Göçmen Sendikası girişimi ana akım ve sosyal medya aracılığıyla yaygınlaşan göçmenlere karşı ırkçı söylem ve nefret saldırılarına ilişkin yaptığı açıklamada, “Bu yaşananların asıl sorumluları bireyler, halklar değil; onları açlık ve işsizlikle sınayarak onursuzlaştırmaya çalışan ve bu ideolojik hegemonya ile kendi varsıllıklarını gizlemeye çalışan küresel sermaye sınıfı ve neoliberal güvencesizlik sarmalıdır” vurgusu yaptı.

Göçmen Sendikası girişimi ana akım ve sosyal medya aracılığıyla yaygınlaşan göçmenlere karşı ırkçı söylem ve nefret saldırılarına ilişkin bir açıklama yayımladı.
Açıklamada, yükselen ırkçı dalgaya geçit vermeden, maruz kalınan savaş durumu ve göç politikalarını sorgulamadan çözüm üretmek olanaksız olduğu belirtilerek, “Göçün nedeni talan ve savaş düzenidir” denildi.
Göçmen Sendikası Girişimi imzasıyla yapılan açıklamadan öne çıkan noktalar şöyle:
“Son dönemlerde ana akım ve sosyal medya aracılığıyla göçmenlere karşı ırkçı söylem ve nefret saldırıları şiddetini artırıyor ve ırkçı baskıcı tutum sağcı politikacıların propagandası ile örgütlenmeye devam ediyor. Ümit Özdağ’ın göçmenlere yönelik faşizan tutumu Zafer Partisi’ne oy sağlayabilir. Lâkin emperyalist politikaların neden olduğu bu tür provokasyonlar sonucunda ülke muhalefeti sahici bir tutum sergilemezse ırkçı refleks kendine sağcı ittifaklar ile güç biriktirebilir. Öte yandan yükselen ırkçı dalgaya geçit vermeden, Ortadoğu halklarının maruz kaldığı savaş durumu ve göç politikalarını sorgulamadan çözüm üretmek olanaksız. Çünkü göçün başlıca nedeni emperyalist talan ve savaş düzenidir.
“Göçmenler emek pazarında bulabildiği her işi yapmak zorunda bırakılıyor ya da işsizlik ve yoksullukla boğuşurken dilenciliğe, soyguna, çocuk işçiliğe mahkûm ediliyor. Göçmenler kabul edilirken ekonomik, sosyal destekten yoksun bırakılıyor. Bunun sonucunda da toplumun en geri, baskıcı, cinsiyetçi, muhafazakâr ideolojisi toplumdışı görülen sınıf özneleri üzerinden yeniden üretiliyor. Bu şekilde göçmenleri içeren her politik, sosyal olay onları suçlulaştırmanın birer aracı haline getiriliyor.
‘Patriyarkaya sırtını dayayan sosyo-politik olay ve olguların sebebi göçmenlik değil’
“Patriyarkaya sırtını dayayan hiçbir sosyo-politik olay ve olgunun, cinsel şiddet ve saldırının ve failliğin sebebi göçmenlik değildir. Ama bütün ırkçı ve cinsiyetçi, emek düşmanı politikaların nedeni bu toplumsal ilişkileri koruyan kollayan ve ezileni, emekçiyi dışlayan yasaları yapan sermaye devleti ve sermaye düzenidir. Bu ülkede her yıl yüzlerce kadın erkek şiddeti sonucu öldürülüyor, göçmen kadınlar tacize, tecavüze uğruyor, katlediliyor. “Namus” kisvesi altında göçmen karşıtlığının fitili ateşlenirken ırkçı ideolojik refleks yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Peki, göçmenlerin geri gönderilmesiyle toplumun yakıcı sorunları çözülecek mi? Ekonomik ve siyasal krizden kurtuluşun adresi ırkçı politikalar mı?
‘Yaşananların sorumlusu bireyler ve halklar değil’
Bu yaşananların asıl sorumluları bireyler, halklar değil; onları açlık ve işsizlikle sınayarak onursuzlaştırmaya çalışan ve bu ideolojik hegemonya ile kendi varsıllıklarını gizlemeye çalışan küresel sermaye sınıfı ve neoliberal güvencesizlik sarmalıdır.
Açıklamanın devamında talepler ve çözüm önerileri şöyle sıralandı:
- Yoksulluğun nedeni göçmenler değil, sermaye sınıfıdır. Göçmenler düşmanımız değil; sınıf kardeşlerimizdir.
- Patronların çalışma iznine başvuru şartı aranmaksızın tüm göçmenlere çalışma izni hakkı tanınmalı, göçmenlerin sendikalara üyeliği yasal güvence altına alınmalı.
- Güvencesiz ve kayıt dışı çalışmaya son verilmeli.
- Tüm göçmen çocuklara anadillerinde eğitim hakkı sağlanmalı, çocuk işçilik yasaklanmalı, çocuklar koruma ve güvence altına alınmalı.
- Sağlık hizmetlerine erişim hakkı, göçmenleri de kapsayacak şekilde herkes için ücretsiz olmalıdır.
- Geri Kabul Anlaşması; binlerce göçmenin hayatını kaybetmesine, işkence edilmesine, göçmenleri bir ülkede sıkıştırmaya, açlığa ve yoksulluğuna neden oldu. Geri Kabul Anlaşması derhal iptal edilmelidir!
- İsteyen tüm göçmenlere Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma hakkı verilmeli, istisnasız herkes için geri gönderme yasağı uygulanmalı.
- ‘Davulla zurnayla’ ya da ‘zorla’ göçmenleri memleketlerine göndereceğini söyleyen siyasiler; evrensel insan haklarını ihlal etmektedir. Popülist, ırkçı, ayrımcı söylem ve eylemlere karşı göçmenler etrafında kenetlenelim.
- Irkçılık ve şovenizme karşı göçmenlere yönelik nefret söylemleri ve nefret suçlarında cezasızlık politikasından vazgeçilmeli, caydırıcı cezalar uygulanmalıdır.
diyoruz.
Açıklamanın tamamına ulaşmak için tıklayın.