Diyarbakır’da Tavşantepe köyünde yaşayan 8 yaşındaki kız çocuğu Narin katledilmesi Türkiye gündeminde büyük tepki topladı. İsyanlarını sokaklarda, meydanlarda SESlendirenler yine kadın örgütleri oldular. Türkiye’de kadına yönelik şiddetten, çevre ve doğa katliamına, emek mücadelesinden, göçmen sorununa kadar bütün sorunlarda örgütlü şekilde direnen kadın örgütleri Narin’in katledilmesine de tepkilerini verdiler. Toplum vicdanının, eşitlik ve adalet talebinin sözcüleri oldular.
Narin’ Güran’ın öldürülmesi ile ilgili olarak da Kadın örgütleri, adalet sisteminin ve toplumsal normların kadın ve çocukları korumadığını söyleyerek meydanlara çıktı. Edirne’den Mardin’e, İzmirden Van’a, Muğladan Ankara’ya kadar günlerdir kadınların gösterileri sürüyor.
Fatmagül Berktay’ın söylediği gibi; “neyse ki bu toplumun güçlü kadınları, etkili bir kadın hareketi ve onları desteklemek isteyen vicdanlı erkekleri de var”
Artı Gerçek’e konuşan kadın örgütü temsilcileri mevcut adalet sisteminin kadın ve çocukları koruyamadığının bir kez daha ortaya çıktığını vurguladı ve mücadele çağrısı yaptı.
Hülya Gülbahar: Tabutun başına konan gelinlik ve bedenini yok etmeye çalışan şahsın kıldığı namazları sorgulamalıyız
Feminist, aktivist avukat Hülya Gülbahar, çocuklarına sahip çıkmayan toplumun geleceğinden vazgeçtiğini söylüyor ve ekliyor “Bu nedenle Narin ile ilgili her şeyi yeniden düşünmeli ve sorgulamalıyız. Bugünün sorgulanması gereken iki kelimesi var mesela: Tabutun başına konan gelinlik ve bedenini yok etmeye çalışan şahsın kıldığı namazlar. Daha oyun ve okul çağındaki kız çocuklarına gelin olmak ve evlenmek dışında bir hayal, hedef, gelecek sunamamak ne demek? 8 yaşında bir çocuğun bedenini yok etmeye çalışan şahsın, durmadan kıldığı namazlara atıf yapması ne demek? Narin’i bundan sonra daha fazla gündemde tutmak, hesabını sormak zorundayız. Kendimizi de sorgulamak ve dönüştürmek zorundayız. Tüm çocuklar ve kendimiz için. Geleceğimiz için”
Feminist aktivist yazar Berrin Sönmez olayın politik yönüne vurgu yaptı. “Mahallede güçlü olan siyasi görüşün Hüdapar, Hizbullah olması bu olayda iktidarın sorunu çözme, bir kız çocuğu cinayetinin aydınlatılmasını sağlamak yönündeki siyasi iradeyi zayıflatıyor sanki! Kadına yönelik her türlü şiddetin ki bunlara kız çocukları da dahil, önlenmesi yönünde siyasi irade zayıfladı. Bu ülkede hukukun çocuğun yaşamını korumak için bile tarafsız olamadığını gösteren bağımsız ve yansız olamadığını gösteren çok acı olaylardan birisi. Her bir kadın cinayeti, Narin Gürhan dahil her bir kadın cinayeti tekil olaylar olsa da ülkemizde giderek artan bu cinayetlerin her biri birbirleriyle cins kırımı zihniyeti ile bağlanmış durumda, bu bağlantıyı görmek ve buna göre mücadele etmek zorundayız.“
Fatmagül Berktay: Hem muktedir hem suçlu hem de mağdur olmayı aynı anda başarmak için demek ki bu kadar vicdansız ve şuursuz olmak gerekiyor.
Siyaset Bilimci Akademisyen ve yazar Prof. Dr. Fatmagül Berktay, erkek egemenliğinin kadim yasasının, erkeklerin işlediği suçlar için kadınları ve çocukları kurban etmek olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Eski Mezopotamya’dan beri bildiğimiz bu yasa kadını ve çocuğu erkeğin, istediğini yapabileceği malı kabul eder. Asur yasalarından, İbrani yasalarından ve Roma hukukundan geçerek bugüne kadar gelen bu karanlık gelenek bu topraklarda her gün yeni cinayetler işlenmesine yol açıyor. Binlerce yıldır değişen bir şey yokmuş gibi maalesef. Sonra da suçu Batı kültürüne atıyorlar, utanmadan. Hep bir başkası sorumlu ve ne yapsınlar onların elinden gelen bir şey yok. Hem muktedir hem suçlu hem de mağdur olmayı aynı anda başarmak için demek ki bu kadar vicdansız ve şuursuz olmak gerekiyor. Ama neyse ki bu toplumun güçlü kadınları, etkili bir kadın hareketi ve onları desteklemek isteyen vicdanlı erkekleri de var”
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, iki temel konuya dikkat çekiyor. Kav, bu iki temel konunun birincisinin iktidarın bu felaket karşısında her şeye yüksekten tepki verirken takındığı düşük ton, ikincisinin ise toplumun verdiği yüksek tepki olduğunun altını çiziyor ve şöyle devam ediyor: “Ne zamandır olmayan bir şekilde ülkenin dört bir yanında Narin için ayağa kalkıldı. Özgecan Aslan, Emine Bulut ve sayısız kadın cinayetleri için toplumun ülke çapında verdiği tepkiler maalesef son dönemde durgunlaşmıştı. İktidarın her gün yaşam hakkı ihlali yaşatan siyaseti bunda başlıca faktör.”
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un uygulanması için seferberlik başlattığını açıkladı.
Güçlerimizi birleştirerek bu topraklarda yaşayan kadınların kaderini değiştirebiliriz. Narin’lerin yaşaması için örgütlü mücadele etmek artık kadın erkek hepimizin sorumluluğu.
