Kadınlara özel etkinliklerde sahne alan kadın DJ’ler, yeni bir sektörün de en önemli aktörleri:
“Kadın-erkek karışık, bazen alkollü, bazen alkolsüz etkinlikler denk geldiği gibi bazen de muhafazakâr kitlenin hâkim olduğu programlara denk geliyoruz. Bu çok normal değil mi?”

Önceki yıllarda gündelik hayatın ana akım süreçlerinin dışında kalmış olan kesimler, dijital dönüşüm ve sosyal medya gibi etkilerle kendi yollarını çiziyor, kendi kamusallıklarını oluşturuyor. Bunun en kendine özgü örneklerinden biri, özellikle muhafazakâr ve tesettürlü kadınlar için hazırlanan eğlence etkinlikleri.
Yalnızca kadınlara açık olan bu etkinliklerde çoğu zaman garsonlar, güvenlik görevlileri gibi çalışanlar da kadınlardan oluşuyor. Bu etkinliklerde kitleyi eğlendirme, müzik çalma işlerini ise kendileri de muhafazakâr çevrelerden gelen başörtülü kadın DJ’ler üstleniyor.
Gazete Duvar’dan Mahmut Çınar’ın derlediği habere göre, bu durum birçok kadın tarafından, kamusal alanda erkeklerle beraber eğlenmesi uygun görülmeyen kadınların, bu sistem içinde direniş yolları arayıp kına gecelerinden altın günlerine çeşitli şekillerde kadın kadına eğlence fırsatlarını yaratmaları olarak görülüyor.
Günümüzde bu “kadın kadına eğlenceler”in sektörleşmeye başladığını, geleneksel birçok pratiğin kapitalist eğlence sektörünün kodlarıyla yeniden kurgulandığını; bebek mevlitlerinin baby shower’lara, hatta “cinsiyet belirleme partilerine”, kına gecelerinin profesyonel dans ve müzik hizmetiyle birer gösteriye dönüştüğünü söyleyebiliriz. Kadın DJ’ler, özellikle muhafazakâr üst ve orta sınıf kadınların erişebildikleri bu yeni eğlence sektörünün vazgeçilmezleri.
‘Muhafazakar kesim de eğleniyor’
10 yıldır özellikle kadınlara açık etkinliklerde DJ’lik yapan Reyhan Uslu, bu türlü özel davet ve eğlencelerin aslında yeni olmadığını, sadece yeni yeni duyulmaya başladığını belirtiyor: “Ben 10 yıldır sektördeyim ama son üç-dört yıldır bu konuyla çok fazla ilgilenildiğini görüyorum. Hatta şöyle söyleyeyim; bana o kadar olağan gelen bir durum insanlara çarpıcı, çekici, sempatik ya da antipatik gelebiliyor. Hâlbuki gelişen Türkiye’de bazı şeylerin değişmesi çok normal. Bir de şöyle bir durum da var; takdir edersiniz ki Türkiye’de ya da İstanbul’da sadece tek tip insanlar yaşamıyor. Aslen, kökenden İstanbullu olanlarla Anadolu’dan göçmüş, Karadeniz’den göçmüş çok fazla milletle bir arada yaşıyoruz. Doğal olarak beklentiler kişiden kişiye değişir. Takdir edersiniz ki muhafazakâr diye nitelendirdiğimiz bir kesim de var.”
Uslu, bu durumun toplumsal olarak gayet normal karşılanması gerektiğini söylüyor ve ekliyor: “Kadın-erkek karışık, bazen alkollü, bazen alkolsüz etkinlikler denk geldiği gibi bazen de muhafazakâr kitlenin hâkim olduğu programlara denk geliyoruz. Bu çok normal değil mi?”
Sahne aldığı etkinliklerden görüntüler paylaştığı Instagram’da ‘Bayan DJ Reyhan’ adıyla yer alan Reyhan Uslu’ya göre etkinliklerin kadınlara özel olmasının birkaç nedeni var. Bunlardan ilki, muhafazakâr ailelerde kadınların bir erkek önünde eğlenmesinin doğru bulunmaması. Uslu, “Damat beyden ya da aile büyüklerinden bahsedelim, ‘Biz gelinimizin, eşimizin ya da kuzenimizin, kardeşimizin erkek bir piyanist karşısında eğleniyor olmasından rahatsız olduğumuz oluyor’ diyenler bile var. Bu da doğal olarak yaptığım işi daha çekici kılıyor” diyor.
Uslu’ya göre bu durumu yaratan diğer ve en önemli neden ise kadınların kendilerinin rahatça eğlenmeye duydukları ihtiyaç. DJ Uslu, her kesimden kadınların hemcinsleriyle birlikteyken daha rahatça, gerilmeden eğlenebildiğini söylüyor.
‘İster kınayın, ister tenkit edin, özgür kadın olmak istediği yerde olur’
Mütedeyyin kesimden bazı insanlardan yaptığı meslekle ilgili tepkiler aldığını belirten Reyhan Uslu, “‘Sahnede olmak sana haz mı veriyor?’ sorularıyla bile karşılaştım ki evet dedim, evet bu bana haz veriyor. Kesinlikle bir kadının hayatta isteyip yapamayacağı hiçbir şey yok. İster yadırgayın, ister kınayın, ister takdir edin, ister tenkit edin, özgür kadın, olmak istediği yerde olur. Ben sahnede özgürüm” diyor.
Uslu’ya göre başörtülü DJ’lerin sahne aldığı kadın kadına etkinlikler aslında hayat tarzları ya da inançlardan ziyade “kadın” kimliğiyle ilgili. Kadınların toplumun her yerinde olduğunu söyleyen Uslu, “Bu benim açımdan çok gurur verici” diye ekliyor.
İçinde bulunduğu sektörün gün geçtikçe büyümesinin doğal olarak rekabet yarattığını hatırlatan Reyhan Uslu, kendisinin de birçok kadın DJ ile iletişim halinde olduğunu, aralarındaki rekabetin husumet değil, iş birliği yarattığını söylüyor. Uslu’nun ifadesiyle, kadın DJ’ler arasındaki dayanışma, örneğin bir mekânın sahibi ya da yöneticileri tarafından kötü muameleye maruz kalan bir meslektaşları olduğunda diğer DJ’lerin mekânı boykot etmesi şeklinde de işliyor.
‘Başörtülü kadınlar da rahatça eğlenebilmeli’
Kübra Akbaba ve Seda Gültekin, bu işi üç yıldır yapan iki kız kardeş. Seda Gültekin, İstanbul’da bir belediyede zumba fitness eğitmeni. Sadece kadınların hizmet aldığı bu eğitimlerde yılsonu eğlencesi düzenlendiğini ve belediyenin düğünler, kına geceleri benzeri etkinlikler için ücretsiz kiralanabilen salonlarından birinde, kız kardeşi Kübra Akbaba ile birlikte bir eğlence organize ettiklerini, meslekle ilk temaslarının da bu şekilde olduğunu anlatıyor. Müzik listesi oluşturarak eğlence organizasyonunu yapan kız kardeşler, “Farkında olmadan bir kadınlar matinesi oluşturmuş olduk,” diyor. Bu yılsonu eğlencesi, onların bu işlere merak duyup daha yakından incelemesine ve araştırmaları sonucu kadın DJ’leri fark etmelerine aracı olmuş. Çok fazla bilinmese de böyle bir sektörün var olduğunu öğrenmenin her ikisini de mutlu ettiğini belirten Gültekin, üç senedir bu mesleği icra ettiklerini ama pandemi nedeniyle iki sene boyunca hiç iş yapamadıklarını belirtiyor.
DJ Kübra Akbaba, sadece kadınların bulunduğu kına geceleri, doğum günleri, ‘baby shower’lar, kadınlar matinesi gibi eğlencelerde görev aldıklarını ve buralarda kendilerini rahat hissettiklerini söylüyor. Başörtülü kadınlar olarak bu kadın kadına eğlencelerin kendilerine rahat bir alan sağladığını belirten DJ, “Başörtülü olduğumuz için gece kulübüne gidemiyoruz, halka açık konserde bile istediğimiz gibi eğlenemiyoruz. Her şey kısıtlı oluyor, rahatsız oluyoruz. Ortam müsait de olsa biz rahat edemiyoruz. O yüzden böyle bir şeyin, bağırarak şarkı söylemenin, rahat rahat eğlenebilmenin bir ihtiyaç olduğunu biz işin içine girince anladık. Gelen kadınlardan aldığımız tepkiler de bu yönde. Sadece başörtülü değil, başı açık arkadaşlar da bunu söylüyor” diyor.
Haberin tamamına ulaşmak için tıklayın.
Kaynak: Gazete Duvar