılar oldu ve bazılarının iddia ettiği üzere, milletvekilleri bu toplantılar esnasında hiç konuşamadı. Sadece bakanları dinlediler. Hiç kimse böyle bir sürece alışkın değil.
Taviz vermeyen tek parti: Sol Parti
NATO üyeliği karşısında tavrından taviz vermeyen tek bir parti vardı: Sol Parti (Vänsterpartiet). Bu parti, çoğunlukla siyasi süreçlerin dışında bırakılıyor. Dolayısıyla, belki de diğerlerinin bildiklerini bilmiyorlardır.
Tehdit ne? Bu siyasetçiler haricinde kimse bunu bilmiyor ve aynı durum Finlandiya için de geçerli. Nükleer tehditlerden tutun da pek çok şey olabilir.
İsveç ordusuna gelecek olursak, ordu miadını doldurmuş gibi görünüyor. Herkes 62 yaş civarında, siber konularda iyi değiller ve referansları çoğunlukla soğuk savaş döneminden.
İsveç’teki feministler olarak Rusyalı trollerden ve onların müdahalelerinden çok çekiyoruz. LGBTİ’lerden hoşlanmıyorlar. Yaptığımız hiçbir şeyden hoşlanmıyorlar. Dolayısıyla, İsveçli yetkililerin, askeriyenin ve polisin internet güvenliği konusunda pek de iyi olmadığına eminim. Sokaktaki çocuklar bile onlardan daha iyiymiş gibi görünüyor.
Benim tahminim şu: Savunma ve askeriyemiz bu işe hazır değildi. Ayrıca, NATO gayri safi yurtiçi hasılanızın yüzde 2’sini ödemenizi istiyor. Muhtemelen İsveç ordusuna baktılar ve tatmin olmadılar. Bilmiyorum…
Söyleşinin devamına buradan ulaşabilirsiniz.