“Gülümseyen depresyon” olarak da bilinen atipik depresyon, erkeklere kıyasla kadınlarda daha fazla görülen hastalıklardan biri.

Atipik depresyon, adında “tipik olmayan” ifadesi barındırmasına rağmen, depresyon vakalarının yaklaşık üçte birini oluşturuyor. Özellikle kadınlarda daha fazla görülen ve majör depresyonun alt türlerinden biri olan bu depresyon türü, genellikle hafife alındığı için yaygın bir şekilde tanı konulamıyor.
Atipik depresyon nedir?
Atipik depresyon, sıklıkla olup bitenlere verilen tepkiler üzerinden teşhis ediliyor. Aynı zamanda “reddedilme hassasiyeti” de atipik depresyonun belirgin göstergelerinden biri. Tipik depresyonda çevrede olup bitenlere verilen tepkiler çok azalır ve kişi iç dünyasına çekilir ancak atipik depresyonda, çevreye verilen tepkiler devam eder, hatta artabilir. Kişi dışarıdan bakıldığında “depresif” görünmediği için bu tür depresyon, “gülümseyen depresyon” adıyla da biliniyor.
Reddedilme hassasiyeti ise kişinin sosyal olarak reddedildiği, kabul görmediğini düşündüğü durumlarda ortaya çıkar ve bu durum, aşırı duygusal tepkilere yol açar.
Uzman Klinik Psikolog Melike Akpınar Kadıoğlu, Gazete Duvar’ın haberinde atipik depresyon belirtilerini şöyle sıralıyor:
- İştahta aşırı artış ve kilo alma,
- sürekli uykulu hissetme,
- günlük yaşamda keyif aldığı şeylerden eskisi kadar keyif almama,
- odaklanma problemleri,
- genellikle kollarda ve bacaklarda ağırlaşma,
- toplumdan izole olmaya çalışma,
- reddedilmeye aşırı duyarlı olma,
- bu belirtilerin en az 2 hafta boyunca devam etmesi.
Bu tür duygusal tepkiler, sık sık bipolar bozukluk veya borderline kişilik bozukluğu gibi farklı psikiyatrik durumlarla karıştırılabilir. Yanlış tanı konulması ve bu kişilerin yıllarca yanlış tedavi görmesi de bu da travmatik deneyimlere yol açabilir.
Lohusa Depresyonu: Anneliğin Kuytu Köşesi | #YükseltSESini Podcast | 11.08.2023
Kadınlar ve atipik depresyon: Hormonlar ve yaşam döngüsü
Özellikle kadınlarda “gülümseyen” depresyon belirtileri, menstruasyon döngüsü gibi hormonal faktörlerle tetiklenebilir.
Adet döngüleri, östrojen ve progesteron hormonu başta olmak üzere farklı hormonların artması ve azalması ile sağlıklı bir şekilde devam eder ancak hormonlar olması gerektiği gibi çalışmadığında, döngülerde problemler görülebilir veya bu hormonal değişimler, kadınların gündelik hayatını ve mental sağlığını olumsuz etkileyebilir.
Adet öncesi sendromu (premenstrual sendrom, PMS) de bu tür hormonal dengesizliklere bağlı gelişebilen bir durum ve özellikle ergenlik çağında genç kızları etkileyebiliyor. Depresif semptomlarla beraber görülebildiği için, erken yaşta atipik depresyonun teşhis edilememesi de PMS sebebiyle olabiliyor.
Uzm. Klinik Psk. Kadıoğlu, atipik depresyonun yaygınlığını, “Yapılan çalışmalar, diğer depresyonlarla birlikte görülme oranını 3 kişiden 1’i olarak tanımlamıştır. Atipik depresyon, diğer depresyon türlerine göre daha erken yaşlarda da görülebilir. Yapılan çalışmalar aşırı yeme ve aşırı uyuma özellikleri olan her 10 hastanın 4’ünde atipik depresyon olduğunu göstermektedir. Ülkemizde ise her 5 kişiden 1’inde bu durum görülmüştür” diyerek açıklıyor.
Atipik depresyonun teşhis edilememesi, dolayısıyla tedavisini de imkansız hale getiriyor. Uzmanlar SSRI tipi antidepresanların bu depresyon türü için yetersiz kalabileceğini, tedavinin holistik bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini vurguluyor. Bilişsel davranışçı terapi, EMDR, mindfulness ve meditasyon yöntemleri de atipik depresyon tedavisi kapsamında düşünülebilecek yöntemlerden bazıları.
Kadınlar daha sık hastalanıyor
Depresyonun yanı sıra, birçok rahatsızlığın kadınlarda daha sık görüldüğünü gösteren veriler mevcut. Bunun yaygın nedenleri arasında kadınların yakınmalarının ciddiye alınmaması, tıbbi bilgilerin erkek bedeni üzerinden genelleştirilmesi gibi, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayanan bazı durumlar da mevcut.
ABD Northwest Üniversitesi Kadın Sağlığı Araştırmaları Merkezi’nin derlemesinde kadınlarda daha sık görülen rahatsızlıklar ve oranları şöyle sıralanıyor:
- Akut koroner sendromlu genç kadınların sağlık hizmetine ve bakıma erişimi erkeklere göre daha az.
- Kalp krizi geçirdikten sonraki bir yıl içinde, kadınların acil servise tekrar gitme veya yeniden hastaneye yatırılma olasılığı daha yüksektir.
- Kadınlar aynı yaştaki erkeklere göre daha yüksek inme riskine sahiptir (%21’e karşı %17).
- Kadınlarda rosacea veya skleroderma gibi cilt bozuklukları görülme sıklığı daha yüksektir. (Fakat erkeklerin kadınlara kıyasla şiddetli sedef hastalığına yakalanma olasılığı daha yüksek.)
- Tiroid hastalığının tüm formları kadınlarda 3-4 kat daha sık görülüyor.
- Diyabetli kadınların koroner kalp hastalığı geliştirme riski erkeklere göre %40 daha fazla.
- Kadınlarda irritabl barsak sendromu (IBS) prevalansı erkeklere göre %67 daha fazla.
- Erkeklerin, kadınlara kıyasla gastroözofageal reflü hastalığından muzdarip olma olasılığı daha yüksek.
- Kadınların otoimmün bir hastalık geliştirme olasılığı erkeklerden 3 kat daha fazla.
- 71 yaş üstü kadınların %16’sı, erkeklerin ise %11’i Alzheimer hastası.
- Erkeklerin, kadınlara kıyasla Parkinson Hastalığı veya Amyotrofik Lateral Skleroz geliştirme olasılığı daha yüksek.
- 60 yaş üstü kadınlarda, aynı yaştaki erkeklere göre 2 kat daha fazla kemik kırılma riski bulunuyor.
- Yaşa göre ayarlandığında bile, artrit kadınlarda (%23,5) erkeklere (%18,1) kıyasla daha yaygın.
- Kadınların ön çapraz bağlarını yırtma olasılığı erkeklere göre 3 kat daha fazla.
- Kadınların depresyondan muzdarip olma olasılığı erkeklerden iki kat daha fazla. (Erkeklerde bu oran %19,2 iken kadınların yaşam boyu anksiyete bozukluğu geliştirme riski %30,5.
- Bununla birlikte, erkeklerin şizofreni geliştirme olasılığı kadınlardan daha fazladır.)
- Kadınlarda yaşam boyu astım gelişme riski erkeklere göre %10 daha fazla.
- Kadınların KOAH’a yakalanma olasılığı erkeklerden %37 daha fazla.
- Kadınların pulmoner hipertansiyon geliştirme olasılığı erkeklerden 4 kat daha fazla.